English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sorte

Sorte translate Portuguese

47,138 parallel translation
Hatalarımızdan ders çıkarmadığımız için şanslıyız.
Bem, sorte não estarmos a aprender nada com os nossos erros.
Şans var mı Patterson?
- Tiveste sorte, Patterson?
Umarım bulmanda yardımcı olurum.
- E com sorte, eu consigo ajudar-te nisso.
Hiç şans var mı onu bulmada?
Alguma sorte em rastreá-lo?
Fazladan diş fırçası olduğu için şanslıyız.
Que sorte teres uma escova de dentes extra.
İyi şanslar.
Boa sorte.
Bir okul bahçesinde bekleyecek bir beşik yapacak ve annesi olduğu için zaten yeterince şanslı olan bebekle tüm aletlerini paylaşacaksın.
Vais esperar do lado de fora da escola, vais construir um berço, vais partilhar as tuas ferramentas com o bebé que tiver a sorte de ter-te como mãe.
Fakat sen o kadar şanslı olmayacaksın.
Já vocês não terão tanta sorte assim.
Scorpion'daki en düşük IQ'lu kişi olduğun düşünülürse sana bol şans diliyorum Tobias.
Considerando que tens o menor QI da Scorpion, desejo-te muita sorte, Tobias.
Ve buraya indiği için şanslı.
E teve sorte em ter vindo para aqui.
Çok teşekkürler ve seçimlerde iyi şanslar.
Muito obrigada e boa sorte nas eleições.
- Çizgi romanlarinda iyi sanslar.
- Boa sorte com a banda desenhada.
- Iyi sanslar.
- Boa sorte.
Iyi sanslar.
Boa sorte.
Kolay gelsin.
Boa sorte para eles.
Sans isi gibi görünebilir ama degil, yetenek isi.
Pode parecer uma questão de sorte. Mas é uma questão de jeito.
- Valilerle şansınız yaver gider umarım.
- Boa sorte com os governadores, senhor.
Şanslı.
Com sorte.
Tamam, Lucy ve ben içeri girip içki söyleyip yardım bulmayı umacağız.
Eu e a Lucy vamos lá, pedimos a bebida e, com sorte, conseguimos ajuda.
Ve öğrendiklerinizi bize haber verin.
Boa sorte. E avisa-nos quando for para apareceres.
Ameliyatta iyi şanslar, Nick.
Boa sorte com essa operação, Nick.
Şanslı adamsın.
- Homem de sorte.
Ama şansımıza yukarıdaki kir yumaklarını temizlemek aylar sürecek.
Por sorte, restaurar o antigo abside levará meses.
Ellerindeki birkaç pilotu alabildiğimiz için şanslıyız.
Tivemos sorte em conseguir alguns pilotos que eles têm.
Mühimmat deposu ağzına kadar dolu.
Tivemos sorte. O depósito está totalmente carregado.
Tek şansımız saldırgan olmak ve onu şaşırtmak onu savunma yapmaya itmek.
A nossa única hipótese é sermos agressivos e surpreendê-lo. Com sorte colocá-lo na defensiva.
- İyi şanslar Doktor.
- Estou a trabalhar nisso. - Boa sorte, Doc.
Happy, bir çıkış yolu bulma şansın var mı?
Happy, alguma sorte em encontrar uma saída?
Ejderhanın izini bulmak için bütün gün New York'u aradım ama şansım yaver gitmedi.
Passei o dia a ligar para Nova Iorque, para encontrar o Dragão, mas sem sorte.
Violet iyi bir kız olabilir ama o alelade biri senin gibi bir prense sahip olduğu için çok şanslı.
A Violeta até pode ser boa rapariga, mas é uma plebeia. Tem sorte em ter um príncipe como tu.
Çok şanssızsın, Harotio Hammond.
Dura sorte, Horatio Hammond.
Pekâlâ. Size Demir takımıyla iyi şanslar.
Boa sorte com o Esquadrão de Ferro.
Hastamın şansı gün boyunca yaver gitmedi. İyi bir şey olduğu anda yine olayın dışında kaldım. Çünkü Pierce, Grey'e Stephanie'nin kötü bir gün geçirdiğini ve buna ihtiyacı olduğunu söylemiş.
A minha paciente não teve sorte o dia todo e quando acontece algo bom sou chutada de novo porque a Pierce disse à Grey que a Stephanie teve um dia mau e precisa disto.
Belki şansımız yaver gider.
Talvez a gente tenha sorte.
Uğradığın için şanslıyım.
Tenho sorte de teres estado por perto.
Bana şans dile.
Deseja-me sorte.
Oğlunu bulmakta iyi şanslar.
Boa sorte para encontrares o teu filho.
- Şanslı bere. - Şanslı bere.
Sorte.
Alakası yok... Onlar şanslı sadece.
Eles teriam muita sorte.
- Şanslıyız.
- Estamos com sorte.
Aynen öyle, o kombinasyonla turnayı gözünden vurdum.
Saiu-me a sorte grande com essa combinação.
Eğer şanslıysanız büyükannenizin bu gece açmanız için bir kaç hediyesi vardır.
Creio que o avô poderá ter algumas prendas para vocês abrirem, se tiverem sorte.
Şansımız yaver gitti.
Tivemos sorte.
Yani, eğer şans diye bir şeyin varlığına inanıyorsan.
Se acreditas em sorte...
Maalesef yok öyle bir şey.
Não tive essa sorte.
Ayrıca "iyi düzenlenmiş" kelimelerini de kullanıyor beni görmezden gelmekte başarılar.
Também utiliza palavras como "controladas", e boa sorte ao tentares ignorar-me.
Kolay gelsin sana o zaman.
- Vim para trazer a Emma de volta. - Bem, boa sorte com isso.
Şanslısın, ateş etmedim.
Tens sorte por não ter disparado.
- Umarım.
- Com sorte.
Hayatta olduğun için şanslısın.
Você tem sorte de estar vivo.
Aynı Büyükanne June'un yaptığı gibi. Umarım diğer kızın da şansı yaver gider.
Desejo-vos sorte com a outra rapariga.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]