Tiksindirici translate Portuguese
233 parallel translation
Bence tiksindirici.
Acho repugnante.
Harikasın. Tiksindirici bir biçimde.
Walter, és uma coisa espantosa em sentido desprezável, claro!
Bu çok tiksindirici ve bu yerden çok uzak.
É bastante repugnante e fora de contexto.
Süslü, cici ve tiksindirici.
rosas, doces e enjoativos.
Kadın taksi şoförü mü? Ne tiksindirici.
Estamos procurando três marinheiros e uma taxista.
İçinde üç ciltlik bir romanın müsevedde yazımları bulundu roman tiksindirici bir duygusallık içeriyordu.
Continha o manuscrito de uma novela de três volumes... com a mais usual revolta de sentimentos.
Bana da çok tiksindirici geliyorlar.
Tenho que reconhecer que elas são repulsivas.
Filmin ilk makarasında bir ceset olarak oynadığım rolü onaylamış olmam çok daha tiksindirici.
E eu ter consentido em desempenhar um papel, no qual me torno num cadáver logo no princípio do filme, é ainda mais detestável.
Tiksindirici.
É horrivel.
Bazı cahil 19.yy gelenek düşmanları kendilerine... nasıl desem - 17.yy sanat eserlerini... kendi zırvalarıyla değiştirmeyi görev edinmişlerdir... bu pisl-affedersiniz - bu saçma ve tiksindirici av ve sevinç sahneleriyle hem de.
Algum incauto iconoclasta do 800 com o objetivo de embelezar seu próprio lar, fez pintar em cima da decoração original que é seguramente do baixo 600 estas... desculpe ridículas lâminas que reproduzem vomitivas cenas do gênero, de caça e outras...
Beni tiksindirici buldun. Buna rağmen hislerimi ayrı tutmaya çalıştın.
Você me achou repugnante... apesar de tentar não me magoar.
- Tamamem tiksindirici?
- Perfeitamente revoltante?
tiksindirici ama kaçınılmaz.
repugnantes, mas inevitáveis.
İnsanları tiksindirici bulduğunu, ama alışabileceğini söyledi.
Achava a forma humanóide revoltante, mas disse que se está a habituar.
Öldürmek bizim için o kadar tiksindirici ki, sanırım direnmeden işimiz biter.
Matar é tão repugnante para nós, que seremos eliminados sem lutar.
Senin için tiksindirici bir soyduk.
Para vocês, somos uma raça desprezível!
Tiksindirici olacağını biliyordum.
Não te obriguei a vir, sabia que seria detestável.
Neden tiksindirici olsun? Onlar ailen.
Como detestável É a família.
Sen tiksindirici, iğrenç bir adamsın.
Você é como os outros estranhos, desprezíveis e sem perdão.
Tiksindirici ve iğrenç.
E obsceno e repugnante.
Ama itici, tiksindirici ve yanlış çiğnemek, çiğnemek, bütün gün boyunca ineklerin yaptığı gibi.
"Mas é repulsivo Revoltante e errado " Mascar e mascar " Todo o dia
Patlayan ve yanan bir tankın içinde kalmış birinin o şekilde ölmesi tiksindirici bir şeydi.
Uma maneira horrível de morrer é ficar preso dentro de um tanque quando este começa a pegar fogo.
Düşün bir, bir an için kirlenmiş ve tiksindirici de olsan, tamamen tazelenmiş olmayı istemez misin?
Pense nisso, você não gostaria de ser tão sujo e repulsivo port um momento mas completamente renovado?
Tiksindirici değil.
Não algo que me repugne.
Biz o olayı çok tiksindirici buluyoruz... ve senden özellikle rica ediyoruz, bu kurala kati suretle uymalısın.
Achamos o tema repugnante... E pedimos que cumpra este preceito sempre.
Kalbini kırmak istemiyorum ama seni çok tiksindirici buluyorum.
Acho-o detestável. Posso dizer isso sem o melindrar?
Bn. Mars'la çalışırken, aranızda hiç tehdit amaçlı, ya da tiksindirici telefon alan oldu mu?
Alguma de vocês recebeu telefonemas ameaçadores ou obscenos relacionados com o vosso trabalho com Miss Mars?
Hayatımda gördüğüm en iğrenç, en tiksindirici şey!
É a coisa mais revoltante que eu já vi!
Efendi Buntaro için, asılı duran sülünün iğrenç görünüşü bile, barbarın görünüşü kadar tiksindirici değildi.
Para o Senhor Buntaro, a horrenda visão do faisão pendurado não era tão desagradável quanto a visão do próprio bárbaro.
- Bu tiksindirici!
Descubra quem é esse tipo e trá-lo. Primeira mensagem guardada.
Tiksindirici, değil mi?
É um nojo.
Dean Ulich, ben bir Alfa Beta'yım. ve biliyorum ki, kulübümün hiç bir üyesi böyle adice, tiksindirici bir suç işleyemez ne ineklere ne de Üç-Lamda'ya karşı.
Director Ulich, eu sou um Alpha Beta, e sei que nenhum membro da minha fraternidade poderia ter cometido tal acto insensível e hediondo contra os tótós... ou contra os Tri-Lambs.
Sanırım, caddede olsaydım Sadece başka bir... Ucuz motel oyuncağı? Hayır, tiksindirici kız.
Oiçam, parámos o correio, cancelámos o jornal e pusemos todas as plantas na banheira.
Çok pis mi, yoksa tiksindirici mi?
- Só profana ou mesmo ordinária?
Merhaba, kızaranlar ve ürkekler. Tam da bu geceki aşk ve şehvet dolu tiksindirici hikayemin havasına bürünüyordum.
Olá, furúnculos e demónios ponham-se a postos para o espinhoso conto desta noite uma história de amor e morosa luxúria no meio do nada.
Tiksindirici mi demek istiyorsun?
Não quer dizer "com náuseas"?
Kim bu tiksindirici kadın?
Quem é esta fêmea repugnante?
Tiksindirici mi?
Repugnante?
Tita Rosaura'nın Esperanza ile ilgili... planlarına çok kızmıştı... Kız kardeşinin ağzından asla böyle iğrenç, tiksindirici... sözlerin çıkmamasını... dilerdi.
Tita ficou tão zangada com os planos de Rosaura para a filha que desejou que a irmã nunca tivesse deixado escapar palavras tão repugnantes, maldosas, indecentes e repelentes.
- Tiksindirici.
- Destestando-te a ti próprio.
Tiksindirici!
É intolerável!
Tiksindirici!
É revoltante!
- Bu noktada, kaçınılmaz olarak o oda arkadaşını bu tiksindirici olaydan haberdar edecek.
Continua. Nessa altura, ela procurará inevitavelmente a companheira para a pôr a par desta abominável revirav olta dos acontecimentos.
Ne kadar da tiksindirici.
- É tudo sujo. É tudo sujo.
Böyle insanların seni davet etmesi ne kadar tiksindirici.
O que repugna aos demais a ti te atrai.
Hayatım, yalvarırım o tiksindirici adamın adını ağzınıza almayın.
Meu querido, nem me fale desse horroroso homem!
Tiksindirici bir durumdu.
Foi horrível.
Tiksindirici olan ne?
O quê?
Gerçekten tiksindirici.
- Mesmo ordinária.
Biz kahramanca, gülünç, alaycı, hüzünlü, ani, yavaş tiksindirici, çekici ya da çok yükseklerden düşerek ölebiliriz.
Podemos morrer heroicamente, comicamente, ironicamente... tristemente, de repente, aos poucos... horrivelmente, charmosamente... ou de uma grande altura.
Bu çok tiksindirici, şeyy...
Um nojo.