Susy translate Portuguese
136 parallel translation
Bu Biby, bunlarda Susy ve Anne.
E estes são Bibby, Susy e Anne.
Bayan Sussy'e mi diyeyim?
Para a senhora Susy?
Benim uykum yok, bayan Susy.
Eu não estou a dormir, senhora Susy.
Efendim, ben kızınız Susy ile evleniyorum. İki kızım ise, Ekselansları ve kardeşim Lord'la evlenecekler.
Eu casarei com Suzy, a sua filha, Presidente e as minhas duas filhas, Liana e Giuliana casarão uma com Sua Excelência e outra com o meu irmão, o Monsenhor.
- Benim, Susy Lee.
- Sou eu, a Susy Lee.
Susy.
Susy...
Hoş geldin, Susy Lee.
Bem-vinda, Susy Lee.
Hoşçakal, Susy.
- Adeus, Susy.
- Gülegüle, Susy!
- Adeus, Susy.
"Sevgili Susy, öyle görünüyor ki annem beni temelli yollamış." "Bütün gördüklerimden sonra Mansfield park'da mutsuzluktan başka hiçbir şey bulamayacağım."
"Querida Susy, parece que a mãe me deu para sempre e não prevejo nada além de sofrimento aqui em Mansfield Park."
"Edmun'a senden özellikle bahsettim, Susy."
" Contei ao Edmund sobre ti, Susy.
"Sevgili Susy, haberler parçalar..."
" Querida Susy, tenho novidades.
"Sevgili Susy, tiyatrodan arta kalan her şey silindi," "Tom and Yates'de biraz önceki törenle birlikte ortadan kayboldu."
"Querida Susy, todos os vestígios do teatro foram apagados e o Tom e o Yates fugiram da atmosfera solene que voltou a reinar aqui."
"Sevgili Susy, Maria cumartesi günü evlendi."
"Cara Susy... " A Maria casou-se no sábado.
Sıra Susy'de.
É a vez da Susy.
Susy, hadi...?
Susy, poderias...
Kesinlikle alakalı doğal bir yeteneğim yok, Susy.
Não tenho talento para certezas, Susy.
- Yakında görüşeceğiz, Susy, bunu hissediyorum.
Voltarei a ver-te em breve, Susy. Sei que sim.
- Evet, Susy.
É, Susy.
Suzy'yi bul bana.
Quero falar com a Susy.
Susan Dunleavy.
A Susy Dunleavy.
Dün gece her şeyi açıkça belirttin, seni Suzy ile gördüğüm zaman.
Tornaste tudo muito claro ontem à noite, quando te vi com a Susy.
Susan Pilling, Hanımefendi.
Susy Pilling, menina.
Şehvetli muhabbetleri olmasa Suzie Edelstein'ı haftada 14 kere aramazsın.
Não ligas a uma Susy Adelstein 14 vezes por semana, só para conversar.
- Susy.
- Susy.
Biz bu işi yapanlara Küçük Suzy Krem Peynir diyoruz.
Chamamos a pessoa que faz isso, Susy Creamcheese.
En popüler teoriye süpersimetri denmektedir ya da kısaca SUSY.
A teoria mais popular chama-se supersimetria, ou SUSY para abreviar.
Süpersimetri ya da SUSY, kuramsalcı topluluk için inanılmaz önemlidir çünkü birçok matematiksel problemi Standart Model ile çözer.
A supersimetria, ou SUSY, é extremamente importante para a comunidade teórica porque resolve muitos problemas matemáticos com o Modelo Padrão.
Yani SUSY diyorsun, değil mi?
Onde é que está a SUSY, certo?
Bu yer lanetli sanki. Susy, böyle konuşma.
Leva a pensar que este lugar está amaldiçoado.
Hurafelerin bize yararı olmaz.
Susy, não digas isso.
Susy, seni görmek için geldiğinde sadece kapı aralığından gördüm onu ama sanırım gözlerinde yaş vardı, sanki, ne bileyim umutsuz gibiydi.
Parece andar agitado. Ele falou contigo sobre alguma coisa? Ou viste alguma coisa?
Bir akrep teslimatta getirilen bir sandıkta bulundu.
Susy! O Nathaniel estava contigo quando viste o escorpião? Ainda bem que ele estava lá, senão, eu poderia ter morrido de susto.
Burayı Fenton Kardeşler'e satma niyetindeyim.
Eu sei que a Susy te ama e acredito que a ames. Estou apenas a tentar entender.
Lütfen, Susy seni seviyor biliyorum eminim sen de onu. Sadece anlamaya çalışıyorum.
Não temos sido teus amigos nestes últimos meses, desde que vieste para cá?
Çok zeki sanıyorsun kendini. Bırak beni!
É por causa do que a Susy viu que a loja está fechada.
Nathaniel, sebebin her ne olursa olsun, bunu Suzy'e yapar mıydın?
Tu não viste nada, Susy.
Mağaza satılır diyordum ama Moray'i geri getirdiklerinde panikledim.
Não te queria usar, Susy. Eu não sabia o que estava a fazer.
Yaptığım en kötü şey bu değildi, Susy.
Devo dar-te os parabéns, Moray.
Susie, bunları oraya götürür müsün?
Susy, leva isto para ali.
Bu Suzy, benim arkadaşım.
É a Susy, minha amiga.
Susy!
Susy...
Susy.
Eu conheço o homem, ele vai tentar algum plano extravagante.
- Bunu sormak için mi buraya geldin?
Susy.
- Oradaydılar.
Susy, anda cá ver isto.
Susy, Nathaniel'in bir sorunu mu var?
Não está ninguém ali.
- Avluda ne oldu? Sandıkları tekmeleyip küfrediyordu.
Susy, há algo a preocupar o Nathaniel?
Eminim bir şey yoktur. Sanırım herkes biraz gergin bu aralar.
Susy, quando ele veio cá acima ver-te, pude apenas vê-lo da entrada, mas pareceu-me ver lágrimas nos seus olhos, como se estivesse, sei lá, desesperado.
Susy!
Ainda tenho a imagem da coisa na minha mente.
- Ben yanlış bir şey yapmadım.
Nathaniel, qualquer que seja a razão, poderias fazer isso à Susy?
Bu gece tüm içkiler Bay Moray'den.
Mostra alguma consideração pela Susy, Sam. A Susy vai refazer-se.