Ticaret translate Portuguese
2,491 parallel translation
Ticaret Federasyonu, Pantora'yı abluka altına aldı ve sistemle tüm ticareti iptal etti.
A Federação do Comércio bloqueou Pantora e suspendeu todo o comércio com o sistema.
Ticaret Federasyonu bu konuda tarafsızdır. Fakat Pantora borcunu ödemelidir böylece yeniden sistemle ticarete başlayabiliriz.
A Federação do Comércio é neutra nisto, mas Pantora deve pagar a sua dívida antes de retomarmos o comércio com o sistema.
Ticaret Federasyonu'nun Ayrılıkçılarla ittifak halinde olduğu iyi bilinmektedir.
É bem sabido que a Federação do Comércio está alinhada - com os Separatistas.
Ticaret anlaşmasının 1647. maddesini size daha kaç kez hatırlatmam gerekiyor?
Quantas vezes tenho de vos lembrar do Tratado de Comércio de 1647?
Ticaret Federasyonu tarafsızdır.
A Federação do Comércio é neutra.
Ticaret Federasyonu'nun bunu bir iç finansal mesele gibi gösterme çabasına karşı çıkın ve ticareti sürdürmemize izin verin.
Ignorem a patética tentativa da Federação do Comércio de tentar pintar isto como uma questão financeira doméstica e nos permita retomar o comércio.
Ticaret Federasyonu beni korkutmuyor.
A Federação do Comércio não me assusta.
Senato, Ticaret Federasyonu'na ticarete yeniden başlaması için baskı uygulayacaktır.
O Senado irá obrigar a Federação do Comércio a retomar o comércio.
Ticaret Federasyonu ablukası tahmin ettiğimizden daha fazla zarar veriyor ve karmaşaya yol açıyor.
O bloqueio da Federação do Comércio está a causar muito mais dano e desordem do que prevíamos.
Ayrılıkçılar işin içindeyse, kızlarınız gezegeninizi abluka eden Ticaret Federasyonu gemisinde tutuluyor olabilirler.
Se os Separatistas estiverem envolvidos, as suas filhas podem estar na nave da Federação que está a bloquear o vosso planeta.
kaçırma olayının arkasında Ticaret Federasyonu varmış.
A Federação de Comércio está por detrás do rapto.
Ticaret Federasyonu görevlileri.
São emissários da Federação do Comércio.
Ticaret Federasyonu mu?
Federação do Comércio?
Bana Ticaret Federasyonundanmış gibi görünmüyorlar.
Não se parecem com pessoal da Federação do Comércio.
Dikkatimizi çeken şey,... Ayrılıkçıların çirkinliğinin bir kez daha Ticaret Federasyonumuzun makamlarında kendini göstermesi oldu.
Fomos informados de que a feia cabeça dos Separatistas uma vez mais se ergueu no seio da nossa própria Federação do Comércio.
Hükümetiniz ticaret konusunda endişe ediyorsa, görüşebiliriz.
Se o vosso governo tiver preocupação sobre o comércio, podemos falar.
Şimdi, ticaret yollarının açılması konusunda yardım istiyoruz, böylece malları daha serbest şekilde getirtebiliriz.
A ajuda que precisamos agora é abrir rotas de comércio para que possamos ter acesso a bens mais facilmente.
Bu durum ticaret yollarının Mandalore'a kapatılmasına neden oldu ve bizi yolsuzlukla dolu karaborsaya yönelmeye mecbur bıraktı.
Fez com que rotas de comércio fossem fechadas a Mandalore e forçou-nos a virar para o mercado negro, cheio de corrupção.
Eminim, siz ve Ticaret Federasyonu işiniz resmi olsun veya olmasın kâr elde edersiniz.
Decerto que tu e a Federação do Comércio têm lucro quer o nosso negócio seja legal ou não.
Haklısınız. Yeni ticaret yolları hayati öneme sahip, fakat karaborsa, resmi ve yasal ticaretin yerini alamaz.
Têm razão, novas rotas de comércio são essenciais para a sobrevivência, mas o mercado negro não é substituto para um negócio legítimo e legal.
Açgözlülük salgını, Cumhuriyetin, kurumların, ticaret loncalarının içinde gittikçe yayılıyor. Pek çok Senatör, kendi çıkarına hizmet ediyor.
A contaminação da ganância é bem funda e extensa dentro da República, corporações, confederações de comércio, demasiado senadores a servir os seus próprios interesses.
Ticaret loncası onu kontrol ediyor.
O comércio da Confederação controla-o.
Hatırlıyorum da, Gezegenim Naboo Ticaret Federasyonu tarafından yasadışı abluka altına alınmıştı.
Lembro-me que depois do bloqueio ilegal do meu planeta Natal,
bu bir ticaret miydi?
- Chega-me 3 cm de fio de sutura.
Mahalli ticaret gibi bir şeye ait görünüyor.
Parece que ser de uma empresa local ou algo parecido.
67034 Holdings. Yani, Dagmar Dış Ticaret.
67034 Holdings, AKA Dagmar Trade Services.
Doğuya giden ticaret yoluna karakol olsun diye Meredor Denizi'ne bir kale yapmıştı. Ama Carleon'la savaş çıkınca ticaret durdu ve kale terk edildi.
Ele construiu o castelo junto ao mar de Meredor como um entreposto para as rotas comerciais orientais, mas quando rebentou a guerra com Carleon, o comércio secou e o castelo foi abandonado.
Görüntüler Bobrow İthalat adında büyük bir Güney Afrikalı pırlanta ticaret şirketine ait.
A filmagem é da Bobrow Importações, uma empresa sul-africana de comércio de diamantes.
- Bazı ticaret araçlarının belirli bir zamanı yoktur. - Tabii.
- Algumas ferramentas são eternas.
Bunu sana ticaret okulunda mı öğrettiler?
Ensinaram-te isso na Universidade?
Geveleyip durdun tehlikeli ticaret...
Sei lá, deliravas sobre... Um negócio arriscado... Vikings...
- Peki donörü anladık, sonra bir de ticaret var.
Então, estás a dizer que ele é o dador... - E que se fez uma troca.
Aynen öyle. Ticaret ve tüketici üzerine.
- Exacto, oferta e procura.
Belirsiz bir konteynere yüklendi ve Dubai'deki Jebel Ali serbest ticaret bölgesine sevk edildi.
Foi colocado num contentor não marcado, e enviado para a Zona Franca de Dubai. Aqui.
Dünya ticaret merkezinde öldü.
Ela morreu no World Trade Center.
Hal, işin ticaret kısmını seviyorum ve bunda da çok iyiyim.
Eu gosto e sou boa nisso.
Çok büyük bir teklif alıyor ve sonra ticaret elde ediyor.
E recebe uma oferta milionária e depois é transferido.
Ülkenin en fazla gelir getiren seks ticaret pazarı fakat bu akşam basıldık o yüzden operasyonu başka bir yere taşımamız gerekiyor.
Foi a sex shop mais lucrativa dos EUA, mas foi alugada. É onde as operações acontecem.
Ticaret yapıyorum, aynı kocan gibi.
Tenho um trabalho igual ao do teu marido.
Seninle ticaret yapmaktan hiç kaçınmam. Tamam.
Troco contigo as laranja pelas azuis quando quiseres.
Politika bizi ayırsa da ticaret bizi birleştirecek.
Embora estejamos separados pela política os negócios unem-nos.
Boston'daki bir ticaret okuluna kaydoldum.
Entrei numa Escola de Administração de Empresas. Em Boston.
Ticaret ve fahişelikten bahsediyoruz. Bir şey mi kaçırdım?
Estamos a falar de comércio e prostitutas ou perdi alguma coisa?
Ticaret için iyidirler.
É só um negócio.
Zekanızı ticaret için kullanmaya başlamalısınız.
Dancort. Tente aplicar isso ao seu sentido empresarial.
Ticaret Bakanlığını, yerel taşımacılık sistemlerini kapatıyorlar hatta yola çıkmış olan kamyon şoförlerini bile geri çağırıyorlar.
Vão fechar o comércio, os transportes públicos. Até o Sindicato dos Camionistas mandou parar os camiões.
Başka bir birlikteki birinden duydum. Jamaika'da Cherbourg Limanında gizli bir ticaret gemisi varmış.
Ouvi de um homem de outra unidade que existe um barco mercantil secreto para a Jamaica no porto de Cherbourg.
Buck'ın ticaret filosuna katıldığı zamanı hatırlıyor musun?
Lembraste quando o Buck se alistou na marinha mercante?
İlk üç film galaksiler arası ticaret hukuku anlaşmazlıklarından bahsetmiyordu bile neredeyse. Tabii.
Sim.
Ticaret.
Os seus negócios...
Ticaret.
Dr. CALDWELL ESSELSTYN