Tahta translate Portuguese
2,608 parallel translation
Onun dersindeki projem tahta bir kutu yapmaktı.
O meu projecto para a aula dele era construir uma caixa de madeira.
- Tahta bacak... O kadar ucuzcular ki tam bir muhabir bile gönderemiyorlar.
- Uma perna de pau... são tão sovinas que não contratam um repórter inteiro.
Kız seni sevmiş. Tahta-Bacak-Pete *'i de biraz okşasaydın...
Mesmo que tenhas agido como um animal.
Burasının aralarına karışabileceğimiz bir yer olduğunu söyledi. Çünkü bu insanlar, sadece tahta çitlerin ardından el sallarlar ama hiç bir zaman içlerine almazlardı.
Disse que seria um bom lugar para nos misturarmos porque as pessoas nos acenam por detrás das suas vedações, mas nunca se envolveriam.
Senin kafandan bir kaç tahta eksilmiş kardeşim.
A única coisa que lhe falta são algumas dúzias de gatos, mana.
Tahta.
Madeira.
Keskin bir tahta parçası başka nasıl dil kemiğine değebilir ki?
De que outra forma um pedaço afiado de madeira entraria em contacto com o hióide?
Yakın dövüşün tahta kırma ile birleşmesi bunu sevdim.
Uma mistura de "Mortal Kombat" com trituradora de madeira... Gosto.
Nihayet seni öldürüp suçu hırsıza atarak, tahta çıkabileceğim.
Finalmente, vou matar-te, culpar o ladrão e herdar o trono.
Tahta döşeme mi?
Um chão?
En güzel takımımı giydirip tahta bir tabutta gömecekler beni.
Vão vestir-me o fato de cerimónia e enfiar-me numa caixa de madeira.
Bu nedenle hepimize tahta kaşıklar kullandırdı.
E obrigou toda a gente a usar colheres de pau.
Tahta mermiler ve mine onları uzun süre tutamaz.
As balas de madeira e a verbena não os vão deter por muito tempo.
Michael'la beraber işe geri alındığımız vakit, bir şeyleri senin tahta döşemelerin arasına gizlemekten vazgeçeceğiz.
A sério. Quando o Mike e eu estivermos de volta, não esconderemos coisas atrás da sua parede de madeira.
Seni tahta bozukluklarla kandırmasına izin verme.
Não deixes que te dê moedas falsas.
Şaka yapıyorum. Tahta saplı baltayı getirebilir misin?
Querida, podes dar-me o machado de madeira?
Bu adamın kafasında tahta eksik, katil olduğunu hiç sanmıyorum.
O homem é alucinado, mas acho que ele não a assassinou.
İşte bu yüzden, saray erkanının bu önde gelen insanları, hem Hertford gibi aşağılık reformistlerin alaşağı edileceği, hem de siz Ekselansları'nın tahta geçeceği güne, hatta saate duacı olduklarını ilettiler.
É por isso que certas pessoas da corte me garantiram que rezam muito, não apenas pela queda de reformadores indignos como Hertford, mas também pelo dia e hora que Vossa Graça suceda ao trono.
Yani o durumda bir tahta kurusu yanımıza gelse tüm Megillah ağırlığa dayanamayıp çökerdi!
Estou a dizer-te, se um percevejo se fosse lá meter, colapsava tudo com o nosso peso.
Sakince, "3 numaralı tahta sopa" dedim.
"Madeira-3", disse calmamente.
Pencereye bir tahta çakın ve bütün sorunlarınız bitsin.
Tenha o cuidado de fechar as janelas e não terá problemas.
Üvey kızkardeşi Elizabeth, 1558'de tahta geçti.
A SUA MEIA-IRMÃ, ELIZABETH, SUCEDEU-A EM 1558.
Gemiden kopan bir tahta parçası vardı.
Havia um pedaço de madeira do naufrágio.
Bir sincap ya da fare çalmasın diye tahta dingil çivisini kaldırıyorum. Her şeyi çatının altına koyuyorum. Bu kadar.
Removo a cavilha de madeira para os esquilos ou ratos não roubarem, meto tudo debaixo do teto e já está.
Biraz eğriyse, ağaç bükülüyor demektir ve pervane gibi bir tahta elde edersin.
Se se inclina um pouco, o veio é torcido e vai dar também um esqui torcido.
İyi bir zanaatkar iyi tahta kullanarak iyi kayaklar yapabilir.
Claro que um bom artesão fará bons esquis... usando boa madeira.
Tahta düz damarlı değilse eğrilmeye başlar ve kullanılmaz hale gelir.
Se o veio do esqui não estiver direito, este começa a empenar e acabou-se.
Epey ince bir tahta.
Esta é uma prancha bastante fina.
Ne yazık ki tahta bebeğim gitti.
Que pena não ter a minha boneca.
Ev yapımı tahta puzzle işin battıktan sonra tıp okulu paranı ödeyen bir duvar.
Uma parede que te pagou a faculdade de Medicina depois do teu negócio de puzzles de madeira caseiros ter ido por água abaixo.
Bilmenizi isterim ki Bridgeport Terk edilmiş binalarda, parçanlamış camlar, tahta kaplama pencereler, vahşi köpekler ve pompasız benzin istasyonlarında dünya liderlerindendir.
Vou te avisar que Bridgeport está entre os líderes mundiais em prédios abandonados, vidros quebrados, janelas interditadas, cães raivosos e estações de gás sem bombeamento.
Tahta gibisin.
És só pele!
Bir tabela vardı, bir de tahta bir sandık.
Havia uma placa, e tinha um baú de madeira.
Bana sorarsan bu izler, cesedi bulduğumuz tahta sandıkla aynı boyda görünüyorlar.
Se me perguntares... Parecem ter o mesmo tamanho do baú onde o corpo foi encontrado.
Sen tahta bir kutudan bana geleceğimi gösterdin. Kendime ait komedi dizim vardı.
E tu mostraste-me o meu futuro numa caixa de madeira, e tive o meu próprio programa de comédia.
Şu tahta dipçik.
A madeira, o suporte.
Tahta oturmaya değer olduğunu kanıtlamak istiyorsan, bütün görevi tek başına ve yardım almadan yapacaksın, anlıyorsun değil mi?
Tendes noção de que para vos provardes digno do trono, deveis completar esta missão sozinho e sem ajudas?
Bazen tahta kutudan içerim.
Isto é tão bacano!
Tahta Morgana geçecek, sen ya da ben değil.
É a Morgana quem tomará o trono. Não sou eu, nem vós.
"O şey asla uçmaz. Çünkü tahta havadan daha ağırdır!"
"Isso nunca funcionará Porque a mandeira"
Tahta oturmaya çok hevesli.
Tao avido pela coroa.
Üzerinde numara olan bir tahta parçası.
Um pedaço de cartão com um número.
Şunu bil ki, bu insanların başına gelir. Yirmilerinde aşık olurlar, evlenirler granit mutfak tezgâhı yaptırırlar, otuzlarında beyaz tahta çitler yaptırır, ve bir yerde farkına varırlar ki, "Bu bana göre değil."
Isso acontece, apaixonam-se com 20 anos, casam-se, vivem felizes até os 30 anos.
Ayrıntılar küçük yazılarda tahta kafa.
Os termos estão nos detalhes, menino bétula!
Onu sevmekten vazgeçtiğini ve Prens, Avatar'ı bulamazsa tahta çıkmasına izin vermeyeceğini söyledi.
Renunciou o seu amor por ele e não irá deixá-lo voltar ao seu trono a menos que ele encontre o Avatar.
Baban Sör Walter'ın tahta vergi borcu var.
O teu pai, Sir Walter, deve impostos à coroa.
Ben tahta hizmet ediyorum ve taht devam edecek.
Mas eu sirvo o trono e o trono perdurará.
Kuzeyli baronlar, tahta karşı iç savaş başlatacak.
Os barões do norte farão uma guerra civil contra o trono.
Bu arada kötü ruhlu Malvolio, babası ağır hasta yatarken tahta çıkışını planlıyordu.
Entretanto, o malvado Malvólio trama a sua ascensão ao trono, enquanto o pai acamado está fatalmente doente.
"Anlıyorsun ya John, tahta karşı yapılmış her eylem acımasızca cezalandırılmak zorunda."
" Entende João. Qualquer acto contra o trono, deve ser punida violentamente.
Gevşek tahta.
É uma tábua falsa.