English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tavşan

Tavşan translate Portuguese

4,536 parallel translation
Taslağın sonunda Bilim Adamı, Bay Tavşan'ın adını haykırıyor.
No fim do manuscrito o cientista grita pelo nome do Sr. Coelho.
Bay Tavşan'ı istiyorsun.
- Eu sei! Queres o Sr. Coelho.
Bay Tavşan, Letan mı?
Letan é o Sr. Coelho?
Wilson... Az önce Bay Tavşan'ı buldun.
O Wilson... acabou de encontrar o Sr. Coelho.
Birisi Bay Tavşan.
Um deles é o Sr. Coelho.
Onlardan biri Bay Tavşan.
- Um deles é o Sr. Coelho.
Bay Tavşan'ın adını hatırlamadığına emin misin? O öldüğünde, bunların hepsi bitecek.
De certeza de que não te lembras o nome do Sr. Coelho?
Bay Tavşan kim?
Isso tudo para quando ele morrer.
Bay Tavşan kim?
Não confia em ninguém.
Bunun gerçek olduğunu biliyorum çünkü tavşan-insan değilsiniz.
E sei que isto é real porque vocês não são pessoas-coelho.
Noel Baba'ya, diş perisine Paskalya tavşanına inanmak gibi büyülü bir şey.
É mágico! É como acreditar no Pai Natal, ou na Fada dos Dentes, ou no Coelho da Páscoa.
Onlara Noel Baba da, Paskalya tavşanı da diş perisi de aslında biziz, diyorsun.
Tu estás a contar-lhes que somos o Pai Natal, o Coelho da Páscoa e a Fada dos Dentes.
O yüzden elinde son bir koz şapkandan çıkaracağın son bir tavşan varsa şimdi tam zamanı Mellie.
Se tiveres alguma coisa, uma carta na manga, um último truque. A hora é agora, Mellie.
Korumak istediği bir karavan tavşanı uğruna anlaşmasının şartlarını berbat ettiğine dair bazı duyumlar alıyoruz.
Há boatos de que o Drew Thompson tem estado a renegociar o acordo por causa de uma prostituta qualquer que ele quer proteger.
Tavşan gibisin be oğlum.
Meu, pareces um coelho.
Eğer şapkadan tavşan çıkarmayı düşünüyorsan durma devam et.
Se estiver a pensar em tirar um coelho da cartola, faça-o, sim?
Tavşanın Paskalya'yla ne alakası var?
O que tem o coelho a ver com a Páscoa?
Bir tavşan deliği.
É uma toca de coelho.
Cepleri tavşan kulakları gibi. Gömlek yırtılmış.
Os bolsos foram revirados, a camisa foi rasgada.
Tavşan gözler.
Os olhos de corça.
Çikolatadan yapılmış dev tavşan eriyor şu anda.
O coelho gigante de chocolate está a derreter.
Amirim, şirketin ismi : İçi Boş Tavşan.
Chefe, o nome da empresa é Coelho Oco.
Dişi tavşan yumuşarsa kuyruğunu kaldırarak yanıt veriyor.
Se ela for favorável, oferece-se ao levantar a cauda assim.
Tavşan avı!
Oh, caça de coelhos!
Bu tavşan senin.
O seu coelho.
Şunu belirtmeliyim ki bu ofiste ilk defa kucağında tavşan olmadan oturabilecek kadar cesursun.
Bem, deixa-me dizer que esta é a primeira vez que foste corajoso o suficiente para estar aqui sem um coelho no teu colo.
Tavşan nerede?
Onde está o coelho?
Bunu dinliyorsan muhtemelen vahşileşmişsindir ve aklından sulu bir tavşan yemek geçiyordur.
Se estás a ver isto, provavelmente tornaste-te selvagem... e deves estar a pensar num suculento coelho neste momento.
- Tavşan gibiyiz.
Como se fôssemos coelhos.
Tavşan kanı tercihimdir.
Oolong de preferência.
Tavşan deliğinden.
Pela toca do coelho. - Bastardo!
Hoşçakal tavşanım.
Adeus, coelhinha.
Bana tavşanına ne yaptığını anlatacaksın.
Vai contar-me o que fez ao seu coelho.
Tavşan olmaktansa kaplumbağa olmak iyidir, değil mi?
É melhor ser a tartaruga do que a lebre., não acha?
Hayatım, başka bir çantacı tavşanı bulur, eminim.
Querido, ela arranja outro paquete. Sei que sim.
Ben çantacı tavşanı falan değilim.
Não sou um paquete.
Sayın Budala Tavşan büyük ikramiyeyi kazanma olasılığınızı biliyor musunuz?
Esquilo Idiota, sabes qual é a probabilidade de ganhares a lotaria?
Tavşan... Bana ihanet edebileceğini hiç düşünmemiştim.
Nunca pensei que fosse capaz de me trair.
Peki açın o halde. Tom, köpeğin tavşanı görmesine izin ver!
Vamos lá abri-las, Tom, e ver o que têm dentro.
- Tekrar tahmin et, tavşan Jack.
- Tenta de novo Jackie.
Bayan Britton'un sihirbazının aksine, ben şapkalardan tavşan çekip çıkartamam.
Ao contrário da mágica Mna. Britton, não consigo tirar coelhos da cartola.
- Her şey şu beyaz tavşanı görmemle başladı. - Sonra şapkamı tutup götürmeye çalıştı derken...
- Tudo começou com um coelho branco que queria tirar-me o chapéu e...
Önemli toplantın beni ilgilendirmiyor, Tavşan.
Não me interessa os teus encontros importantes, Coelho.
Cinai bir Kızıl Kraliçe. Ve tüm bunlara, ciddi ciddi bir tavşan değilinden atlayarak ulaştın.
E encontraste todas estas coisas... literalmente... a cair por um buraco de coelho.
Ceket ve pantolon giymiş, konuşan bir tavşan demek?
Um coelho branco com calças e casaco.
Tavşan onu görmüş.
O coelho viu-o. O Cyrus.
Bay Tavşan bu mu?
Este é o Sr. Coelho?
İçlerinden biri Bay Tavşan.
Conheces algum destes homens?
Annem iyice keçileri kaçırmış. Her yer tavşan kafesi gibi kokuyor.
A mãe cortou todos os laços.
Tavşan.
O Coelho.
"Tavşan Deliğinden Aşağı" İyi seyirler olsun efendim.
Traduzido por : * Maston * Revisto por : * Maston *

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]