Taklit translate Portuguese
2,253 parallel translation
Donald'ın imzasını taklit ettim.
Usei assinaturas do Donald.
Birisi telefonda onun sesini taklit etmiş olmalı.
Então, alguém se deve ter feito passar por ela ao telefone.
Çok etkileyici bir.. eee.. taklit.
É uma réplica excelente.
Çocuklardan biri sizi taklit ediyordu.
Havia um que o idolatrava.
Güzel, esas sorumuz gerçekten güzel bir taklit yapıp, sonra da doğru kâğıdı bulup, arşivlere geri koymanın derdini almak neden?
Óptimo, mas porquê dar-se ao trabalho de fazer uma falsificação boa no tipo certo de papel para voltar a pô-lo de volta nos arquivos?
Karanlıkta oturmuş, Ginsberg'i taklit bile edemiyorsun.
Sentado no escuro, a citar erradamente Ginsberg?
- İmzanı taklit edeceğim.
- Falsifico a tua assinatura.
Taklit programı.
( Programa de maior limitação )
Bailey'nin imzasını taklit etmek ister misin?
Queres falsificar a assinatura da Bailey?
İnsanlar bazen polisleri taklit ediyor.
Há quem se faça passar por polícia.
Bu aksanı taklit etmediğini nereden bileceğiz?
Como sabemos que não estás a fingir este sotaque?
Bundan sonra hiyerarşi ve kaba kızlar olmayacak. Kimse kraliçenin giyimini taklit etmeyecek.
Não haverá hierarquias ou raparigas más, ninguém a copiar as vestes da rainha.
"Destekçi" olmak taklit edilemez Eric.
Não dá para forçar empatia, Eric.
Yahudi demişken, işte karşınızda iğrenç esprileriyle gelen Keith Lieb, Don Rickles'ı taklit ediyor.
Por fala em judeus, aqui vai uma dentro de uma grande fralda nojenta. O imitador de Don Rickles, Keith Lieb!
sadece taklit ediyordu.
Simplesmente fugiu.
Yani, Dan Marino'nun imzasını taklit etmesi hiç hoş değil ama bence beni önemsiyor. Sence?
Não tem piada ele ganhar a vida a falsificar o autógrafo do Dan Marino, mas acho que ele gosta mesmo de mim, não achas?
Sana yemin ederim Peter, ne olursa olsun FBI ajanını taklit etmeyeceğim.
Prometo-te, Peter, em alguma circunstância irei personificar um agente do FBI.
Taklit değil bunlar.
Estas não são imitações.
Eee, Leonard. Taklit nasıl gidiyor?
Então, Leonard, como está a correr a mimese?
"Taklit" mi?
- Mimese?
Anlarsın ya, taklit.
- Sabes... a mimese.
Taklit.
Mimese.
Taklit de yapıyor!
Ele faz imitações.
Dolarların ve markların taklit saatlere ve gerçek yaralara döndüğü yer.
Os dólares e os marcos trocam-se por relógios falsos e cicatrizes autênticas.
* Gürültülü tarzımı beyaz veletler taklit ediyor *
O meu ritmo é o barulho, rapazes brancos fazem a minha voz
Gençler, aynı insan yavrularının yaptığı gibi,... yetişkinleri izleyip, taklit ederler.
Os mais jovens observam e imitam os adultos, tal qual as nossas crianças fazem.
Beni mi taklit ediyorsun?
Estás a imitar-me?
Seni taklit etmek gerçekten çok zor. Ayrıca seviyene inmek zorunda kalıyorum.
És mesmo difícil de imitar, e tenho de descer ao teu nível.
Uyum sağlama tepkisidir, belirtileri sizinkileri taklit eder.
É uma reacção de simpatia, por isso, tem sintomas iguais aos seus.
Mükemmel bir taklit.
Era uma falsificação excelente.
Hadi beni taklit et.
- Imita-me! Imita-me!
Bu zarif düette, her eş diğerinin hareketini taklit ediyor.
Num gracioso dueto, cada parceiro imita os movimentos do outro.
Böceğin tadı da bu yüzden hiç hoş değil. Ve işte bu, onu taklit edilmeye değer kılıyor.
Este dá de facto ao escaravelho muito mau sabor e isso, por sua vez, vale a pena ser imitado.
Böceğin koşma şeklini de taklit ediyor.
Também imita o modo de correr do escaravelho.
Bu yüzden bir dolandırıcı. Banknotlar da taklit.
Talvez ele seja um polícia e a nota esteja marcada.
Doğanın, taklit etmekte çok az zorlandığı bir sestir.
É um som que a natureza, imita fácilmente.
Beni taklit edin.
Façam o que eu faço.
Taklit kot satışı yüzünden.
Fui preso a vender jeans contrafeitas.
Bak... beni taklit etme.
Olha... não sejas como eu.
- Peki, Allen. - Ardından sahiden ruhumun gizli narinliğini kabul edip yazılarımda ifade edebilirsem benim saf halimi anlayabileceğimi düşündüm. İşte az önce aramızda geçen o samimi konuşma da babamı taklit ettiğim bir kısa şiirdi.
Apercebi-me então que se eu... admitisse e expusesse nos meus escritos a secreta ternura que me ia na alma... ele compreenderia de imediato quem eu era, e por isso aquelas frases sinceras substituíram as rimas iniciais que fazia pela família.
Ancak aynı zamanda Ginsberg bu şekli taklit ettiği için Uluma'nın hiçbir değeri yoktur diyorsunuz, yanılıyor muyum?
Mas por outro lado, dado que Ginsberg copiou o seu formato, - "Uivo" não tem qualquer valor ou mérito?
Bir taklit, asla orijinalinin değerine sahip olamaz.
Uma imitação nunca tem o valor do original.
Walt Whitman kimi taklit etmiştir?
- Quem é que Walt Whitman copiou?
Peki Voltaire kimin biçimini taklit etmiş?
E que estilo copiou Voltaire?
Beni taklit ettin.
Não estou a copiar nada.
Taklit mi? Seni hayatımda bir gün olsun taklit etmedim!
Nunca copiei nada na minha vida.
Yol kenarındaki bir mağra yada kulube taklit olabilirdi
Pode estar a imitar uma caverna ou um rato do lado da estrada.
Ama Milgram'da, denekler acıyı taklit ediyordu.
"Estávamos apenas seguindo ordens."
İmzamı taklit etmeyi öğrenemedin mi hâlâ?
Ainda não aprendeste a falsificar a minha assinatura?
Tabi babanın onu taklit ettiğimi düşünmesi hariç ki etmiyorum.
Por favor diz-lhe que não estou a imitá-lo.
Lütfen, ona taklit etmediğimi söyler misin?
Lamento, querido.