Teague translate Portuguese
137 parallel translation
Eğer çocukların uykusu gelirse ben dönene kadar kestirsinler. Teague ne diyor?
Se os miúdos tiverem sono, deixa-os dormir até eu chegar.
"Cehenneme git" desem de aldırmayacak.
- E o Teague? - Sabes como ele é.
Wallace ve Teague devriyedeler.
- Maravilha! - O Waltz e o Teager estão no carro patrulha...
İkincisi de, altgeçidin orada dururken bir merminin isabet ettiği... James Teague, yani suikastta yaralanan üçüncü kişi.
dois, um terceiro homem, James Teague, ferido por um estilhaço à entrada do túnel.
Demek ki Teague'ın yanağında yüzeysel bir yara açan mermi parçası... deponun altıncı katından sıkılan üç kurşundan birine aitti.
Portanto, a bala que feriu superficialmente Teague no rosto teve de ser uma das três disparadas do 6º andar do depósito.
Bu sıralarda, bir başka atış arabayı tamamen ıskalayarak... altgeçitteki James Teague'e isabet ediyor.
Nesse momento, outro tiro falha o alvo e acerta em James Teague, junto ao túnel.
- Paran sende kalsın Mc Teague.
Fique com o seu dinheiro, McTeague.
Ama ben tanıyorum Mc Teague.
Mas eu sei, McTeague.
Bunlar Doug Spinney ve Steven Teague.
Estes são o Doug Spinney e o Steven Teague.
İki hafta önce bir grup ağaç kesici, Spinney ve Teague'nin ağaçlara demir çakmak, teçhizatı sabote etmek gibi şeyler yaparak zarar verdiğini telsizle bildirdiler.
Há duas semanas enviaram uma mensagem pela rádio dizendo que Spinney e o Teague andavam por ali, a sabotar o equipamento, e a causar todo o tipo de estragos.
Teague'ye olanlardan sonra karanlık bastığında ormanda olmak istemedik.
Não queremos ser apanhados depois de escurecer. - Depois do que aconteceu ao Teague.
O ağaç tam olarak Teague öldüğünde kesildi.
Depois dessa árvore ser cortada o Teague morreu.
Adım Daniel Teague. Buralarda bana Büyük Dan Teague derler. Ya da Büyük Dan diyebilirler!
O meu nome é Daniel Teague, conhecido nestas paragens como Grande Dan Teague, ou para quem tem mais pressa, Grande Dan tout court.
Bundan sonra Büyük Dan Teague'yi asla görmeyeceksiniz.
Ficaram a conhecer o Big Dan.
Hayır.
Não, é um Teague.
O Teague. Bir zamanlar ailesi bütün Cold Mountain'ın sahibiymiş.
A família dele já foi dona de toda Cold Mountain.
Teague burayı elden çıkartmak zorunda kaldı ve sen aldın.
Teague queria muito este lugar, pode apostar.
Birden kanun mu oldunuz Teague?
De repente você é lei, Sr. Teague?
Hey Teague sen niye savaşmıyorsun?
- Ei, Teague, por que não vais lutar?
Bölgemizin daha çok gönüllüye ihtiyacı vardır.
O capitão Teague precisa de mais voluntários.
Teague ve asileri Yankilerden daha çok zarar veriyorlar.
Teague e sua corja são piores que os ianques.
İsmim Teague.
O meu nome é Teague.
Teague ve muhafızlar...
Teague e os guardas locais..
Muhtemelen Teague onu götürmüştür.
Levaram-no.
Yüzbaşı dikkat!
Capitão Teague.
Yüzbaşı Teague'in hayvanına mı biniyorsun?
Estás com o cavalo do capitão Teague?
Yarbay Curtis Teague. Hava birliği, HMLA 167.
Tenente Coronel Curtis Teague, Esquadrão de Comando HMLA-167.
Teague'mi?
Teague?
Teague.
Chamada para o Teague.
Bayan Teague, ben... Sizinle tanışmak istiyordum.
Sra. Teague, eu queria conhecê-la.
- Bay Teague, sizin içiniz fesat.
- Mr. Teague, tem uma mente suja.
Clark, sen Koç Teague'le konuş.
Clark, fala com o Treinador Teague.
- Koç Teague?
- Treinador Teague?
Koç Teague, hayatınızda özel biri vardır umarım.
Treinador Teague, espero que tenha alguém especial na sua vida.
Anons yazıhanesindeki bayan, Edebiyat sınıfının önünde, Koç Teague'in beni görmek istediğini söyledi.
A senhora da recepção anunciou à minha aula de Literatura Avançada que o Treinador Teague precisava de falar comigo.
- Selam, Koç Teague.
- Olá, Treinador Teague.
Koç Teague'i arıyorum.
Procuro o Treinador Teague.
Selam Teague.
Olá, Teague.
Koç Teague.
Treinador Teague!
Sizin Jason Teague olduğunuzu söylememişlerdi.
Não sabia que era o Jason Teague.
Jason Teague.
Jason Teague.
Teague.
Teague.
Marion, Teague ve Wiseman'deki gibi mi?
Da Marion, Teague Wiseman?
Ama önce müdüre ya da Koç Teague'e gitmediğine şaşırdım.
Surpreende-me que não tenhas falado primeiro com o reitor ou o treinador.
Dr. Scanlan, sanırım Jason Teague adlı bir hastaya bakıyormuşsunuz.
Dr. Scanlan, sei que está a tratar um doente chamado Jason Teague.
Bay Teague ve aynı durumdaki diğerleri gözetim altında.
Estamos a observar Mr. Teague, bem como os outros no mesmo estado.
Koç Teague'i arasam iyi olur.
É melhor ligar ao treinador Teague.
Genevieve Teague, kayıp element sende sanıyor. Çin'den gelen.
A Genevieve Teague acha que tens o elemento perdido o da China.
Genevieve Teague'le niye tehdit ediyorsun?
Porque a usas como ameaça?
Grip oldum. - Ayağa kalkamıyorum ve...
É a gripe, Sr. Teague.
Bay Teague, bu çok cömert bir teklif.
Sr. Teague, é uma oferta muito generosa.