English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sözgelimi

Sözgelimi translate Portuguese

40 parallel translation
Kim gibi, sözgelimi?
Quem, por exemplo?
Ne kadar iyi biri olursa olsun, bir erkekten kolaylıkla vazgeçebilir, ve sözgelimi, daha çekici bir erkeğe kapılabilirler.
Apesar da sua bondade, troca-o por outro de inferior condição se esse alguém for mais atraente, digamos.
Sözgelimi, silahının olup, olmadığı bölümünü.
Como a parte sobre se tinha ou não uma arma?
Sözgelimi, öykü evlilik hakkındadır.
Por exemplo, a história é sobre casamento.
Şey, belki ona mezarlık demeseydik, belki ona başka bir isim verseydik, sözgelimi, dinlenme yeri falan gibi.
Talvez se não chamássemos cemitério, mas abrigo ou algo do género.
Sözgelimi, ona haftada 50 dolar verip, ona sonuna kadar destek olduk. Bunun karşılığında, diyelim ki, ilk müşterimiz olmayı kabul etti.
Dávamos-lhe 50 dólares por semana, apoiávamo-lo até ao fim, em troca seria o primeiro cliente.
Yani, sözgelimi, benim benzin depom neredeyse boş.
Quero dizer, por exemplo, o depó - sito da gasolina está quase vazio.
Sözgelimi, Robert Cressant.
Por exemplo, Robert Cressant.
Sözgelimi, Bayan Bowlby?
Por exemplo, S.ra Bowlby?
Sözgelimi, bir katil, ceset kendi kurbanı ise, onda dokuzunda bunu yapar.
Por exemplo, um assassino fá-lo nove em cada dez vezes, quando o corpo é da sua vítima.
Sözgelimi, şu resimler.
Por exemplo, estas fotografias.
Hımm. Bakın, sözgelimi, şefkatin kadınsı olduğunu düşünürüz, ancak bir çok erkek de müşfik olabilir.
Por exemplo, pensamos na ternura como uma coisa feminina, mas muitos homens são capazes de atos de ternura.
Sözgelimi?
Quais?
Sözgelimi, niçin Eddie ile bir tur atmıyorsun, ha?
Olha, por que não vais dançar um pouco com Eddie?
Sözgelimi, bir cinayet.
Um assassinato, por exemplo.
Yutmak, sözgelimi.
Engoli-lo, por exemplo.
Sözgelimi yarın, gidip, birazcık o şeyden alayım, ha?
Supõe que amanhã, eu saio e arranjo alguma coisa, hein?
Buluşsak mı, sözgelimi Cuma günü?
Porque näo te encontras comigo na sexta-feira?
Sözgelimi şu adam, Ashley-Pitt.
Este homem, Ashley-Pitt, por exemplo.
Bak, bir erkek hep bir eştir, bir babadır, ve aynı zamanda başka bir şeydir, sözgelimi doktordur.
Veja, um homem é sempre um marido e um pai, e mais alguma coisa, um doutor.
Size konukseverliginiz için, sözgelimi, 40 dolar ödememize izin vermenizi isterim.
Deixe-me pagar-lhe, vejamos, 40 dólares pela sua hospitalidade.
Evet, ama anneme vermeliydim. Para cezalarımı ödüyorum, sözgelimi...
Sim, mas eu tenho que dar o dinheiro à minha mãe.
Sözgelimi, bu sabah, efendim.
Olhe hoje de manhã, por exemplo.
Sözgelimi güneyde kuytu kiliseler vardır.
Ao sul há lindas igrejas de tijolo cru. Mexicanas.
Sözgelimi, erkeklerin çekici bulacakları türden bir kadın olduğunu düşünüyor musun?
Acha que era o tipo de mulher que os homens achariam atraente?
Ah, sözgelimi, yeğeninizin kırmızı otomobili.
O carro destruído do seu sobrinho, por exemplo.
Sözgelimi, benim babam şarap üreticisi idi, ben ise hayatımda yanlışlık dışında hiç üzüm çiğnemedim.
O meu pai era vinicultor e eu nunca pisei uma uva, sem ser por acidente.
Şey, sözgelimi, şu üzücü, karışık küçük notu anımsıyor musun? Bay Dudek sizin kapınızın altından içeri ittirmişti.
Lembra-se, por exemplo, daquele bilhete triste e confuso que o Sr. Dudek pôs debaixo da sua porta?
Sözgelimi, kendi adına bir iş yapmaya kalkışmış mı? Yolundan döndürülmüş mü?
Por exemplo : trabalha por conta própria ou doutrem?
Amacımız, Genesis aygıtını önceden belirlenmiş, sözgelimi ay gibi yaşam ortamı olmayan bir zemine yerleştirmek.
É nossa intenção introduzir o Engenho Génesis numa zona pré-seleccionada de um corpo espacial sem vida, uma lua ou outra forma morta.
Şu çocuklar, sözgelimi.
Isto aqui, por exemplo.
Sözgelimi bir sünnet kadar yaygın değil.
Não é tão comum quanto, por exemplo, a circuncisão.
Sözgelimi çekici insanlara karşı daha sempatik yaklaşıyorlar.
Sabes que são mais simpáticos para pessoas atraentes?
Sözgelimi şu Noah, paçavraya dönmüş.
Olha ali o Noah, todo musculado como os maricas.
İnsan çıplaksa, sözgelimi, böyle şeyler için... bir mahremiyeti olsun ister.
Se, por exemplo, estivéssemos nus, seria melhor termos... privacidade no exterior para algo assim.
- Sözgelimi, elektroşok tiksindirme terapisi.
Terapia de aversão com eletrochoques, por exemplo.
Petrol işindeyim. Yani sözgelimi.
Lido com petróleo, por assim dizer.
Sözgelimi, haşarı bir oğlunuz var ve siz çamaşır falan yıkarken sizi üst kata ulaşamadan ansızın kilitleyebilir.
Se estiver a tratar da roupa, podem entrar, agarrá-la e pô-la inconsciente, antes de chegar lá acima.
Bu akşam, sözgelimi, bizimle kalmak yerine Prenses Helene'nin partisine katılacaksın.
Essa noite, por exemplo, ao invés de ficar conosco, vai participar da festa da Princesa Helene.
Sözgelimi, sadece şunların hepsi ve sadece bunların hepsi.
Por exemplo, apenas... tudo isto e apenas tudo isto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]