Teleport translate Portuguese
27 parallel translation
Şey, zamanı değiştiremedikçe, hasatı hızlandıramadıkça veya beni bu kayadan teleport etmedikçe pek yok.
Só se conseguires acelerar o tempo, acelerar a colheita, ou teleportar-me desta rocha!
Teleport.
Teléporte.
Demek ki yakın bir zamanda teleport olmuş.
Ela deve ter-se teleportado recentemente.
Farnsworth'un yeni ayrıştırıcı ışını aslında bildiğimiz teleport ışınından başka bir şey değil.
A novidade Farnswoth do raio desintegrador não é nada mais que um normal raio teletransportador.
Bu sadece ucuz bir teleport silahı.
É só um teletransportador barato.
Teleport silahı mı?
A pistola teletransportadora?
Eminim ki size buranın sadece turistler için bir paravan olduğunu ve gerçek karargah olan Gözcü Kulesi adındaki yörüngedeki bir uyduya teleport için durak olarak kullanıldığını söylemediler.
Aposto que nunca vos disseram que é só uma fachada para turistas... e um ponto para apanhar tubos de teletransporte de raios zeta... para o sítio real, um satélite em órbita chamado... Torre de Vigilância.
Ve teleport etmede bir kaç problem yaşıyorsunuz.
E tem um novo problema no tele transporte.
Teleport ile ilgili tüm tachyon parçacıklarını takip etmek için, Yörüngedeki tüm uyduları hackledim.
Invadi o satélite... e localizei partículas táquion, associadas ao tele transporte.
Sen o ışınla yok olmadın, teleport oldun.
Não foste queimado, foste tele transportado.
Teleport yapabiliyor olsa da kendi kendine...
Apesar de poder teleportar-se, por isso a cauda preênsil é...
- Geçenlerde bir teleport cihazı geliştirdim.
- Bem, acabei de construir um dispositivo de teleportação.
Teleport cihazı bizi Vegas'a götüremediğine göre uçağa yetişsek iyi olur.
Bem, uma vez que a máquina de teleportação falhou em levar-nos para Las Vegas, acho que devíamos ir apanhar o nosso avião.
- Teleport makinam çalıştı.
A minha máquina de teleportação funcionou!
- Yeteneği ne, teleport mu?
É um teletransportador? Não, é só rápido.
Herkes Thinman'in teleport olabildiğini biliyor.
Toda a gente sabe que o Thinman consegue teletransportar-se.
Şimdi düşünüyorum teleport deyince aklıma Kesişen Yollar Şeytanı geliyor.
Só estou a supor, mas quando penso em "teletransporte", Eu penso :
Bu şey teleport olabiliyor ama bir işi ve arabası var. Biz ne ile uğraşıyoruz?
Então, esta coisa teletransportou-se, mas tem um emprego e um carro.
Nasıl lokantaya teleport oldun?
Quer dizer, como te teletrasportaste no restaurante?
Demek teleport olayı yok. Sadece iki gerzek "Scream" oynuyor.
Então, não havia teletrasporte... só um par de idiotas a fazer a cena do "Gritos".
Teleport?
Não tenho energia.
Evet ya da teleport olan bir şeytan veya bu duvarlardan geçebilen bir şey.
Pode ser um demónio teletransportado. Sabe-se lá o que pode atravessar as paredes.
Teleport cihazını hack'ledim.
Oh, acedi ao teu teletransportador.
Cass teleport bile olamıyorsun.
Cass, nem sequer te consegues teleportar.
Dürüst olmak gerekirse bu teleport olmaktı.
Bom, para ser justo, teleportar também o é.
- Orası Aida'nın teleport yeteneğini bastıracak tek yer.
- É o único local que consegue conter a capacidade de teletransporte da Aida.
Bir şekilde üçümüzü iki duvar öteye 180 metre ileriye teleport etti.
Ele teletransportou-nos por 200 metros, passando por duas paredes maciças.