Sopa translate Portuguese
5,197 parallel translation
Elim çorbaya girdi!
Pus a mão na sopa quente!
Çorbanda yaktım be!
- Queimei-a na porcaria da tua sopa.
- Kim çorbada elini yakar ki?
- Quem queima a mão em sopa? - Eu!
- Git çorba yap aşçı.
Haverá sopa.
Sana kemik suyu çorbası yaptım, bol kalsiyumlu.
Fiz-te uma sopa de ossos, é rica em cálcio.
Sopa önceden de buradaydı, hatırladın mı?
O bastão já estava aqui. Lembras-te?
Bir kere telefonda öksürünce gece bana çorba yapıp getirmişti.
Um dia tossi ao telefone e enviou-me sopa por expresso.
Yung, Keung ve Kit daima pilavımızla günün çorbasını ve tuzlama balıkla sebze yemek için buraya gelirler.
Yung, Keung e Kit pedem sempre a sopa do dia, com arroz e peixe salgado com legumes.
Belki biraz köpekbalığı yüzgeci çorbası?
Talvez uma sopa de barbatana de tubarão?
Hazır çorba da ne?
O que é uma sopa instantânea?
Çorbaya dönüşmek üzereler.
Ela está a transformar-se em sopa.
İyi de henüz çorbayı içmedik ki.
Ainda não provamos a sopa.
- Ama bu "Si" adında özel bir çorba.
Esta é uma sopa especial chamada pho.
Hayır, çorbasını bitirmeden hiçbir yere gitmiyoruz!
- Ninguém sai daqui antes de ela acabar a sopa toda!
Fındık ezmesi, enginar gibi. Etli çorbanın dörtte biri gitti.
A manteiga de amendoim, alcachofras, um prato de sopa...
Kanlı bir sopa mı gördün? Evet.
- Viu um bastão ensanguentado?
Üzerinde Anne'in kanının ve başkasına ait D.N.A. örneği olan bir sopa bulduk. Ve şu anda bana attığın bakışa dayanarak senin olduğuna gayet eminim.
E achamos um bastão com sangue da Anne e ADN de mais alguém e, pelo seu olhar agora, aposto que é seu.
Çorban hazır.
A sopa está feita.
Her zamanki et suyuna çorba ya da ondan ne kaldıysa.
A sopa do costume... do que quer que tenha sobrado.
İçtiğim çorbanın kusuruna bakmayın.
Peço desculpa pela minha humilde sopa.
Neyse. Lezzetli yemeğinizi bölmeyeyim.
Deixo-a a apreciar a sua sopa.
Hazir corbayi bile sominede isitiyorum.
Tenho estado a aquecer sopa enlatada na minha lareira.
Şimdi, biraz çorba ister misin?
Agora, queres uma sopa?
Bu sopa fazla dayanmaz Bu taraftan
Isso não vai segurar por muito tempo, por aqui.
Dereyi görmeden paçaları sıvama.
Da tigela à boca, a sopa cai.
Umarım Hans ile güzel bir ilişki inşa etmişizdir de bana para almadan sopa atmayı kabul eder.
Espero que o meu relacionamento com o Hans seja forte o suficiente para ele concordar em me bater de graça.
Bir çorba içti gitti.
Comeu uma tigela de sopa e foi-se embora.
Hadi, Kenzi... hadi, arkadaşın yok, yetenek yok, Sopa Kızdırma...!
Vamos, Kenzi... vá lá, sem amigos, sem talento, sem tubo fluorescente...!
Kilise sizi bir tas sıcak çorba gibi sevindirmeli.
A igreja devia deixar-vos felizes, como uma caneca de sopa quente.
Bay Burns'un çorba içişini taklit edişinden bahsediyorsan hiç havamda değilim.
É a tua imitação do Mr. Burns a comer sopa? Porque não estou com disposição para isso.
Chunky Çiftliği - Kuyruk ve Lif Çorbası
SOPA CAUDA E TENDÃO
Evet, sebze çorbası inanılmaz.
- Sim, a sopa Juliana é extraordinária.
Ben aldığıma göre sen de almalısın Mina.
Então vou querer a sopa e você também devia pedir, Mina.
Çorba.
- Sopa. - O quê?
Ne? Pazartesileri çorba içerim.
Como sopa ao almoço às segundas-feiras.
İki kâse çorba içtim. Wu başkentteki en iyi çorbayı yapar.
O Wu faz a melhor sopa de Washington.
Şöyle dillere destan bir çorba yapalım. Biz de kendi çorbamızdan yudumlamış oluruz.
Eu digo para transformarmos essa narrativa em sopa e comê-la.
Bridg? En sevdiğin yemekten yaptım.
Bridg, fiz o teu prato preferido, queijo grelhado e sopa de tomate.
Oh, büyük yulaf sopa.
Vai-te lixar, seu grande idiota! Desculpem.
Eğer istersen ocakta çorba var.
Olá. Há sopa no fogão, se quiseres.
Acaba Lyndsey'in erkek arkadaşı çorba seviyor mudur.
Estou aqui a pensar se o novo namorado da Lyndsey gosta de sopa.
Muhtemelen seviyordur.
Ele deve adorar sopa.
"Bana bakın, bir yandan üzerimde kazağımla... "... çorbamı içerken bu kadının aklından Alan Harper'ın hatıralarını siliyorum. "
"Olhem para mim, estou a comer sopa e com uma blusa vestida enquanto faço esta mulher esquecer o Alan Harper".
Ben sadece çorbadan bahsettim.
- Eu falei de sopa.
Şimdi sopa kimin elinde?
Quem está no comando, agora?
Peggy, bir çorbamız vardı hatırlıyor musun? Olabilir.
Lembras-te da sopa?
Lai Teyze bir kase pilavla günün çorbası, başka seçeneği yok.
Tia Lai, uma tigela de arroz branco com a sopa do dia, para levar.
- Çorba!
- A sopa! - A sopa!
Mekan güzel mi?
Comi sopa, duas tigelas.
Carnegie Deli'nin çorbası harikadır.
A sopa do Carnegie Deli é espetacular.
Bir çorba firması.
- Tínhamos um cliente, uma marca de sopa.