Tintin translate Portuguese
96 parallel translation
- Cenneti ziyaret etmek için her özür kabul edilir.
Qualquer desculpa dá para vir ao paraíso. - Tintin!
- İyi günler Leydi Penelope
- Olá, Tintin.
- Tin Tin zamanın doğru olduğuna karar verdiğinde
Quando a Tintin decidir.
- Tintin
Tintin!
- Alan... Tintin olgunlaşıyor mu?
Alan, não achas que a Tintin está espigada?
- Dikkat.
Cuidado! - Tintin, o que foi isso?
- Fermat ve Tintin ile uydu istasyonundayız.
Na estação de satélite, com o Fermat e a Tintin.
- Tintin, onları oyalayabilir misin? - Tabi
- Tintin, consegues atrasá-los?
- Aslında, Tintin'e katılıyorum
Na verdade, eu concordo com a Tintin.
- İnanılmazdın Tintin
- Fantástico, Tintin. - Obrigada.
- Tintin git Fermat'ı bul Alan sen benle gel
Vai buscar o Fermat e trá-lo à Thunderbird 1.
- Fermat... Tintin... Alan
O Fermat, a Tintin e o Alan.
- Benim adım, Doktor Sarcophagus. - Merhaba. Ben, Tintin.
Sou o professor Philémon Ciclone.
Pekala, gazeteci Tintin.
Abra bem os ouvidos, repórter Tintim.
Tintin, polisin elinden kurtuldu ve muhtemelen, Kahire'de, Sarcophagus'la buluşacak.
O jornalista evadiu-se. Temos de o encontrar e de o fazer desaparecer.
Tintin, Kahire'ye gidiyor.
O Tintim dirige-se para o Cairo.
İmzasız mektupta, Tintin'in arap kılığına girdiğini yazdığından emin misin?
Se podemos fiar-nos no seu informador, Dupond, o Tintim estará vestido de beduíno.
TINTIN AMERİKA'DA Çeviri : shield1963
{ \ fad ( 0,500 ) } TINTIM NA AMÉRICA
Ayrıntıları okuyun! Tintin, Chicago'ya geliyor!
Peçam as últimas notícias, peçam a Edição Especial!
Bu, hiç hoşuma gitmedi. Bu Tintin, sorun yaratabilir.
Não gosto que esse Tintim venha meter o nariz nos nossos assuntos.
Tintin, hiçbir sorun yaratmayacak.
O Tintim não deixará Chicago vivo.
Derhal, Bay Tintin.
Vou passá-la imediatamente, senhor Tintim.
Bay Tintin?
Senhor Tintim?
Lütfen oturun, Bay Tintin.
Sente-se, caro senhor Tintim.
Zahmetinizin karşılığını ödeyeceğim, Bay Tintin.
Você é um homem inteligente, senhor Tintim.
Bunu duyduğuma üzüldüm, Bay Tintin.
É pena, senhor Tintim, é pena.
TINTIN YİNE DARBE İNDİRDİ
"Tintim voltou a atacar".
İşte, Tintin'in 37. kattaki otel odası.
Vês, é ele naquela cadeira. Está um cão ao pé dele.
Bu tuzağa düşeceklerine inanıyor musun, Tintin?
Acha que eles morderam o isco?
Teşekkürler, Tintin.
Parabéns, Tintim.
Tintin, bir daha canımı sıkamayacak.
Já me livrei daquele bisbilhoteiro.
Tintin, şehre geldiğinden beri, işler durma noktasına geldi.
Isto não pode continuar. Desde que esse Tintim chegou, o negócio vai mal.
Bay Tintin, iyi bir gazeteci olabilir, ama çok garip istekleri var.
O senhor Tintim é decerto um grande repórter mas tem umas ideias bastante curiosas.
Burnunu her şeye sokan gazeteci, Tintin.
Depois do rapto, esse empecilho do Tintim deixou de se meter nos nossos negócios.
Bugsy, saat 9'da rıhtıma gelmesi için Tintin'in oteline bir mesaj bıraktı. 10 adamım onu bekliyor olacak.
O Bugsy deixou-lhe uma mensagem para ir ter ao porto às 21 horas onde dez dos nossos homens estão à espera dele.
Saat 9. En iyisi, adamlara sorayım. Bakalım Tintin ortaya çıkmış mı.
São 9 horas, vou telefonar aos homens para saber se o Tintim apareceu.
Tintin, artk öldü ve sorunlarımız sona erdi.
O nosso querido inimigo Tintim está morto, por conseguinte, os nossos problemas acabaram.
... ve halk çılgına dönmüş durumda. Tintin, gerçek bir kahraman. Chicago, başını yeniden dik tutabilir.
A multidão acolhe entusiasticamente o jovem herói, graças a quem o sindicato dos bandidos de Chicago, foi desmantelado.
Bırakın Tenten konuşsun.
Deixa falar o Tintin.
- Ne diyorsun Tenten?
- Então, que achas, Tintin?
Tenten, bir ateş yakalım.
Tintin, vamos fazer uma fogueira.
Tenten?
Tintin?
- Alan ve Tintin mi?
- O Alan e a Tintin?
- Hayır Tintin, orda kal.
Não, Tintin, fica aí.
- Hadi Tintin
Força, Tintin!
- Hadi Tintin bunu yapabilirsin
Vá, Tintin. Tu és capaz.
- Vay Tintin.
Ena, Tintin!
- Tintin.
Repórter, Tintim.
Rahatınıza bakın, Tintin.
- Ponha-se a vontade, Tintim.
Tintin!
O Tintim!
Şef? Ben, Tintin.
Inspector?