English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sıfır

Sıfır translate Portuguese

6,432 parallel translation
Tümden-gelim sıfır.
És péssimo a tirar deduções.
24 saat geçti ve elde var sıfır.
Já passou um dia e estamos perto de conseguir coisa nenhuma.
- Şimdilik sıfır.
- E? - Nada até agora.
Sıfır çürük.
Sem cáries.
Namı-ı diğer, Kod Adı Sıfır.
Conhecido como paciente zero.
Kod Adı Sıfır'ın yanında olduğu düşünülüyor.
Acredita-se que está com o paciente zero.
Bite Mark Operasyonu kapsamında Kod Adı Sıfır'a eşlik ettiği düşünülüyor.
Acreditamos que está a acompanhar o paciente zero até Mount Wilson, considerando a Operação "Bite Mark".
İbre artık sıfırı gösteriyor.
Oficialmente, estamos no "E".
Yurttaşlar olarak İmparatorluk'tan Usta Unduli'ye adil bir yargılama yapılmasını yoksa tüm senatonun bir başka gezegen daha başarıyla kurtarılarak işaretlenip Delta Sıfır Üssü olarak kullanıma sokuldu.
Como cidadãos... exigimos que o Imperador apresente a Mestre Unduli, e lhe garanta um julgamento justo perante o Senado... marcando outra libertação planetária bem sucedida... utilizando a iniciativa Base Delta Zero.
Sen de kendini Sıfır Yerçekimi Tuzağı'na yakalandırttın?
Então... Foste apanhado pela armadilha da gravidade zero.
Cip? Hâlâ araştırıyorum ama şimdiye kadar bir şey çıkmadı, sıfır.
Ainda estou a processar, mas até agora, nada, zero.
Zed, adının anlamı "sıfır" değil mi?
- Zed, significa "zero", não é?
Suikasta kurban gitme şansın neredeyse sıfır.
As hipóteses de ser morto são quase nulas.
Ne etki yaptı? Sıfır.
- Que impacto teve?
... geceleri şehrin bazı noktalarında ve Ranges'da sıfırın altına düşüyor.
Temperaturas mínimas a chegar aos zero graus em partes da cidade.
- Dosyadaki paparazzi fotoğraflarıyla karşılaştırdım, elde var sıfır.
Então, é ele. Comparei com todas as fotografias que temos no registo. - Nada parecido.
Tıpkı bunun gibi, 50 bin doları nakit olarak sıfır ve ve birlere dönüştürelim.
E assim, transformamos 50 mil dólares em "zeros" e "uns".
- Sıfır risk.
Risco zero.
Benim sayım sıfır.
- O meu número é zero.
- Tamam. Ajan May buranın Obelisk'in ve koparacağı kıyametin sıfır noktası olduğunu söylüyor.
Bem, a agente May diz que isto é o ponto de partida do Obelisco e para as coisas apocalípticas que irá fazer.
Sistemini sıfırlamaya hazır mısın?
Estás pronta para reiniciar?
Sizden, ben ve diğer dostumuz için tercihen üstünde en çok sıfır bulunan senedi kaldırmanızı istiyoruz.
Pedimos que levantem uma nota... de preferência a que tenha mais zeros... por mim e pelo meu colega.
Yani, Thomas Pembridge sıfır kilometre sayılmaz fakat kullanması kolay.
Thomas Pembridge pode ter perdido o cheiro a carro novo, mas pelo menos era fácil de conduzir.
Hadi ama, sıfır faiz.
Vá lá, é sem entrada.
3'te sıfır yaptın.
Estás a perder 3 a 0.
Sıfır.
Zero!
Sıfır ve uzay mekiği Atlantis'in kalkışı.
Zero e descolagem do vaivém Atlantis.
Gama değerleri hala sıfır.
Os níveis de radiação gama continuam em zero.
- Senin ortalaman sıfır çünkü sen berbatsın bok çuvalı.
E nem uma estrela, pois não prestas, seu monte de esterco.
Bana maval okuma sakın. Sıfır.
E não me enchas as orelhas com tretas.
Erişteni içinde hiç enerji verecek bir şey yoktur. Yani hiç, sıfır enerji.
talharim não há nenhuma energia neles igual a zero
İkide sıfır çektin tatlım. İkide sıfır.
Você errou perdeu por dois a zero, Querida Zero para dois
- Hiç. Sıfır. Yok.
Nenhuma.
Rakamın değeri.. rakam çizgisinde.. sıfır aralığında olmalı.
O valor absoluto de um número é a distância entre o número e zero na linha numérica.
Sıfır almak için Jimmy gibi,.. kopya çekmeği deneye bilirsin.
Para conseguires ter zero na nota, deverias seguir o exemplo do Jimmy e colar.
- Sıfır telefon şebekesi, iki dağ.
- Móvel não, uma montanha.
- Üç dağ, sıfır telefon şebekesi.
- Três montanhas, móvel não.
Her zaman olduğu gibi işimizi yapıyoruz senden her zaman zeka fışkırıyor, sakinsin ve acele etmiyorsun fakat her zaman böyle saçma oyunlar düzenliyoruz sen zıvanadan çıkmış gibi davranıyorsun tıpkı deli karılar gibi.
Sempre que estamos a trabalhar, és muito esperta, calma e relaxada, mas sempre que fazemos estas brincadeiras ficas toda agitada e ages como uma parva louca.
- Burası Sıfır-Alfa.
- É o Zero Alfa.
Kalanını ise saatle birlikte kutuya koyup Leonard Fırını'nın arkasındaki eski binaya sakladım.
E, depois, coloquei tudo de volta com o relógio e escondi a caixa num velho edifício atrás da "Leonard's Bakery".
Evet, büyükannemin eski tariflerinden birini buldum ve bu kan bağışına özel bi'fırın yapabilirim diye düşündüm.
Sim, encontrei uma das velhas receitas da minha avó, por isso... pensei em fazer uma fornada especial para a recolha.
-... yerinden çıkarır ve sosisli sandviç gibi odanın karşısına fırlatırsa?
- E se o arrancar e atirar pela sala como um cachorro-quente? Isso não é nada.
Başka türlü sıcak bir yemeği fırından nasıl çıkaracağım?
Como é que tirava um tabuleiro quente do forno?
- Harika. Sen de bu durumdan istifade, ilk kez bir Şükran Günü'nde sıcak fırının başında terleyip yemeğe pis, aksi ve bitap düşmüş şekilde oturmayacaksın.
Aproveita para desfrutares do teu primeiro Dia de Ação de Graças sem estares a suar ao fogão e não te sentares para jantar toda gordurosa, rabugenta e exausta.
Fırtına birliğine katılmaya hazır mısınız?
Estão prontos para se tornarem Stormtroopers?
Pekala, burada duyduğunuz her şey çok gizli sınıfındadır.
Está bem, o que vão ouvir é confidencial.
O zaman diğer yarısından başla. Fırını hazırlayalım.
- Começa com a outra metade.
Açıkça görülüyor ki koyun fırlatıcım bugünkü ejderha yarışı için hazır.
O meu lançador de ovelhas está claramente para a corrida de dragões de hoje.
Sıfır.
Coisa alguma.
- Ya da fırın gibi bir yerde çalışırdın.
- ou algo parecido. - Sim. Não...
Paul Franklin ve ekibi, kesinlikle en son, en ilginç fırından yeni çıkmış algoritmaları almaktan büyük heyecan duydu.
Paul Franklin e a equipa adoraram receber algoritmos que eram do mais interessante e moderno que existe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]