Tans translate Portuguese
35 parallel translation
34 farklı şirketi kontrol eden bir adamın, bütün vaktini, tek başına bu aptal davullara vurarak harcamasını anlamıyorum.
Não entendo como é que um homem que gere 34 empresas pode sentar-se sozinho a desperdiçar o seu tempo com estes tan-tans.
- Demek, Souillac'tansın.
Assim Você vem de Souleillac.
Ben iyi olacağım, tamam mı?
Tans de ser bonzinho, está bem?
Sen "Apanhados ( kamera şakası programı )" tansın, değil mi?
Você é dos "Apanhados", não é?
Sen şu yeni grup CSICOP'tansın, değil mi?
Deixe-me adivinhar. Faz parte daquele grupo novo.
Aşağılık üniformalılar!
Porcos Black and Tans!
- Nistagmus, tans. 90 / 40, solunum 14.
- Nistagmo, TA 90 / 40, ventilação : 14.
- Sen New Orleans'tansın, değil mi?
- És de Nova Orleães, certo? - Como é que sabes?
Sen K-Directorate'tansın değil mi?
Pertence ao K-Directório, certo?
Sen batı Teksas`tansın.
Bem, és do Texas Ocidental.
Mutabakat'tansın.
É do Pacto. Não.
Geçen kış Philly'deki Jefferson Hastanesi'nde donma tansıyla tedavisi görmüş.
O inverno passado em Filadélfia. Foi atendida por ulcerações.
- New Orleans'tansın.
É de Nova Orleães.
- Sen de mi Latnok'tansın?
- Também pertence à Latnok?
New York'tansınız değil mi?
- Vocês são de Nova Iorque, certo?
Chulak'tansın. En iyi arkadaşının adı Bra'tac, Baş Komutan olarak...
És de Chulak, o teu melhor amigo chama-se Bra'tac e és o Chefe do Exército de...
Sığınak'tansın, değil mi?
É do Santuário... certo?
"Black and Tan" lar yaptı.
Foram os Black and Tans.
Black and Tans düzeni tekrar sağlamak için oradalar, değil mi?
Os Black and Tans [Polícia Irlandesa] estão aí para restaurar a ordem, é?
Calabasas'tansın sen.
És de Calabasas.
Sen Simos'tansın.
E tu és de Samos.
Ark'tansın, değil mi?
És da Arca, não és?
Bu bir bulmaca, geometrik desenlerden oluşuyor, değişik şekiller bir araya gelince büyük bir bütün oluşuyor.
É um... quebra-cabeças consiste em peças geométricas planas, conhecidas como tans, que são colocadas juntas para formar figuras elaboradas.
- Sen Stovall'tansın, değil mi?
- É de Stovall, correcto?
Fakirsin, Güney Bronx'tansın, yarı siyahi, yarı Porto Rikolu'sun - ve zekisin.
És pobre, és do Sul do Bronx, és meio negro, meio porto-riquenho e és inteligente.
- Sen Greenwich, Connecticut'tansın.
Tu és de Greenwich, Connecticut.
Kütüphanecisin ve John Steinback'i seversin Doğu Texas'tansın ve Vanderbilt'te okudun.
- Sim. És bibliotecária, e adoras o John Steinbeck, és da parte Este do Texas, e estudaste em Vanderbilt.
- Sen Rittenhouse'tansın.
- Você é da Rittenhouse.
Bence Özel Harekat'tansın.
O meu palpite é que é das Forças Especiais.
Ve biraz da Kırmızı Elma Şerbeti alın.
E uns cigarros'Red Apple Tans'.
Sen de Triad'tansın. Ne derler bilirsin...
- Tu és da tríade.
Kötü ţans.
Azar.
Ne büyük bir ţans!
São tão afortunadas!
Eđer biraz uzanýrsam ţans biraz daha artar.
As possibilidades são melhores se eu... Se depois ficar deitada de costas.