English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tatlısın

Tatlısın translate Portuguese

3,865 parallel translation
Yalnız olmamalısın. Çok tatlısın.
- Não podes ficar sozinha.
Hayatımı kurtardın ve tatlısın.
Salvaste-me a vida e és muito giro.
Çok tatlısınız.
Vocês são uns queridos.
Teşekkürler. Çok tatlısın.
Obrigada, isso foi fixe.
Gece kalmama izin verdiğin için çok tatlısın.
És tão querido por me deixares passar a noite.
Herkesin evde tıka basa yemesini istiyorum çünkü "yeryüzündeki en neşeli yer" aynı zamanda dünyadaki en pahalı churro tatlısını satıyor.
Quero que todos comam bastante em casa... porque o Lugar mais Alegre da Terra... é também onde se encontra o churro mais caro da Terra.
Çok tatlısın ama iyi bir fikir değil bence.
Isso é muito gentil, mas acho que não.
Çok tatlısın bebeğim.
- Você é um doce.
Çok tatlısın.
És um querido.
Sen de çok tatlısın.
E tu também.
Natalie, çok tatlısın.
Natalie, és tão doce.
O da çok etkileyicidir. Hafif sapık tarafı olsa da, çok tatlısın.
É uma coisa perversamente doce de se dizer.
Çok tatlısın.
É tão carinhosa.
Şuna bak ya! Ne tatlısın sen öyle.
Meu Deus, ele é lindo.
Ne tatlısın sen!
És muito fofo!
Çok tatlısın Jane.
Tu és uma simpatia, Jane.
Çok tatlısın.
- És tão querido.
Haklısın, bebekten çok daha tatlısın.
Tens razão. És muito mais giro do que um bebé.
Biliyorum beyaz bir yalandı ama kendine bir bak. Hem yalan söylüyorsun hem de olabildiğince tatlısın.
Sei que é uma mentira caridosa, mas olha, estás a ser querido, a mentir.
- Ve tatlısın!
- E querido!
Çok tatlısın ama Soeng Grup çok cömert bir teklifde bulundu.
Isso é muito simpático, mas o Grupo Soeng fez-me uma oferta muito generosa.
Ki çok tatlısın ya da kadınlara ilgi duyuyor olsaydın çok tatlı olurdun ama sanırım sen kadınlardan hoşlanan biri değilsin çünkü aynı zamanda kabul ederim diye korku içindesin.
Ou podia ser uma gracinha se gostasses de mulheres, mas suponho que não gostes, porque pareces assustada ao pensares que talvez aceite.
Ay çok tatlısın.
Isso é amoroso.
Çok tatlısın.
Tão fofo.
Çok tatlısın ya.
Que querido.
Çok tatlısın.
Tão doce.
Çok tatlısın. Çok teşekkür ederim.
É muito gentil da tua parte.
Çok tatlısın.
Que querido.
Çok tatlısın, Luke ama sadece bir avuç sarhoş sürücü ve yakalanacak kadar aptal olan zorbacılar olacak.
É muito querido da tua parte, Luke... mas são só uns motoristas bêbados e uns vandaleiros... burros ao ponto de se deixar apanhar.
Sen süper birisin ve çok tatlısın ama biz- -
Tu és incrível e muito querido, mas nós não...
Nick, çok tatlısın ama...
Nick, és tão querido, mas eu...
- Ne tatlısın.
É uma querida.
Kendini düşünmeye başlamalısın, tatlım.
Precisas começar a pensar em ti mesma, querida.
Oh, çok tatlısın...
Que querido!
Senin Christine dünyaya tatlı küçük sarışın bebekler getirene kadar bekle.
Espera só até tu e a Christine começarem a trazer lindos e pequenos bebes loiros ao mundo.
Tatlım, ders arkadaşın sana "N'apıyon P-Lip" diye mesaj atmış.
Querido, a tua colega de estudo mandou-te uma SMS que diz : "Está tudo na boa, P-lip"?
Tatlım, bir plan yapmalısın.
- Querida, precisas de um plano.
Bunun için koşmalısın tatlım- - şimdi.
Precisas de fugir, querida. - Agora! - Calma aí, Max.
Kaçmalısın, tatlım.
Precisas de fugir, querida.
Tatlım, Bana bir iyilik yapar mısın?
Filhote, fazes-me um favor?
Evet, monitörün arkasından el sallayan tatlı sarışın kız.
A loira lindíssima que está a acenar.
- Şunu alır mısın tatlım?
- Podes segurar nisto? - Sim.
Tatlım, lahana alacaktın hatırladın.... Bir 911 çağrısı yakaladım adamın biri karısına korkunç birşeyler yapmış.
Querida, lembraste-te de trazer a couve para... Apanhei uma chamada para o 112 onde um homem dizia que uma coisa medonha tinha feito qualquer coisa má à mulher dele.
Geri döneriz, biraz tatlı yeriz birbirimize odanın karşısından göz kırparız.
Depois vimos para aqui, comemos sobremesa e fazemos olhinhos um ao outro de lados opostos da sala.
Hazır mısın, tatlım?
Estás preparada, querida?
Çok tatlısın.
Isso é muito querido.
Tatlım, sen hatırlamazsın ama hayatının ilk yıllarında annen çalışıyordu, ben de hep evdeydim.
Sabes de uma coisa, querida... És capaz de não te lembrar, mas quando tu nasceste, a tua mãe trabalhava e eu estava em casa.
Brooks, Zola'nın ateşi düşmüş mü diye bak bir de tatlı tatlı konuşup kreşi onu almaya ikna etmeye çalış.
Brooks, veja a temperatura da Zola, e convença a creche a recebê-la de volta.
Çok tatlısın ya.
És tão engraçado.
Adını, Maw Maw'ın Sihirli Tatlısı koyduk.
Chamávamos-lhe "Castanho Mágico da Vó".
Bu Maw Maw'ın Sihirli Tatlısı.
É o "Castanho Mágico da Vó".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]