Sydney translate Portuguese
2,916 parallel translation
Kehanetlerinde Rambaldi Sydney'den "Seçilmiş Kişi" diye bahsediyor.
Nas suas profecias, Rambaldi refere-se à Sydney como a Eleita.
Sen gerçekten 500 yıl önce yaşamış bir adamın Sydney Bristow'u kastettiğine inanıyor musun?
Acredita realmente nisso? Que um homem que viveu há 500 anos tinha planos para a Sydney Bristow?
Sydney Sloane'la birlikte yola çıkmış.
A Sydney vai a caminho com o Sloane. Vamos apoiá-la.
Sydney'i nasıl öldürdüm?
Como matei a Sydney? - Sim.
Sydney dikkate değer bir ajandı.
A Sydney era uma agente notável.
Sydney bir şehit veya efsane değildi.
A Sydney não era uma mártir nem uma lenda.
Sydney'in maksimum güvenlikli bir hapishanede olması ve Sark'ın da onun desteği olması fikrinden hoşlanmıyorum.
Não gosto que a Sydney esteja numa prisão com o Sark.
Sydney bir kör kurşundan daha iyisini hak etmişti.
A Sydney merecia melhor do que uma bala anónima.
Çok yaklaşmıştık Vaughn. Sydney.
Estivemos tão perto, Vaughn.
O sendin Sydney.
Eras tu, Sydney.
Merhaba bayan, ben Sydney Handjerker. Handjerker, Cohen ve Bromburg şirketinden arıyorum.
Sim, minha senhora, fala Sydney Handjerker da Handjerker, Cohen Bromburg.
Senden ne haber Sydney?
E tu, Sydney?
Sydney'le kontak kurmam lazım.
Contacta a Sydney.
sydney...
Sydney.
Sydney, tatlım, şimdi güçlü olman lazım.
Sydney. Querida, preciso que sejas forte.
- Sydney'le beraber misiniz?
- A Sydney está contigo?
- Sydney.
- Sydney.
Bunun anlamı Sydney sen çok özel bir kızsın.
O que quero dizer, Sydney... É que tu, és uma menina muito especial.
- Sydney yeter.
- Sydney, pára. Está bem?
sydney bristow?
Sydney Bristow?
Sydney yapma!
Sydney, não...
- Lütfen acele etme.
- Sydney, por favor não sejas racional.
Küreyi bana ver Sydney.
Dá-me a esfera, Sydney.
Sana numara yapmayacağım Sydney.
Não vou insultar-te com pretensões, Sydney.
Unutma Sydney. Bu senin seçimin.
Lembra-te Sydney, a escolha foi tua.
Merhaba Sydney.
Olá, Sydney.
- Konu nedir? sydney -
- Qual é o problema?
- Tanrım eğer annem burada olsaydı- -
- Sydney. - Meu Deus, se a mãe estivesse aqui...
sydney
Sydney.
Sydney geri dön!
Sydney, anda cá!
- Sydney. Sydney.
Sydney...
Sydney, Hong Kong'a gitmek zorundasın.
Sydney, precisas de ir para Hong Kong.
Sydney, beni dinle.
- Sydney, ouve-me.
Seni seviyorum Sydney.
- Amo-te, Sydney.
Seninle çok farklıyız Sydney.
Somos muito diferentes, Sydney.
Rambaldi yaşıyor Sydney.
O Rambaldi está vivo, Sydney.
Sana verilen bu işin doğru bir karar olup olmadığını bilmek istiyorum.
Sydney, eu quero ter a certeza de que tem dado a este trabalho a devida consideração.
Elimi Sydney zorladı.
A Sydney forçou-me a isso.
Anne yapabilirsin.
Mãe... podes conseguir. Dá-me a tua mão. Desculpa, Sydney.
Sydney için bir gözcü yaratmam gerekiyordu.
Tive de designar um tutor para a Sydney.
Sydney'le konuştum, o anladı.
Eu falei com a Sydney, ela compreende.
Bu Sydney'di. Marshall'la telefonla konuşmuş.
A Sydney falou ao telefone com o Marshall.
Sydney, neredeyse bitti.
Sydney, isto está quase no fim.
Eğer Subasio Dağına gidiyorlarsa, onları orada yakalayacağım. - Sydney.
Se eles vão ao Monte Subásio, eu vou chegar lá primeiro.
- Sydney çok içine kapanıktın. Sana anlayış gösterdik.
- Sydney, eras tão introvertida.
Öyle ol olabilirse ama burada olmana çok memnunum Sydney.
Seja como for, estou muito contente por estares aqui Sydney.
Sydney, sana gitmen için bir şans tanıyorum.
Sydney, estou a oferecer-te a oportunidade de escapares.
Üzgünüm Sydney, bu benim tercihim değil.
Desculpa, Sydney, a escolha não é minha.
Sydney Bristow öldü.
A Sydney Bristow morreu.
- Beni dinle- -
- Sydney, ouve-me.
- Merhaba Sydney.
Olá, Sydney.