English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tapas

Tapas translate Portuguese

191 parallel translation
Niçin gözlerini kapalı tutuyorsun?
Porque Ihe tapas os olhos?
Gaminsky geçerken, burnunu tutarsın.
Quando o Gaminsky passa, tapas o nariz.
Playboy, eşini şampanya tapasıyla öldürdü.
Playboy assassina a sua esposa com uma rolha de champanhe.
- Şimdi ağzına bir tokat yemek üzeresin.
Você vai levar uns tapas.
Takdir görürse cambazlık öğretebilirim.
Eu poderia ensinar como cair, como dar tapas...
- Yemek masasında artık kavga yok.
Nada de bater e dar tapas em ninguém na mesa. Ok?
- Arasına koyacak dört parça et!
- Quatro tapas.
Elini burnuna koy, ve yüzünü ters tarafa çevir.
Tapas-lhe o nariz com a mão, afastas-lhe a cara.
Önümüzdeki bir kaç günü sandviç ve ay çöreğiyle geçireceğiz.
Tapas e "croissants" para os próximos dias.
Beni görmezden gelme güzelim.
Não arrebites o nariz, querida, porque tapas a luz.
Ve sonunda tokadı yiyen ben oluyorum.
- e eu acabo levando uns tapas.
Kollarını yüzümden çek.
Baixa o braço! Tapas-me sempre a cara.
Sert bir tokat atın, bakalım ayılacak mı?
Dê-lhe uns tapas para reanimá-lo.
Klasik yiyeceklerden daha eğlenceli olabilir.
- É melhor que as tapas do costume.
Yardımcın olmaktansa evde kölen olmayı yeğlerim.
Bom, este ajudante está melhor até aos tapas com o sheriff.
Ben de çabucak suç dünyasına girdim.
Então ele tinha que dar uns tapas nela. Crescer com pais assim...
Seni bir güzel pataklayacağım.
Merece uns tapas
Dinamit tapası.
Um detonador de explosivos.
Kendimi hırpalamaktansa merak etmeyi yeğlerim.
Prefiro indagar que me dar tapas depois.
Ben kendimi hırpalamayı yeğlerim.
Prefiro me dar tapas.
Üzerine ateş açılır. Sırtını sıvazlayıp, "aferin sana" falan derler.
Tapas nas costas, blá blá blá.
Bunları kaparsın, bunları yumarsın ve sadece hissedersin.
Fechas estes e tapas estes e simplesmente sentes...
Kral dairesinden arıyorum. Buraya yiyecek ve içecek gönderebilir misiniz?
Fala da suite da "penthouse" Fazem tapas e servem bebidas?
Üstüne bir şey giy!
Vê se te tapas!
Ya da şok olmamak için gözlerini ve kulaklarını kapıyorsun.
Ou vês, e fechas os olhos e tapas os ouvidos, chocado...
- Dinamit tapası olabilir.
- Se houver um detonador.
Bu beyefendinin bira tapasının geçmişi yüzyılın başlarına kadar uzanıyor ve açıkçası hiç yıkanmamış gibi duruyor.
A torneira de cerveja deste senhor data da viragem do século e, inacreditavelmente, parece nunca ter sido lavada.
3 pork combo, ekstra pastırmalı bir taraftan, 2 tadımlık acılı peynirli, bir paket ciğer ve soğan ve günün siparişi alabalık şeklinde kesilmiş bir pirzola.
3 combinados de porco, presunto extra, 2 tapas de queijo picante, um cesto de fígado com rodelas de cebola, um pescado do dia, e um bife do feitio de truta.
- Üstüne bir çarşaf ört.
- Por que não o tapas com o lençol?
Tamam, ama içimdeki ayının kıç tapasıyla sorunu olduğunu söylemeliyim.
Está bem, mas devo dizer-lhe que os meus instintos não querem rolha.
Yüce İsa, adi herifler.
Jesus, é um verdadeiro coxa-tapas.
Bir vaka üstünde çalışıyorum.
Agora tapas os ouvidos? Estou num caso.
Heykelimi çöp torbasıyla mı örtüyorsun?
Tapas a minha escultura com um saco do lixo?
Kartonu bardağa sıkıca basılı tutar, kapıya gidip örümceği doğaya salarsın.
Tapas o copo firmemente com o cartão. Vais lá fora e libertas a aranha.
Ve ayrıca silo sonrası bir tapas partisi düzenliyorum.
Eu gostaria de avisar a todos que farei uma festa pós Hopper. Vou preparar Sangria.
Bombanın tapasında alet izleri var.
A cápsula da bomba com marcas de ferramentas.
Ateşleme tapasının ısısı izleri yakmış.
Impossível. O calor da espoleta elimina as impressões digitais.
Bu doğru, yalnız bu mermi namludan geçmediği için kullanılmamış. Ateşleme tapası muhtemelen nem yüzünden çalışmadı.
É verdade, mas este não foi disparado, logo não passou pelo cano.
Bunu bilme nedenim de,.. ... rutubetin ateşleme tapasının çalışmamasına sebep olması.
E o motivo por que sei isto, é que a humidade fez a espoleta encravar.
Geğirdiğinde bile ağzını kapatıyorsun.
Até tapas a boca quando arrotas.
Eteğini örtünce kimse anlamıyor.
Tapas a perna com a saia, e ninguém desconfiará.
Hayallerini yıkmak istemem, ama dışarıdaki dünya toplanmayı bekleyen bir gül bahçesi değil. Yada senin dediğin gibi, bir Tapas Bar'da yudumladığın bir bardak Chardonny.
Lamento estragar as tuas ilusões, mas o mundo não é um mar de rosas à espera de serem colhidas ou, como disse, um copo de chardonnay, num bar de tapas.
Nasılsa işler karıştı. Babara onun kendisini bir ispanyol barına götürdüğünü sandı.
No entanto, a coisas complicaram-se, porque a Barbara pensou que ele a ia levar a West End para comer umas tapas.
Sadece bu değil, Gail'in küçük kardeşi Glenn inşaat işinde çalışıyor ve son işinde, şirkette iki düzine dinamit tapası kaybolmuş.
Não é tudo, Glenn, o irmão mais novo de Gail, trabalha na construção. No ultimo trabalho, detectaram a falta de 200 cápsulas de detonadores.
Sadece bu değil, Gail'in küçük kardeşi Glenn inşaat işinde çalışıyor ve son işinde, şirkette iki düzine dinamit tapası kaybolmuş.
- Não é tudo. O irmão mais novo, o Glenn, trabalha na construção e, no último trabalho, a empresa deu por falta de duas dúzias de detonadores.
Neden tüm televizyonun önünde duruyorsun?
Por que não tapas a televisão toda?
Boşluğu doldur.
- E tapas o buraco.
Bu tapas öldürür.
Estas tapas matam.
Hayır, tokat yediğini gördüm!
Eu a vi levando tapas.
Beni idare eder misin?
Tapas-me?
Ya tokatlar?
- E os tapas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]