Spor translate Portuguese
7,397 parallel translation
- Haydi. Bir spor olun.
- Coopera.
Altı saattir buradayım. Spor salonuna gittim, iki poşet yumurta yedim ve Harry Dean Stanton'la 21 oynadım.
Estou cá há seis horas e já fui ao ginásio, comi dois ovos escalfados e joguei blackjack com o Harry Dean Stanton.
Adaline Bowman, geçen yıllara rağmen görüntüsünün değişmemesini sağlıklı beslenme,... spor, kalıtım ve iyi şans birleşimine bağladı.
À medida que os anos foram passando, Adaline foi justificando a sua aparência imutável a uma combinação entre uma dieta saudável, o exercício, a hereditariedade e a sorte.
Lise araştırmalarım onların garip ve yalnız olduklarını söylüyor. Grup için yeterince müzikal değiller. Spor için fazla uyumsuzdurlar.
Toda a minha pesquisa sugere que são isolados incapazes, não têm competências musicais suficientes para a banda, nem coordenação para o desporto.
Spor salonu gibi mübarek!
Como um total fitness da Bally's. Sim!
Billy Hope'u benim spor salonuma hangi rüzgar attı?
Então, o que traz o Billy Hope... ao meu ginásio?
- Spor salonunda.
- Num gi... no ginásio.
- Spor salonu mu?
- No ginásio?
156. Sokaktaki Will'in Spor Salonu.
Ginásio do Wills, na rua 156.
- Spor salonunun sahibi.
- O dono do ginásio.
Freddy'nin Spor Salonunda çalışıyorlar ve gaziler için bir hayır işi yapıyorlarmış.
Estão a treinar no ginásio do Freddy, e estão a fazer... um evento de caridade, para veteranos feridos.
Spor salonunun duvarına asmalısın onu.
Tens de pendurar isso na parede do ginásio.
- Spor falan yapsan kötü olurdu, evet.
Isso seria mau para o desporto e assim, pois.
- Burada spor yaptın mı, Jack?
Fizeste desporto aqui, Jack?
California ulusal okul sistemi birkaç yıl önce altı spor dalını yeni sporcuların finansmanı için ön onaydan geçirdi tahmin et içinde hangi spor var?
O sistema escolar público da California pré-aprova seis desportos novos... há uns anos para receber financiamiento para obter cacifos novos. incluindo... adivinha qual?
- Öyleydim ta ki birisi onun spor salonunda...
- Sim. Mas alguém partiu o pulso no jardim infantil.
4. Cadde'deki spor salonunda beni çalıştırıyor.
Ele treina-me no ginásio da 4.ª Avenida.
Asla spor çorabın içinde kaçak seyahat etme.
Nunca viajar escondido numa meia de desporto.
Spor sutyen.
Sutiã desportivo.
Ben futbolu iki sebepten oynuyorum. Spor hırsımdan ve oyundan keyif aldığımdan.
Eu jogo futebol por duas razões, pelas minhas ambições pessoais e porque adoro fazê-lo.
... ce böylece Yugoslavya'ya ambargo kararı alındı. Bu çözüm ülkenin spor turnuvalarına katılmalasına da engel oluyor.
Hoje, as Nações Unidas adoptaram a resolução 757 iniciando assim um embargo internacional à Jugoslávia e barrando o país de participar em qualquer evento desportivo.
Ceket de blazer değil spor.
E isso não é um blazer, é um casaco desportivo.
Eğer bunu yaparsan sana bu spor çantasını vereceğim... ve ailen, ve ailen'in ailesinin bir daha hiç çalışmasına gerek kalmayacak.
Se o fizeres, dou-te esta mala duffel... e a tua familia, e a familia da tua familia, nunca mais terão que trabalhar.
- Lisede spor yaptın mı? - Hayır, okula zor gittim.
- Praticaste desporto no secundário?
Spor kıyafetlerimi unuttum.
Eu esqueci-me da roupa de Educação Física.
Dostum, şu anda spor salonunda olmalıyım!
Eu devia estar em Educação Física, neste momento!
Kıyafetim ise ne fazla spor ne de fazla resmi.
A minha roupa está exactamente no limiar entre o casual e o formal descontraído.
Birkaç metre ötede şık bir spor salonum var.
Tenho um ginásio topo de gama a 15 metros daqui.
San Quentin'de spor salonu yok.
Não há ginásios em San Quentin.
Bugün spor yapacak vaktim olmadı da ondan.
Não tive tempo de fazer exercício hoje.
Spor yaparsan böyle olur işte!
É o que dá a merda do exercício!
- Öylesin. - Haftada altı gün spor yapıyorum.
6 dias por semana no ginásio tem este resultado.
- Kum üzerindeki en sert spor.
O desporto mais duro que existe.
Spor hekimi takımımız şu anda geliyor. Kuzey Carolina'lı genç adamla ilgilenecekler.
A equipa médica já está a entrar para tratar do jovem da Carolina do Norte.
Spor yapıyorum. Güzel giyiniyorum.
" Vou imenso ao ginásio, visto-me bem...
Dinle. Ben ve dostum Barney birlikte bu hafta sonu ufak bir spor eğlencesi düzenliyoruz.
Ouve, eu e o meu amigo Barney estamos a organizar um evento desportivo, este fim de semana.
En üst düzey olağanüstü spor gösterisinde mağara adamı mağara adamına karşı.
É homem das cavernas contra homem das cavernas, no derradeiro espectáculo desportivo.
- Spor eğlencesi zevkliymiş.
O entretenimento desportivo é divertido.
65 milyon yıl sürse bile dünyanın en büyük spor eğlence şirketi olmasını sağlayacağım.
Vou criar a maior empresa de entretenimento desportivo do mundo, mesmo que demore 65 milhões de anos.
Onun evinde yapılacak bu müsabaka şehrinin en kutsal spor mabetlerinden birindeki son maçı olabilir.
Qual seria a luta final que o espera em casa... numa das cidades mais santificadas de templos desportistas.
Ve tek bir spor yapmaktansa beş spor birden yapmaya başladım.
Por isso, em vez de me envolver num desporto, envolvi-me em cinco.
Farklı spor dallarında bugüne kadar 22 altın, 10 gümüş, 2 bronz madalya kazandım.
Ganhei 22 medalhas de ouro, 10 de prata, e 2 de bronze, em diferentes desportos, ao longo do tempo.
"Geleneksel spor dallarında olmasa da" "yine de başardım" diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Lembro-me de pensar para comigo : "Bom, não consigo fazê-lo do modo normal, mas consigo fazê-lo."
- Öyle mi? Spor salonunda işim bitmek üzereydi.
- Estava quase a terminar no ginásio.
Spor mu? Bayılırım.
Adoro.
Bu doğru. Spor hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Não percebo nada de desporto.
Bence spor insanları birbirine bağlıyor.
Acho que o desporto une as pessoas.
Biliyor musun spor salonundaki her ama her adam..... duygularımla oynayıp beni inciteceğini söylüyordu.
Olha, todos os tipos com quem treino, todos eles, dizem que vais brincar com as minhas emoções e magoar-me.
Burası spor performansı ve hekimliği merkezimiz.
Este é o nosso Centro de Medicina Desportiva e Desempenho. Ena.
O bir spor hekimi.Gerçek doktor değil.
Ele é médico desportivo. Não é um médico a sério.
WILL'İN SPOR SALONU BOKSÖRLER GÜNLÜK OLARAK ÇALIŞTIRILIR - Ben buralardayım.
- Estarei por aqui.