English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tardes

Tardes translate Portuguese

402 parallel translation
Mösyö Gattard perşembeleri... Doktor Spitzer'ın cuma öğleden sonraya alınan... fen dersleri yerine, ikinci ve üçüncü sınıflara... Fransızca dersleri verecek.
Monsieur Gattard continuará... a dar Francês aos 2 ° e 3 ° anos, às quintas, substituindo a aula de Ciências do Dr. Spitzer... que passa para as tardes de sexta.
İyi akşamlar.
Boas tardes.
Karım her öğleden sonra nereye gidiyor?
Onde é que a minha mulher vai todas as tardes?
Ayrıca, bu konuyu şimdi açmak istemezdim ama aynı şekilde son bir kaç haftadır öğlenleri dışarı çıkıyorsun ve her seferinde nerede olduğunu söylememeyi başarmış bulunmaktasın.
Além disso, eu não deveria ter falado nisto neste momento, mas acontece que... já fazem várias semanas que tens saído durante as tardes... e tens sempre resistido em me dizer aonde estiveste.
Stolpchensee'de kışları gecelerin çok uzun olduğundan ve yapacak pek bir şey olmadığından dem vurdu.
Hunter falou que as tardes são muito longas. Eles não têm o que fazer.
Ta ki geçen güne kadar
Até que numa destas tardes
Geri döndüğümde ise oturup örgümüzü öreriz.
E quando voltar, sentamo-nos a tricotar todas as tardes.
Eve döndüğüm her akşam, verandada oturur bulurum.
Todas as tardes quando regresso a casa, encontro-a sentada na minha varanda.
Öğleden sonraları orada oturur bira içerdim.
Lá passei as minhas tardes a beber.
Öğleden sonraları güneş artık daha açılı vuruyordu şehrin üstüne.
Pelas tardes, o sol inclinava-se sobre a cidade.
Bir süre için öğleden sonraları burayı kullanabilir miyim?
Posso usar este escritório por algumas tardes?
Amcanın öğleden sonralarını hep pis barlarda, birahanelerde geçirdiğini biliyorsun.
Tu sabes que o teu tio passa sempre as tardes na baixa naqueles bares horrorosos e naquelas tabernas.
- Buenas tardes, el teniente.
Buenas tardes, El Teniente.
Evet, pazar ikindilerinde hep içip uyurdum.
Nas tardes de domingo penso bastante. A paz e a quietude.
En çok pazar ikindilerini düşünüyorum huzurlu ve sessizdi.
Nas tardes de domingo. Estava sempre dormindo fora.
New Orleans'taki bu uzun, yağmurlu akşamüstlerini sevmez misiniz? Hani, saatin gerçek zaman olmayıp, elimize bırakılmış sonsuzluktan bir parça olduğu ve hiçbirimizin onunla ne yapması gerektiğini bilmediği anları?
Não adora essas longas tardes chuvosas em Nova Orleães quando uma hora é um pedaço de eternidade nas nossas mãos?
Siz gidince, yalnız geçen öğleden sonraları..... bana çok garip gelecek.
Será um pouco estranho e solitário quando tiver partido pelo menos nas primeiras tardes.
Şimdi bazı öğleden sonralarımı burada huzurla düşünerek geçirme şansı buldum.
Tenho passado aqui algumas tardes no meio da tranquilidade, da vida fácil e dos meus pensamentos.
Bu seni öğleden sonraları meşgul eder.
Isso vai preencher-te as tardes.
Pazar öğleden sonraları ziyaret için iyi bir zaman.
As tardes de domingo são boas para visitas.
Akşam saat altıda, Saint-Etienne Katedrali'nin çanları çalıyor, yaz kış.
Os sinos da catedral batem às seis todas as tardes, verão ou Inverno.
İyi akşamlar SinYor Chance.
Boas tardes, señor xerife.
Yani akşamları, öğleden sonralar ile yer değiştirdi.
Os seröes pelas tardes.
Her öğleden sonra kuzenin Sebastian ile bu ücretsiz halk plajına mı giderdiniz?
Todas as tardes, ia com o seu primo para essa praia pública gratuita?
Eksantrikliğin her türlü anlayışın ötesinde. Zither müziği fonografları getirip öğlen boyunca çalıyorsun. Yılbaşı şarkıcıları kiralayıp en meşgul saatlerde iş yerinde şarkı söylettiriyorsun...
Você traz discos de música de cítara para ouvir durante as tardes, contrata cânticos de Natal e trá-los ao escritório nas horas mais ocupadas
Kaba işleri yapmak için haftada üç akşam gelir.
Vem três tardes por semana, para fazer o trabalho pesado,
Buenas tardes.
Buenas tardes.
AKŞAMÜSTLERİ
8 As tardes - O dinheiro
Hatta belki akşamlarınızı koçluk yapmaya ayırmak istersiniz.
Talvez goste mesmo de dedicar as suas tardes a treinar.
- Tünaydın, Müfettiş.
- Boas tardes, Inspector.
- Tünaydın.
- Boas tardes.
İyi günler.
Boas tardes.
İyi günler efendim.
Boas tardes, senhor.
- İyi günler baylar.
- Boas tardes, cavalheiros.
- İyi günler.
- Boas tardes.
Karım öğleden sonra zamanının büyük bir kısmını onunla geçirdi.
Minha mulher tem estado com ele quase todas as tardes.
Öğleden sonra yürüyüş yaparlar. Derin nefes alarak.
Todas as tardes, marcharão pela propriedade, a respirar fundo.
İnsanlar ona oturur sıcak akşamlarda, evlerinin dışında. Öne ve arkaya sallanırlar.
As pessoas sentavam-se... na rua, nas tardes mornas e baloiçavam para trás e para a frente.
- Merhaba, Mayor.
Sabe o quero dizer? - Boas tardes, prefeito.
İyi akşamlar arkadaşlar!
- Boas tardes, amigos.
Dikiş dikmek, öğretmenlik yapmak ve sessiz sakin bir öğleden sonra...
Arrumar roupas e dar aulas nestas tardes silenciosas.
Beraber geçirdiğimiz bu öğleden sonralarını asla unutmayacağım.
Nunca esquecerei estas tardes que temos tido.
İyi akşamlar.
Buenas tardes.
Her sabah ve öğleden sonra postaneye gidiyor.
Vai ao correio todas as manhãs e tardes.
Yazın akşamüstleri herkes tatildeyken, New York'u seviyorum.
Adoro Nova lorque nas tardes desertas de verão.
İyi günler efendim.
Boas tardes, cavalheiro.
İyi günler.
Boas tardes!
- Buyurun beyefendi.
Boas tardes.
- İyi günler efendim.
- Boas tardes, senhor.
- Öğleden sonraları.
- Ás tardes.
İyi günler efendim.
- Boas tardes, senhores!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]