Tipo translate Portuguese
139,487 parallel translation
- şu Byrde denen herif...
- E este tipo, o Byrde...
Bu adamda öyle ilk baskılar var ki inanamazsın.
O tipo tem primeiras edições que são surpreendentes.
Onları ortadan kaldırma hakkına sahibiz.
Temos o direito de os abater. Este tipo...
Çift elle kullanılan kamışlar, çizmeler, çeşit çeşit ekipman satacağım.
Vendo canas com cabo duplo, botas altas, todo o tipo de equipamento.
Yeğeninin çalıştığı adam yardımcı olamaz mı?
E o tipo com que a tua sobrinha trabalha?
Nasıl bir sorun yaşadın?
Que tipo de confusão?
Yeterince zeki birine benziyor.
Ele parece um tipo bastante inteligente.
Nygard harika biri.
O Nygard é um tipo fantástico.
Böyle bir şey yüzünden kaçacak insanlar değiliz.
Não somos o tipo de pessoas que fogem de algo assim.
- Ama ne tür çiçekler?
- Flores. Que tipo de flores?
Ne tür haşhaş?
Que tipo de papoilas?
Yıllardır çalıştığım muhasebeciye bu defteri götürüp
O que me impede de levar isto ao tipo com quem trabalho há anos e dizer-lhe :
Şu adama bir bak.
Olha este tipo.
Senin ne mal olduğunun eksiksiz bir tasdiki.
Só confirma o tipo de pessoa que és.
Ben rakamcıyım.
Eu sou o tipo dos números.
Hangi kadınlar? Konferanslara giden finans sektöründeki zeki kadınlar mı?
O tipo de mulheres que vão a conferências, são inteligentes e lidam com finanças?
Tam da isteyeceğiniz türde bir dikkat ve özen gösteriyoruz.
Este é exatamente o tipo de atenção e pormenor que vai querer.
Kendime pay çıkarmak isterdim ama bu adamla olan arkadaşlığım ve Şikago'daki başka bir şirkette çalışmıyor olması en büyük kazancım.
Eu adoraria ficar com os louros disto, mas é óbvio que o meu melhor recurso é a minha amizade com este tipo e mais nenhuma firma o tem.
Kulak damlanı alman gerektiği için herkesin partiye geç kalmasına sebep olan adamlara benziyorsun.
Tu és o tipo que faz com que todos cheguem atrasados à festa porque te esqueceste da medicação para os ouvidos.
Patronum, parayı bilen ve bu işlere hiç girmemiş birini bulmamı istedi.
O meu chefe pediu-me para encontrar um tipo perfeito para o dinheiro.
Vito Corleone gibi zeytinyağı işinde de olabilir...
Não sei se é tipo azeite Corleone.
En azından yangın uzmanı böyle söylüyor.
Pelo menos, é o que diz o meu tipo dos bombeiros.
Belki de Meksikalı ile tanışsam iyi olur.
Talvez eu vá apresentar-me ao tipo mexicano.
Byrde iyi bir insan ve harika bir iş adamı.
Ele é um bom tipo e um excelente homem de negócios.
Ne biçim bir erkek bir çocukla böyle konuşur?
Que tipo de homem fala assim com uma criança?
Meksika devleti adına mı bu adamı arıyorsunuz?
Procuram este tipo em nome do governo mexicano?
Ama bu adamın şüpheleneceği bir durum yoksa araziye tek bir yoldan girilip çıkılıyor.
Mas se este tipo não tiver motivos para ficar desconfiado, só há uma estrada para entrar e sair.
Bu herifin patronundan haberiniz var mı?
Sabe para quem aquele tipo trabalha?
Peki yeni gelen herife Del için ne bok diyeceğiz?
O que caralho vão dizer a esse tipo sobre o Del?
- Hangi herif?
- Qual tipo?
- Herif işte.
- O cabrão do tipo.
Gilbert'ın adamı.
O tipo do Gilbert.
Bu herif vurdu seni demek.
Então, esse tipo alvejou-te.
- Herifin.
- Do tipo.
- Kim o herif amına koyayım?
Quem é esse tipo, foda-se?
Şuradaki adamı görüyor musun?
Está a ver aquele tipo?
Tarihe merakın var mı John?
És um tipo de histórias, John?
Kıçımızı kurtaran adam.
Ele é o tipo que nos ajudou.
Herif annesinin cenazesine katılacak.
Ele é um tipo que vai ao funeral da mãe.
Roy Gilbert gibi bir adamdan yardım isteyince ne olur, biliyor musun?
Sabes o que acontece quando pedes ajuda a um tipo como o Gilbert?
Düşünmüştüm ki bunu yapan adamı bulsalar ve o adam yeryüzünden silinse kendimi daha iyi hissedecektim.
E pensei que se eles... Se tivessem encontrado o tipo que o fez e o tivessem eliminado isso far-me-ia sentir melhor.
Kim bu çocuk bakalım?
Então, quem é o tipo?
- Dostum, çok yardımsever biri.
- O tipo adora ter cá pessoas.
Gerçekten çok iyi biri de.
O tipo é mesmo cinco estrelas.
- Pekâlâ, ne çeşit şarap seviyorsun?
De que tipo de vinho gostas?
Tıpkı onun gibi konuşuyorsun.
Pareces o tipo a falar.
Ne kadar bir bağış?
Que tipo de donativo? Em nome de Nicky.
Tıpkı şu herif gibi.
Tal como aquele tipo.
Marco bayağı yakışıklı bir adamdı.
O Marco era um tipo muito bonito, não era?
Artık o eski adam değilim.
Não sou o mesmo tipo que já fui. E sabes que mais?
- Herif.
- O tipo.