Stéphan translate Portuguese
196 parallel translation
- Evet. Stefan Polanski?
Stephan Polansky!
Kral Stephan ve halkı için hüzünlü ve yalnız, pek çok yıl geçip gitti.
Passaram vários anos tristes e solitários... para o Rei Estevão e o seu povo.
Stephan Revanski ve Jan Petrovski, güzel.
Stephan Revanski e Jan Petrovski, bem.
- Stephan Revanski?
- Stephan Revanski?
Feribotun barmeni İngiliz vatandaşı Stephan Killian.
Stephan Kilian, inglês. Assistente no ferry.
Bunu çiğne.
Aqui, Stephan.
Hepimiz, Stephan da dahil olmak üzere, bu cezayı gerekli ve adil olarak kabul ettik.
Todos nós, incluindo o Stephan, aprovámos este castigo como necessário e justo. Como estás, Stephan?
Stephan bir daha mum çalmayacak.
O Stephan não voltará a roubar velas.
Ve Stephan, dostum, büyük olasılıkla şimdi hapiste olurdun.
E Stephan, meu amigo, tu provavelmente estarias preso, por esta altura.
Hadi Stephan, kalk artık.
Vá lá, Stephan, levanta-te e brilha.
- Stephan mükemmel.
- O Stephan é excelente.
"Stephan evlilik törenlerinde papatya kullanıyormuş".
Stephan usou margaridas no casamento dos Turnberry. "
Stephan'a?
- Não.
Aptal erkeklerle çıkmaktan sıkıldığı için cumartesi akşamını galerideki partilerde tatlı aşçılığı yapan eşcinsel arkadaşı Stephan Bodean'le geçirmişti.
Farta do Neandertal com quem andava, passava a noite de sábado com um amigo fornecedor gay, o pasteleiro Stephan Baudine.
Stephan dışan çıkmayınca Charlotte onun ev davetini kabul etmişti
O Stephan não desatava e a Charlotte aceitou o convite dele para ficar em casa.
Charlotte açık fikirli olmaya çalışıyordu ama Stephan bunu mümkün olduğu kadar zorlaştırıyordu.
A Charlotte queria manter a mente aberta, mas o Stephan estava a dificultar tudo ao máximo.
Charlotte ise bunun tam tersinin Stephan'da olduğundan korkuyordu.
A Charlotte receava o oposto, quanto ao Stephan.
- Carrie, Stanford. bu Stephan.
Carrie, Stanford, este é o Stephan.
Charlotte, Stephan'in tam bir erkek olduğunu öğrenince çok sevinmiş ve rahatlamıştı.
A Charlotte ficou encantada ao descobrir que o Stephan era heterossexual.
O anda Charlotte kendindeki erkeksi tarafın.Stephan gibi kadınsı tarafı çok gelişmiş birine yetmeyeceğini fark etti.
A Charlotte percebeu que o seu lado masculino não estava à altura de um homem com um lado feminino tão desenvolvido como o do Stephan.
Stephan bunu karşılayabilir.
Ele pode pagá-la.
Stephan Altman'ın eşi olduğunuzu bilmiyordum.
Não sabia que era a esposa de Stephan Altman.
- Stephan.
- Stephan.
Stephan'ı ver.
Passa o telefone ao Stephan.
- Stephan'ı çağır dedim sürtük.
- Passa-lhe o telefone, sua cabra.
- ALTMAN, STEPHAN
- ALTMAN, STEPHAN
Stephan Altman.
Stephan Altman.
Karın seni mi aradı Stephan?
A tua mulher ligou-te, Stephan?
Polisi aradın mı Stephan?
Ligou á maldita polícia?
Stephan.
Stephan.
Stephan, onu öldürecekler.
Stephan, eles matam-na.
Stephan, vur onu.
Stephan, dispara.
- Stephan Appolis'in yanına.
Sei lá, ao lado do Stephanopolous, onde quer que ele esteja.
Adım Stephan Lux.
O meu nome é Stephan Lux.
Bağlantımızla, Aziz Stephan Kilisesi'nde buluşacağız.
Fazemos contato na Igreja de São Esteban.
Eski sevgilim Stephen'ın yüzüne ona ait gerçekleri söylemek zor oldu.
Obrigou o meu ex, Stephan, a aceitar a realidade.
Peki, Stephen'dan öncesi?
E antes do Stephan?
Şimdiye kadar ki tek ilişkiniz Stephen ile miydi?
Então o único relacionamento que teve foi com o Stephan?
- Stephen?
Stephan?
Ben Stephen.
Sou o Stephan.
Christopher, onları imkânları olan bir yere yerleştirmem lâzım. Evet, tabii ki. İmkânları olması lâzım!
Stephan, preciso das instalações...
Bugün, Dartmouthlu banjolog Stephan Withmore ile Peru'ya özgü yok olmaya yüz tutmuş bir banjo müzik türü üzerine söyleşi yapacağız.
Hoje vamos discutir o estilo de banjo da música peruana, com o banjologista Stephan Withmore.
Neden oturmuyorsun? Çok üzgünüm, dün Stephan'la konuştum...
Senta-te. disseram-me que foste falar com o Stephen.
Dokuz yaşında ve Stephan Hawking'le tartışıyor.
Um rapaz de 9 anos não discute com Stephen Hawking.
Hile yapmayı kes Stephan.
- Pare de trapacear, Stephan!
Bu Stephan.
- Nós somos. Esse é o Stephan.
Sanırım Stephan'la arkadaşlık peşinde.
Acho que ela está começando a gostar do Stephan.
Eğer onları kıllandırırsan Stephan'a hepsini öldür derim.
Se você disser qualquer coisa para alertá-los direi ao Stephan para matar todos eles.
Stephan bana silah doğrulttu sen de bir odunla onu başından vurdun.
O Stephan acabou de sacar uma arma e você acertou a cabeça dele com metade de uma árvore.
Evet. Ve Stephan Marcel'e uslu durmazsak bizi de öldürmesini söyledi.
E o Marcel acabou de dizer ao Sthepan para nos matar se saíssemos da linha.
Eğer Stephan telsizin bizde olduğunu öğrenirse babanı öldürür.
Se pensarem por um segundo que o Stephan não está conosco eles vão matar o seu pai.