Sítio translate Portuguese
27,037 parallel translation
Şuraya baksana ya.
Olha para este sítio.
Böyle bir yer güzel olmaz mıydı yani?
Diz-me que não nos imaginas num sítio como este.
Evet, burası süper bir yer.
Este sítio é fenomenal, sim.
Ancak sağlıklı yaşama geçtiğinizde birden nereden alacağınızı dert etmeye başlarsınız.
Só quando entram no mundo saudável é que, de repente, ficam preocupados com o sítio de onde vem.
Eğer fark etmeyecekse bu konuşmayı Nazi olmayan bir yerde sürdürebilir miyiz?
Se não se importar, adoraria ter esta conversa num sítio com menos Nazis.
Çünkü trenin kaybolduğu yerdeyim ve... burada tek bir demiryolu olduğunu söylemiştin. Evet, doğru.
Porque estou no sítio onde o comboio desapareceu, e... tu disseste que havia só uma linha aqui.
Bu yerden dolayı, adamım.
É este sítio, meu.
Evet, Ho Kow'dan da zencefilli bira, çıtır biftek ve Aram'ın sevdiği şu iğrenç İtalyan lokantasından da tavuk.
Sim, e uma cerveja de gengibre e um... bolinho de carne crocante do Ho Kow... E frango daquele sítio italiano asqueroso que ele gosta.
- Orası güya B almış bir de.
Aquele sítio vale um "8"!
O İtalyan mekana gitmiştim.
Eu fui aquele sítio italiano.
Bunları konuşmanın ne yeri ne de zamanı dostum!
Existe um tempo e um sítio para se falar dessas coisas, amigo!
Nihayet ortamı canlandırıyoruz!
Finalmente a trazer vida a este sítio!
Asla ama asla o meydandan çıkamayacak.
Ele nunca mais sairá daquele sítio. Eu quero dizer nunca.
Bu noktada, değerli hazinelerini kurtarmamaya karar verdik ve hızla B planına geçtik.
Neste momento, decidimos não limpar o sítio dos bens preciosos e movemos para o plano B.
Buraya bakmanı istiyor.
- Pronto. Ela quer ver este sítio.
Hayır, okul... üniforması ve... uygun adım marş halinde hareketleriyle Nazi Almanyasına benziyor.
É um sítio onde usam fardas e há muitos miúdos brancos a marchar como que estivessem na Alemanha nazi.
Hakkındaki izleri yok etmek için binayı havaya uçurmuş.
Ele reduziu a cinzas este sítio para encobrir os seus rastos.
Burada her ne ile meşgulse,... onu bitirmiş ; izleri yok etmek için de binayı havaya uçurmuş.
Seja o que for que estava a fazer aqui, terminou. Explodiu com este sítio para encobrir os rastos.
- Bilmiyordum... - Küçük bir çocuktum, Bethel Park, Pennsylvania'da yaşayan.
Eu era um miúdo que vivia em Bethel Park, na Pensilvânia, o sítio onde provavelmente vivem mais brancos.
- Ormanlıkta bir yerlerde.
Em qualquer sítio na floresta.
Evet bahsettiği yer burası olmalı.
Este tem de ser o sítio.
Yağmacılar burayı tertemiz yapmış.
Saqueadores limparam totalmente este sítio.
Pasını atmak için süper bir fırsat, değil mi?
É o sítio perfeito para a tua estreia.
Ve sen de bana borçlusun, ki bazen karışık bir durum olabilir.
E tu estás em dívida para comigo, o que pode ser um sítio complicado para se estar
- Mekan süper! - Evet!
Este sítio é ótimo!
Bak... Evin altını üstüne getirip alarmları çalıştırmadan suçlunun eve nasıl girip çıktığını öğren.
Preciso que investigues este sítio a fundo e descubras como é que o ladrão entrou e saiu sem fazer disparar os alarmes.
Ben olsaydım en azından azıcık nereye gittiğimizi merak ederdim.
Se fosse eu estaria, pelo menos, um bocadinho curiosa sobre o sítio onde vamos.
Ayrıca evin Vegas sihir gösterisi gibi donatıldığını dememe bile gerek yok, senin bunu yapabilecek uzmanlığın var.
Já para não falar daquele sítio, daquela casa que foi adulterada como um espectáculo em Las Vegas, e você tem a experiência para fazê-lo.
Buradan 150 km mesafede her yer düşman kuvvetlerle dolu, - biliyorsunuz su çiçeği de var.
A 500 km de tudo, num sítio cheio de forças hostis... e varíola.
Yani bu kuş bir inşaat alanından buldozeri çalıyor, üzerinde modifiye yapıp aracı kurşun geçirmez bir canavara dönüştürüyor, mahzenin açık olduğuna emin olduğu iş saatleri sırasında da kulübün duvarını yıkarak içeri dalıyor.
Então, esta ave rara rouba um "bulldozer" de uma obra, e transforma-o numa espécie de aríete à prova de balas, deita abaixo a parede do sítio, durante o horário comercial, quando tem a certeza que o cofre estará aberto.
Lambanın Cini Emma Swan ile aynı yere gönderilmeyi diliyorum.
Sim. Génio da lâmpada, desejo que me leves para o mesmo sítio que levaste a Emma Swan.
Onları daha kötü bir yere gönderecek başka bir dilek dilemesine ne engel olacak?
O que a impede de fazer outro desejo que as envie para um sítio ainda pior?
Onu yere at ve gitmek istediğin yeri düşün sadece.
Atira-o ao chão e pensa no sítio para onde queres ir.
Ama karanlık güçlerin yoğun olduğu bir yer.
Mas é um sítio de imenso poder negro.
- Burası da neresi?
- Onde fica este sítio?
Ajan Keen'i Silver Spring yakınlarında bir yerde tuttuklarını düşünüyorlar.
Pensam ter encontrado um local onde ela está, - nalgum sítio em Silver Spring.
Evet, ölürsen tam uygun yerde ölmüş olacaksın.
Sim, se morreres, estás no sítio certo.
İşte yine kendimi bir odada kilit altında buldum.
Então, mais uma vez me encontro trancado num sítio.
Bozer'ı bilmiyorsun sanki, her yerde telefonunu unutur o.
Tu sabes como o Bozer é, provavelmente esqueceu-se do telemóvel em algum sítio.
Peki burası nasıl?
Certo, e este sítio?
Buradan Jack'in yardımıyla bile çıkabileceğimden emin olamazken, şimdi bunu yalnız başıma nasıl yaparım, bilemiyorum.
Não estava 100 % convicto de poder fugir deste sítio com a ajuda do Jack. E agora, não sei realmente se consigo efectuá-lo sozinho.
Artık neresi olursa gidebilirim.
Pronto para estar... em qualquer outro sítio, penso eu.
Yani diyorsun ki, Bozer sırf Pentagonu hekleyemedi diye tek seçeneği tanık koruma ya da karanlık tarafta kalmak.
Então, estás a dizer que só porque o Bozer não pode hackear o Pentágono, as suas únicas alternativas são a protecção de testemunhas ou um sítio secreto?
Burada cephanelik yok.
Este sítio não tem um armeiro.
Bu binayı korumamız için bize yardım edeceksin.
Vais ajudar-nos a fortificar este sítio...
Sanki AP-5 ve Chopper aynı imalat hattında yapılmışlar.
O AP-5 e o Chopper parecem ter sido montados no mesmo sítio.
Bizi ilginç bir yere getirdin.
Trouxeste-nos a um sítio interessante.
Umarım dünyada gördüğüm son yer olmaz.
Espero que não seja o último sítio na Terra que eu vejo.
Bence mekâni degistirmeliyiz.
Temos de mudar de sítio.
Hadi... Wow, burası güzelmiş.
Este sítio é bonito.
Kesinlikle.
Este sítio...