Sonuçta translate Portuguese
8,596 parallel translation
İyi insanlar sonuçta.
São pessoas simpáticas.
Sonuçta Missouri'deyiz.
Afinal estamos no Missouri.
Sonuçta, bu gösteri sizin bratrî.
Então... Este é o teu espectáculo, Bratri.
Burada bir odan va sonuçta.
- É um quarto muito calmo.
Sonuçta elimizde değil ve geri de alamıyoruz.
Não temos o táxi...
Bir hayatım var sonuçta.
Também tenho vida.
Benden ne istiyorsun ki? İsmini ben vermedim sonuçta.
Mas é o nome dele...
Sonuçta her köpeğin bir günü vardır.
Afinal de contas, até um cão tem o seu dia de sorte.
- Hayır. Olsaydı sonuçta hepsinin asi olduğunu bilirdin.
Se tivesse, saberia que eles acabam por se tornar rebeldes.
Çocuk her huysuzlandığında şehre inmeye param yetmez sonuçta.
E não posso levá-la à cidade sempre que o bebé fica nervoso.
Böyle bir şey için yaratılmamışız sonuçta.
Adaptar-se. Não fomos construídos para este tipo de coisas.
Önümüzdeki sene bir deneme daha var sonuçta.
Há outra prova para o ano.
O da bir babanın kızı sonuçta!
Ela é filha de alguém.
Johnnie gösteri teknesi gibi ama sonuçta hep topluluk için savaşıyor.
Quer dizer, o Johnnie é um exibicionista, mas no final das contas, luta sempre pela comunidade.
Sonuçta bu adalet için bir sorun. Kim için adaletsizlik?
No fim de contas, é uma questão de justiça.
Sonuçta benim vaftiz babam.
Ele é meu padrinho.
Sonuçta bu adamlar tam donanımlı komplo makineleri ne de olsa.
Estes tipos são máquinas de conspiração, afinal.
Sonuçta daha dinlemedik bile.
Ainda não as ouvimos.
Sonuçta Fuhrman'ı ben buldum.
Eu descobri o Fuhrman, pelo amor de Deus.
Kasetleri dinletmek zorunda, sonuçta varlar.
Tem que divulgar as gravações. Elas existem.
Sonuçta gerçekten de yaşlı bunağa pılını pırtını toplatmış.
Então, ele fez mesmo a velha tratar das malas.
Lütfen. Bu iş sonuçta.
Isto é um negócio.
Şey, sonuçta taşınmadım.
É engraçado porque isso acabou por não acontecer.
Sanırım sonuçta iyi biriyim.
E acho que me saí bem.
Sonuçta, sen ve ben aynı eğitimi aldık.
Ouve, tens os mesmos estudos que eu.
Tabii var. Deniz canavarına yem lazım sonuçta.
Claro que sim, mais comida para o monstro do oceano, certo?
Ya da gitmeyebiliriz. Aptalca bir dans sonuçta.
Ou não, é só uma dança sem jeito.
Sonuçta yalan suçlamalarla gücendirdiğin kişi benim.
Já que foi a mim que ofendeu com a sua falsa acusação.
- Gotham'ın kralı oldun sonuçta.
- És o rei de Gotham agora.
Delisin sonuçta değil mi?
És maluco, certo?
Bu yüzden buradasınız ya sonuçta.
É por isso que aqui está, afinal de contas.
Hastasınız sonuçta değil mi?
Está doente... Não está?
Ekipmanı yanında sonuçta.
Tem o equipamento consigo.
Seni rahatsız ettiğinin farkındayım ama sonuçta sana iyi geliyor.
Sei que há um factor de desconforto mas além de mais, está a melhorar-te.
O hâlâ senin abin sonuçta.
Afinal, ele ainda é teu irmão. Sangue do teu sangue.
Bebek o sonuçta, herhangi bir şeye ağlıyor olabilir.
É uma bebé, pode estar a chorar por qualquer coisa.
Bundan hüküm giymedi ama sonuçta böyle bir şey oldu.
Não foi condenado, mas foi o que aconteceu, por isso...
Polis falansın sonuçta.
Sendo tu polícia.
Evlenmeyeceğiz sonuçta, odada oturup onurumu savunmana karakterimi korumana gerek yok. Tamam mı?
Não preciso de ti na sala a defender a minha honra e a proteger a minha personagem, sim?
Şef çok detaycı biri olduğundan referans için Otel Meister'ı aradık. Sonuçta alelade bir hırsız olduğun ortaya çıktı.
O chefe gosta muito dos detalhes, então, ligamos ao Meisters Hotel para pedir referências, e, afinal, você nada mais é que um ladrão comum.
Sonuçta bu bir oyun.
Mas o jogo é demais.
Tek istediği yalnız kalmak sonuçta.
Tudo o que ele queria era ficar sozinho.
Sonuçta doktorun kapısını çalacağın bir şey de değil.
Não é o tipo de coisa com a qual se vá a um médico.
- Sonuçta...
- Não.
Takmanı engelleyen bir şey yok sonuçta.
- Quero dizer, nada o impede.
Sonuçta tüm çalışmayı tehlikeye atıyorsa...
Afinal de contas, se ela está a comprometer o trabalho...
Sonuçta adaletin...
Quero dizer, é o pilar da...
Ama yani, coşkuluydum anlıyor musun? Kişisel hizmetten girdim, değerli bir şey sonuçta.
Mas salientei o "entusiasmo" e o "serviço pessoal".
Yani sonuçta ilk başta HHM'e gelme sebepleri neydi ki?
Então... Quero dizer, porque contrataram a HHM, para começar?
Sonuçta boşandılar.
Eles divorciaram-se.
Ortağız sonuçta değil mi?
Somos parceiros, não é?