Taze balık translate Portuguese
66 parallel translation
Taze balık!
Peixe fresco!
Demek ki burada taze balık var. Biraz da burada balık çorbası içelim.
Vamos comer mais uma boa sopa de peixe.
Taze balık!
Peixe fresquinho!
6 km ötede şarap, taze balık ve kadınlar var.
Vinho, peixe fresco e mulheres a seis km. Passa palavra.
Taze balık, makarnanı istiyor musun?
Novato, queres a tua massa?
Taze balık ve tavuk kanı kokusunu takip ettim.
Tenho faro para peixe fresco e para sangue de frango.
Balık, balık, taze balık, balıkkkkkk!
Peixe, peixe! Muito peixe!
Taze balık!
Olha o peixe fresco!
- Ve İtalya'ya taze balık getireceksin.
- E trazem peixe fresco para Itália.
Taze balık! Biz yakalarız, siz alırsınız!
Nós apanhamos e a senhora compra!
Taze balık, ihtiyacımız olan bu.
Peixe fresco, é disso que me faltava.
Şimdi tek ihtiyacım olan taze balık.
Agora só falta o último ingrediente, peixe fresco.
Taze balık var bugün!
Peixe fresco hoje!
Taze balık, taze tavuk eti, taze meyve.
- Tudo fresco. Peixe fresco, aves frescas, fruta fresca.
- Ahh. - Ahh, taze hava, taze balık.
Ar fresco, ar fresco.
Çocuklar bir şeyler yapmalısınız. Nasty Nate denen adam meyve kokteylimin peşinde. ve buradaki herkes taze balık seviyor.
Está cá um tipo "Nate o Repugnante", que quer a minha fruta de cocktail,... e todos aqui gostam de peixe.
Eve dönerken markete uğradı ve akşam yemeği için taze balık aldı.
A caminho de casa parou no mercado, para comprar peixe fresco para o jantar.
O yüzden size taze balık hazırladım.
Foi a pensar nisso que mandei preparar peixe fresco.
Bu senin sorunun, borcunu ödeyene kadar, taze balık alamazsın.
Até me pagares o que deves, não recebes peixe fresco.
Kurak sezonda LA nehrinde taze balık Avlar gibi görünüyorsun!
Já vi, peixe mais fresco no rio de Los Angeles em temporada de escassez.
Taze balık! Nehirden yeni çıktı.
Peixe fresco, recém pescado do rio.
Boşa zaman harcıyorsunuz, olgun karpuz veya taze balık almakla ilgili başka bir masal daha anlat.
Você está a perder tempo, conte-nos outra parábola... sobre escolhas de melancias ou de como comprar peixe fresco.
Kırmızı şarap içip taze balık pişiririz.
Bebemos vinho tinto, grelhamos peixe fresco
Çaktınız mı? Taze balık misali.
Percebem, como um anzol de pesca?
Taze balık!
Peixe!
Seni sikeceğim, taze balık.
Vou partir-te todo, novato.
Vahşi bir köpekbalığı taze balık parçalarını nerede bulabilir?
Onde é que um tubarão selvagem arranja postas de peixe acabadas de cortar? O médico é um mentiroso.
Taze balık gibisi yoktur. Cinsi ne olursa olsun.
Não há nada como peixe fresco, qualquer que seja.
Taze balık! Taze balık!
- Peixe fresco!
- Stoklanacak taze balık varsa...
Se precisares de guardar peixe fresco... Aquelas flores são tuas.
Taze balık... bizimsin.
Peixe novo! És nosso!
Merhaba, taze balık.
Olá, carne fresca.
Sırf senin için taze balık alabileyim diye erken kalktım.
Levantei-me mais cedo, só para te ir comprar peixe.
Çiğ balık yediğinde, biraz da olsa taze su vardır.
Há água quando se mastiga o peixe cru.
Ekmeğe bulanmış ve kızarana kadar sote edilmiş taze hani balığı. Tereyağı, arpa soğan karşı konulamaz Dijon hardalıyla.
É panado, salteado em manteiga e limão e com uma pitada de mostarda de Dijon.
Som balığı taze ve tok ve birazcık fazla pişmiş.
Bem, o salmão estava fresco e firme e só um bocado bem passado demais.
Taze, kokulu balık yemim de var ama kokusundan karın sana yaklaşmayabilir
Tenho isco muito fresco, mas depois não o pode cozer estando a sua mulher em casa.
Dondurulmuş balık, taze morina ıstakoz kuyruğu gibi şeyler.
Peixe congelado, delicias do mar,... pasteis de bacalhau, sapateiras, coisas assim.
Balıkların taze olduğu en son zaman kısa pantalonumla dolaşırken idi.
Peixe fresco? A última vez que o peixe estava fresco foi quando eu ainda usava fraldas.
Evet. Düşünüyordumda... Büyük taze bir balık pişirebilirim.
Estava a pensar... em cozinhar um belo peixe fresco.
Ama balık ne kadar taze olursa olsun... Yemek pişirmesini beceremeyen birisi onu mahfede bilir.
Mas, se o peixe for fresco, até é um desperdício quando a pessoa que cozinha não tem jeito nenhum.
Balık bugün çok taze.
Coma, o peixe hoje é fresco.
Taze balık.
Nós os dois, juntos.
Tam burada, güneşin altında.. botun kenarında, taze balık yiyoruz. Ama tabi squash yapabilirdik
Aqui estamos ao Sol, comendo peixe acabado de sair do mar quando podíamos estar apertados entre Lord Tubby e Cecil, o Faiscante, ouvindo ou um ou outro carpir-se da digestão enquanto a contessa chora por à Alessandra lhe interessar mais
Balık yenebilir durumda, fakat taze değil.
Este peixe é comestível mas não é fresco.
gel bakalım lanet balık senin için taze balığım var
Anda cá, peixe estúpido. Tenho uma carne de qualidade aqui para ti.
Şımarık gibi görünmek istemiyorum ama kızarmış balık ve taze meyveden ne kadar iğrendiğimi söyleyebilirim.
Não quero parecer mimada, mas não consigo descrever-te o quão enjoada estou de peixe grelhado e fruta fresca.
Balık taze.
O peixe é fresco.
- Balık gibi? Balık gibi kokabilir ama öyle kokuyorsa bil ki taze değil.
Se cheirar a peixe não está fresco.
Taze tutulmuş balık.
Alguém apanhado de fresco.
Ailesine ulaştığından emin olacağım. Eğer başka taze balık bulursan onları da bana gönder İrlanda'lı.
Se encontrar mais peixes frescos, manda-os para mim, irlandês.