Taser translate Portuguese
291 parallel translation
Taser tüfeğini ver bana.
Passa-me o Tazar.
Bu bir şok tabancası, 20.000 volt'luk akım veriyor.
Isto é uma arma Taser, que descarrega 20.000 volts.
- Bir Taser.
- É um Taser.
Taser. 65.000 volt elektrik.
Um Taser. 65.000 volts de eletricidade.
- Taser.
- Taser.
Polis elemanı keltoş kalana dek elektroşok aletiyle cozurdatmıştı.
O polícia deu-lhe em cheio com um Taser, até que ficou careca.
Şok silahını getirin.
Tragam a Taser.
- Şok silahı.
- Taser.
Aynı anda şok silahlarımızı çalıştırıp yüksek gerilimle onu etkisiz hale getireceğiz.
Vamos atingi-lo com vários rifles Taser simultaneamente... imobilizando-o com o máximo de voltagem que conseguirmos.
Adam'a şok silahıyla saldırıIdığını gördüm. Onunla besleniyor.
Já vi o Adam receber descargas de Taser.
- Tıraş makinesi, şok cihazı.
Brilhantes, um taser de multidões.
- Şok cihazı mı?
Taser de multidões?
Daha çok elektroşok aletini sevdiğini sanıyordum.
Pensava que estavas mais numa da rapariga "taser".
Silahını kaldır.
Guarde o Taser.
Bıçak ve Bılazer diye adamları var, ve Taser ve herçeşit aserlar.
E eles têm o "Laser", o "Blazer", o "Taser", e outros acabados em "aser".
Afedersin, anlayamadım.
- Como disse? - Armas Taser.
TASER silahları. Onları yavaş yavaş düşürür.
Estamos a descarregar aqui.
Kapıda beklerken bayıltmışlar ama bir şey hatırlamıyor.
Atingiram-no com uma Taser. Ele não se lembra de nada.
Eğer bu başını döndürmezse. Ek olarak, şok tabancanız var.
Se isso não lhe abalar a cabeça, em adição temos o nosso Taser.
Belki de gizlice Bay Titreşimi çıkartıp lezbo zannetmeliler beni.
Talvez possa mostrar o Sr. Taser.
- Şoklayıcı. Tehlikelidir.
- É um Taser, e é perigoso.
Pek şirinmiş.
É um taser. É muito bonito.
Polis ona elektrik vermiş. Pis herif.
- O polícia atingiu-a com o taser.
Şimdi Taser'ı yiyeceksin.
Agora vais ser atordoado.
Yöntem hâlâ boyna uygulanan elektroşok olsa da saldırgan bu sefer rastgele bir kurban seçmişe benziyor ; beyzbol oyuncusu Kelly Kuzzio.
Apesar de a táctica ser igual, um taser no pescoço, desta vez escolheu uma vítima ao acaso, o jogador de basebol Kelly Kuzzio.
Belki de taşaklarına elektrik vermişlerdir copla acımasızca dövmüşlerdir bunu hiç düşündün mü?
Talvez tenham enfiado um Taser ( arma eléctrica ) nos colhões e tenham-no espancado sem misericórdia com uma mangueira de borracha. Já pensaste nisso?
Yeteri kadar bekledim. Ne olursa olsun içeri bakmalıyım.
Tenho o Taser, vamos lá.
O korkuttuğun insanlar nasıl hissediyor diye düşünmedin mi hiç?
Já pensaste como as pessoas em que usas o taser se sentem?
Gerçi gözleri biraz şeşbeş bakar ama onu barakasından çıkarmak için elektrikli ok tabancası kullanmışlardı, ondan.
Ela parece estar abismada mas é porque tiveram que usar um Taser para tirá-la da barraca.
- Süper, elektrikli silah.
Taser. - Fixe.
Diyorum ki, bütün gece savcının evini gözetleyelim ve ruhu elektrikleyelim.
Vamos a casa dele esta noite e damos com o taser na alma. Não, não...
Elektrik tabancamı geri almam gerek.
Preciso do meu taser de volta.
O elektrik tabancasına ihtiyacım var.
Preciso do taser. É a única maneira.
Gerçekten, Mays geldiği zaman, o tabancanın olmasını isteyeceksin.
A sério, quando o Mays aparecer vai desejar ter esse taser.
Tabancayı torpido gözüne koymuştum.
Coloquei o teu taser no porta-luvas.
Özel güvenlik bizi coplamasın.
Vamos levar com o taser da patrulha de Bel Air.
Herkes konferans salonunda. Jo henüz sersemletici silahı kullanmak zorunda kalmadı.
Temos toda a gente no auditório e a delegada ainda não usou o taser.
Seni uyarıyorum.
Olha que uso o taser!
Bu izler şok silahından kaynaklanmış olabilir.
Essas marcas facilmente podem ter sido causadas por um taser.
Şok silahında da iz bulamadık. Eminim DNA karşılaştırmasından da bir şey çıkmayacak.
O taser não tinha digitais... o que eu garanto que significa que o DNA não será compatível.
Bayılmış ; şok silah izi yok.
Ela foi apagada e não levou um choque de taser.
Elektrikli şok aletim.
O meu taser.
Elektrikli şok aletim tamamen zıvanadan çıktı.
A minha mão do taser está fora de controlo.
Riot barikatlar, taser, gece mürettebatı için beş adam, alışveriş merkezi için...
Barricadas, arma poderosa, cinco guardas à noite.
Ve bir psikiyatrist olmam elektroşok cihazını nasıl kullanacağımı bilmediğim anlamına gelmiyor.
E lá porque sou psiquiatra não pense que não sei usar o taser.
Bu bir şok tabancası.
Isto é uma Taser.
Elektroşok silah mı?
Taser?
Elektroşok silahı kullanması gerekmemiş.
Ele não teve de usar uma Taser.
Bayıltıcı bir silahtan çıkmış olmalı.
Provavelmente de uma taser.
Şoku ver.
Passa-me o taser.
Bayıltıcıyı hissetmemiş.
Não sentiu o taser.