Tercüme translate Portuguese
911 parallel translation
Bu yazmayı size seve seve tercüme ederim.
Terei muito prazer em traduzir traduzir-lhe o manuscrito.
Sorun tercüme ise, eminim bunu ayarlayabiliriz.
Mas se quiser uma tradução precisa, pode-se arranjar.
Şimdi bizim romantik şiirlerimizden birini dinleyelim. Sonra mısra mısra tercüme ederiz.
Vamos agora escutar como os nossos românticos... traduzem estes versos.
Tercüme ettirdim.
- Eu mandei traduzir.
Bunu tercüme eder misin?
Podes traduzir aquilo?
O İngilizceden Fransızcaya, ben de Fransızcadan İngilizceye tercüme ediyordum.
Ela traduz inglês para francês, e eu de francês para inglês.
Şimdi, tercüme edin.
Estão a ver? Agora a traduction.
Şunu tercüme edebilir misiniz, Iütfen?
Por favor... Podia traduzir-me isto, por favor?
Orion'un tıbbi kayıtlarına yaptığı tercüme tekniklerimizde devrim yarattı.
A tradução dele dos registos médicos das ruínas de Orion revolucionou as nossas técnicas.
Aramızdaki kültürsüzlere yararı olur diye tercüme edeceğim.
Para o benefício dos ignorantes entre nós... eu traduzo.
Bunları benim için tercüme eder misin?
Traduza-me isto, sff?
- Ascii. Bilgisayar, şablona Ascii kodu gözüyle yaklaş ve tercüme et.
Computador, o padrão aproximado é... código ASCII e converte.
Anlamazlarsa da tercüme edeceksin.
Traduzirás, se näo me compreenderem.
Bu kitabı getirmiş, ve tercüme edilmesi gerekiyor.
Olha, ele arranjou este livro, e agora tem de ser traduzido.
Benim bilgim ve tercüme kabiliyetim olmadan hiç bir önemi ve değeri yok.
Porque sem o meu conhecimento ou minha interpretação de tradução... nenhum valor e importância.
- Hiç duymadım. - Eminim duydunuz! Hiç tercüme edilmedi.
Além do mais, nunca foi traduzida.
Ben hallederim. Sen tercüme et yeter.
Apenas traduz o que digo.
Tercüme etmemi ister misin?
Precisas que eu traduza?
Hey, yaşlı adam! - Tercüme edecek misiniz?
- Vão atravessar?
- Tercüme edeceğim.
- Eu posso traduzir.
Hala tercüme ediyor musun?
- Continuas a traduzir?
Ben tercüme ederim.
Eu traduzo.
Birinin tercüme etmesi lazım.
Alguém deveria traduzir. O que é importa?
Yüzbaşının söylediklerini tercüme edeceğim.
Eu proponho-me traduzir... o que o capitão disser.
Tercüme işi verilmeden önce haritacıydım.
Antes de ser pago para falar francês, eu lia mapas.
Luke, Owen'a söyle eğer bir tercüme cihazı alırsa Bocce dilini konuşabilir.
Luke, diz ao Owen que se arranjar um tradutor que seja um que fale Bocce.
- Siz, ben ve tercüme yapacak olan Cato.
- Tu, eu e o Cato, como tradutor.
Bana fikirlerimin değersiz olduğunu ve tercümanların sırf tercüme yapması gerektiğini hatırlatıyor.
Ele recorda-me que as minhas opiniões não têm valor e que os intérpretes devem limitar-se a interpretar.
Tercüme et.
Traduz!
- Demek böyle tercüme ediyorlar.
- É como eles estão interpretando.
Tek diyebildiği Xixoymuş, benim tercüme etmemi istediler.
Como só diz "Xixo," querem que sirva de intérprete.
Senden bütün istediğimiz çalınmış bazı Gestapo dökümanlarını tercüme etmen.
So precisamos que voce traduza uns documentos roubados da Gestapo.
Ben sadece onun parlak fikirlerini insanlık için tercüme ediyorum.
Eu apenas traduzo a genialidade dele para toda a humanidade.
Eğer ziyaretçilerin bir düşmanı varsa, bunu tercüme edecek kadar zekilerdir.
Ou então, não teremos aprendido nada.
Bir tercüme. Oldukça da iyi bir tane.
Não, estão traduzidos bastante bem.
Şiir tercüme edilemez, bütün sanat gibi.
É impossível traduzir a poesia, toda a arte.
Nasıl tercüme ediyorsunuz bunu?
Como traduziria isso?
Tercüme et.
Traduz.
sadece bizi ziyaret eden Yunanlı bir beyefendiye bir kaç soru sormanızı ve bize cevaplarını tercüme etmenizi istiyorum.
Que faça algumas perguntas a um cavalheiro grego que nos veio visitar e que nós obtenhamos as respostas.
Kafasında tercüme yapıyordur.
Deve estar a traduzir, na cabeça dele.
Tercüme eder misin?
És capaz de traduzir?
Clark, tercüme edebilir misin?
Pode traduzir?
Tercüme et.
Traduz isto.
Çene, tercüme et.
Bocas, traduz isto.
Ve onları tercüme edebilirsiniz değil mi?
E você pode traduzi-los.
- Onu şimdi tercüme edeceksiniz.
Traduza agora.
Tercüme edildiği zaman.
Só depois da tradução.
Ancak dediklerinizi ona tercüme edecek birinin olmamasından korkuyordu.
Demais.
Seyahat et, yaz, tercüme yap.
" Viaje, escreva, traduza.
Tercüme!
Catherine, tradução!
Jack Gelber'in sözlerini tercüme edeyim. Eğer bu Devrim bu kadar özgün ise panel ve seyirciler arasında bir ilişki oluşturmak ve farklı dinamik yollar icat etmek yerine neden yuvarlak masa gibi alışagelmiş yöntemlere başvurulduğunu soruyor.
Jack Gelber expõe que sendo a revoluçâo cubana uma revolução original por que recorre a métodos convencionais como sâo as mesas-redondas, por que nâo desenvolve um método mais dinâmico para estabelecer uma relaçâo entre o painel e o público.