Subay translate Portuguese
4,051 parallel translation
Askere alma subayının davası.
Caso do recrutador.
Topçu Çavuşu Wooten'ın yetkili subayıyla konuştum.
Também falei com o comandante da Sargento Wooten.
Yetkili subayı ona "değeri anlaşılamamış yetenek" diyormuş.
Os comandantes chamavam-no de "proeficiente, mas comum".
Yetkili subayıma söyledim.
Contei ao meu comandante.
Yetkili subayı evrakları yolladı.
O comandante fez uma queixa na U.A. hoje.
Bu gemiyi idare etmeye çalışıyorum ama yetkili Subayım görüşmeye gelmiyor.
Estou a tentar deixar este navio no caminho. O que diabos é tão importante que o OE não pode vir ver-me?
Yetkili subayımı güverteye çağırdım.
O Aspirante Howard. Chamei o OE para a ponte,
Neden yetkili subayınızı onun öldürdüğünü düşünüyorsun?
Porque é que pensa que esse homem matou o seu OE?
Bir Amerikan subayını öldürmekle suçlanıyorsun.
Vai ser acusado de assassinar um Oficial Americano.
Yetkili subayı kimin öldürdüğünü biliyorlar.
- Por isso precisamos deles, Sr. - Eles sabem quem matou o seu OE.
Bir Rus subayından almıştı. Yetkili subayınız gemiye bu silahla gelmişti.
O OE estava com ela a bordo do navio.
Dışişleri Bakanlığı Bölge Emniyet Subayı olarak bir şeyler biliyor olmalısınız.
É do Departamento de Estado da Segurança Regional na Belgravia, deve saber alguma coisa.
Yetkili subay ne dedi biliyor musunuz?
Sabe o que os superiores disseram?
Bir donanma subayı Virginia'da ölü bulundu.
Temos um oficial da marinha morto na Virgínia.
Yetkili subayı iyi biri olduğunu ama biraz sorumsuz olduğunu söyledi.
O comandante diz que ele é simpático e meio descontrolado.
- Şehit Yardım Subay'ları bilgilendiriyor.
Oficiais de Assistência a Baixas estão a notificá-los
Öğretmenim Subay Cort'un bir keresinde dediği gibi en zor durumlarda bile soğukkanlılığımızı korumalıyız.
Como meu professor, o agente Kort disse uma vez... que temos que manter a compostura mesmo nas situações mais árduas.
Bir şey daha var, Bay Rüzgâr. Senin yüksek rütbeli bir subay olduğunu sanıyorlar.
Só mais uma coisa, senhor "Vento",... Eles parecem pensar que és um oficial de alta patente.
İmparatorluk Ordusu subayı.
Oficial Júnior do Exército Imperial.
Subayım.
Oficial.
Köle değilsin sen! Rus ordusunun bir subayısın!
Você não é um servo é um oficial do exército russo.
Seksenli yıllarda Kolombiya Ordusu'nda kıdemli istihbarat subayıydı. Ta ki sırra kadem basıp bu örgütü kurana kadar.
Era um oficial de alta patente do exército colombiano nos anos 80... até que desapareceu, supomos que para fundar este grupo.
İner inmez uluslar arası ilişkiler subayını bulup evrak işlerini halletmeliyiz.
Quando chegarmos, encontraremos o oficial... para conseguirmos a papelada.
Eğlence nedeniyle her yer kalabalıktı. Alman subayı, müftüyle birlikteydi.
Ben Ghabrit estava mostrando tudo a um oficial alemão.
- Subay Pallas.
- Ai! - Pallas.
Caleb, götür onları buradan! - Subay Pallas.
Caleb, tira-os daqui!
Geriye bir subay ve bir beyefendi kaldı. Ne kadar sıkıcı.
Lamento muito.
Yedek subay hazırlık eğitimleri haftaya Wisconsin'de yapılacak.
Treino em Wisconsin na próxima semana.
Baş tıbbi subayım artık ne aradığını biliyor.
O meu médico chefe já sabe o que tem de pesquisar.
- Subay Neal, tam sistem kontrolü istiyorum.
- Oficial Neal, verificação completa.
Bu, Asteğmen Leonard, sonar subayım. Subay Neal ve Subay Shaw.
Daqui fala o aspirante de marinha Leonard, o meu oficial do sonar, Oficial Neal, e o Oficial Shaw.
- Subay Neal, biraz kahve getiriver.
- Oficial Neal, coloque café a aquecer. - Sim, senhor.
Ben bu denizaltının sonar subayıyım sadece.
Sou só um oficial de sonar.
Sam, gemi komutanın devre dışı kaldı. Bu da seni kıdemli subay yapar.
Sam, o seu superior está incapacitado, o que o põe no comando.
Subay Shaw kayıp personeli buldu mu?
O Oficial Shaw já encontrou o tripulante desaparecido?
Subay Shaw lütfen cevap verin.
Oficial Shaw, responda por favor.
Subay Neal.
Oficial Neal.
Az önce seni iletişim subayı yaptı.
Acabei de te tornar o oficial de comunicações.
Yedek Subay Hazırlık Eğitim Teşkilatı'ndan. Askeri öğrenci yarbayı oldum bugün.
Tornei-me cadete tenente-coronel hoje.
Subay şu!
Aquele oficial!
ama bilmiyorlarki pek çok subay bunu desteklemedi.
O que eles não sabem é quantos oficiais que ficaram atrás dos exércitos de
Stratford Polis Karakol'unda aile ilişkileri subayıyla irtibata geçmen gerekiyor.
Vais ter que contactar o agente dos Serviços de Protecção das Crianças na estação da polícia em Stratford.
Sayın Başkan, bir subayın ailesini rehin almış.
Sr. Presidente, ele sequestrou a família de um oficial.
Ben mesela hep istedim bir subay olayım.
Olhe o meu caso. Sempre quis ser polícia.
Ian, Yedek Subay Hazırlık Eğitim Teşkilatı'nda.
O Ian foi aprovado no ROTC.
Başvurum burada ve tüm yedek subay hazırlık eğitim teşkilatı sertifikalarım.
Aqui tenho a minha inscrição e todos os meus certificados JROTC.
Bir subay depresyona girdi diye, yaralı askerlerin donmasına ya da çadırlarda terlemesine izin veremem! - Evet?
Não deixarei soldados feridos a congelarem ou a suarem debaixo de lonas, porque um aspirante a oficial está deprimido!
Kıdemli Subay Marcus Xinico, askerî inzibat.
Oficial Marcus Xinico, Polícia Militar.
Bir inzibat subayı bunu yapabilir, yapacak da.
- O 1º sarg. pode e vai.
- Yetkili subay bilgilendirilmiş mi?
O coordenador dela foi notificado?
Donanma subayı olarak başarısız oldun.
Falhou como oficial da Marinha.