Süpürge translate Portuguese
645 parallel translation
- Yürü, yoksa saçını süpürge yaparım.
- Vai, antes que limpe a rua contigo.
Süpürge.
A vassoura.
Hapishanede süpürge yapacaksın.
- Vamos, diga-o duma vez.
Hayïr, efendim, bir süpürge ve farasla.
Não, senhor, com uma escova e uma pá.
Elektrikli süpürge satardım.
Faz anos os vendia.
Eline süpürge almaktansa açlıktan ölmeyi tercih ediyorsun yani?
E morreria de fome antes de pegar uma vassoura?
Herhalde, hizmetçilerin paspas, süpürge gibi eşyaları koydukları yerdir.
Certamente a despensa de serviço... escova, esfregona, torneiras a pingar.
Çarşafları değiştirmeliyim ve bugün süpürge tutma günüm.
Tenho que mudar os lençóis, e é o meu dia de aspirar.
Süpürge yapmak ve toz almak
A caminha, o pozinho
- Tamam ama, arada bir süpürge de tutmalıyım.
- Mas alguma vez tenho de aspirar.
Sana daha kaç kez o uyurken süpürge tutmamanı söylemeliyim.
Já lhe disse, não aspire enquanto ela dorme.
Bunun biz yokken ona daireye süpürge tutma fırsatı vereceğini söylüyor.
Teria oportunidade de aspirar o apartamento na nossa ausência.
Effie, tamam, yarın süpürge tutabilirsin.
Effie, pronto, pode aspirar amanhã.
Hem un azaldı, hem de süpürge aşındı.
O barril da farinha está a acabar e gastei uma vassoura e um esfregão.
Süpürge olarakta kullanılır.
Usa-se para a mascadura mais fina.
- Onu süpürge dolabına saklamışlar.
- Esconderam-se num armário.
Süpürge nerede?
Cadê a vassoura?
Süpürge ve bay Weinermeyer'ın kullandığı temizlik malzemeleri.
É a vassoura e as coisas com que o sr. Weinermeyer faz as limpezas.
- Süpürge bulun, çabuk!
- Ás vassouras! Depressa!
- İki süpürge için mi?
Para duas vassouras?
İki süpürge için malzeme alış fişi lazım, yüzbaşım.
O cupão para levantar duas vassouras...
İş başına kova, tahta bezi, süpürge.
Vamos, balde, esfregona, vassora.
Atom enerjisiyle çalışan süpürge mi?
Aspirador de pilha atômica?
İnsanlar er geç hastalanır, ama süpürge almasalar da olur.
As pessoas podem adoecer, mas não têm de comprar aspiradores.
- Süpürge almaya karar verdiniz mi?
- Decidiu-se sobre o aspirador?
- Süpürge mi?
- Aspirador?
- Elektrikli süpürge.
- A vácuo.
Evet, Atomik Süpürge parçaları olarak var.
Sim, enquanto peças do aspirador de pilha atômica.
Sears ve Roebuck'de... " "... daha iyi bir elektrikli süpürge bulabilirsiniz. " " Üstelik daha da ucuz. "
O senhor arranja aspiradores melhores na concorrência, e mais baratos, mas as nossas torradeiras eléctricas são imbatíveis. "
Ve bay Canon bana bir daha asla, yaşadığım sürece süpürge yapmam için baskı yapmayacağını söyledi. Bu kadar sohbet yeter.
E o Sr. Canon disse-me que nunca mais teria que varrer... pelo resto de minha vida.
Bizimkini elektrikli süpürge yuttu.
A nossa foi aspirada.
Süpürge verin...
Se me der uma vassoura...
- Süpürge var mı?
- Tem uma vassoura?
- Süpürge dolabıymış.
Um quarto de vassouras.
- Yeni süpürge ha?
- Uma vassoura nova?
Bir süpürge ancak bu kadar şanslı olur
Limpar a lareira Traz sorte pra mim
Bir süpürge ancak bu kadar şanslı olur
Limpar lareiras E uma sorte pra mim
En alttaki süpürge üste çıkar
Pensam neste serviço Coitado do infeliz
Bir süpürge ancak bu kadar şanslı olur
Limpar lareiras e uma sorte pra mim
- Süpürge dedim!
Eu disse a vassoura!
Süpürge odası bu tarafta.
Não, o armário das vassouras é por ali.
Kariyerim için saçımı süpürge ediyordum.
Ando a arrancar os cabelos por causa da minha carreira.
Greta, bir süpürge al. Camları süpür.
Greta, pegue na vassoura.
- Benim işim gibi. Elektrikli süpürge satıyorum.
Vendo aspirador de pó.
Elektrikli süpürge mi satıyorsunuz?
Vende aspiradores de pó?
Bir keresinde eşime bir elektrikli süpürge satan bir adam gelmişti.
Um vendedor de aspiradores visitou minha esposa.
- Bir süpürge
Uma vassoura
Tüfekler ihtiyatlı kullanıldığından, talimlerde süpürge sopaları kullanılıyor ve olası bir Alman saldırısına karşı kana susamış bir şekilde savunma provası yapılıyordu.
Treinavam com paus porque não havia armas para todos e ensaiavam defesas cruéis contra um ataque alemão.
Eve dönünce yatağın yanında bir sürü süpürge çöpü görürdüm. "Etrafı süpürmedin mi" diye sorardım.
Quando voltava a casa, encontrava uma data de palha de vassoura à volta da cama.
Süpürge, paspas, toz bezleri...
Damo-vos vassouras, escovas, espanadores para o pó.
Askeri mahkemeye yollayın efendim, çünkü adamlarıma gidip yine süpürge ve faraş taşıyacaklarını söylemeyeceğim.
Aguarde enquanto mudo essas ordens. Mandarei seu batalhão pelo flanco esquerdo exposto de Red Beach.