English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Toblerone

Toblerone translate Portuguese

30 parallel translation
Havaalanına gitmişken bana şu çikolatalardan alır mısın?
Já que vais ao aeroporto, podes trazer uma tablete de Toblerone?
Biraz MM, Toblerone.
Tem MM, Toblerone.
- Bir Toblerone parçalamak ister misin?
- Ei, queres dividir um Toblerone?
Ben çikita muzum ve size şunu söylemek istiyorum : bu çikolatayı yiyip parasını ödemeyeceğim.
Sou a Chiquita Banana E estou aqui para dizer Vou comer este Toblerone E não vou pagar
Hediye satan dükkâna gitmeyi unutma, Toblerone al.
Não te esqueças que querias ir à gift shop e comprar um Toblerone.
Pupa mı, Toblerone mi?
Cocó ou um Toblerone?
Toblerone?
Toblerone?
... bir odayı kontrol ediyorum, mini bara dokunulmamış oluyor. Ertesi gün Toblerone'lar gitmiş oluyor.
Nas últimas semanas, após verificar um quarto... e ter descoberto o bar completo, no dia seguinte faltavam chocolates.
- Sadece Toblerone'lar. Ve sadece belli odalarda.
- Só chocolates... e só em certos quartos.
Listemi kontrol etmemi,.. ... imzalamamı bekliyor ve sonra Toblerone'ları çalıyor.
Espera que eu verifique a lista e espera... que assine a lista e só depois é que rouba os chocolates.
Belki fazla Toblerone yemektendir.
E a Celia ganhou uns quilitos.
Toblerone?
Queres um chocolate?
İsviçre'ye gel, Toblerone ye!
E as coisas ilógicas ocorrer com você.
Evet, alay etmek en kolayı. Bunlardan birine sahip olmaya en yakın şey gidip bir Toblerone almaktır.
O mais parecido que vais ter a um daqueles é comprando um Toblerone.
Uzun kokain çizgilerine bayılırım.
Eu gosto das linhas do tamanho de um Toblerone.
Toblerone.
Toblerone.
Odalardaki mini barda Toblerone da var.
Os quartos aqui têm barras de Toblerone no minibar.
Çikolatayı almamın bir sakıncası var mı?
Posso levar o Toblerone?
- Toblerone dünyanın en güzel şeyi mi?
Sim, os Toblerone são as coisas mais refinadas do mundo?
Ağzında yarım Toblerone.. .. pantolonsuz vaziyette annemin önünde. Olamaz.
Á frente da minha mãe, sem calças e com meio chocolate na boca.
- Yok, ama su Toblerone'u açacaksan bir parça alirim.
- Não. Mas se fores abrir o Toblerone.
Toblerone var.
Há Toblerone.
Hemen Toblerone'a daldın.
Direta ao Toblerone.
10 dolarlık Tobleron'u paylaşırız.
Dividimos um Toblerone de dez dólares?
Küçükken annemin regl zulasından üçgen Toblerone parçaları çalardım, bir kere beni yakalayıp ceza olarak koskoca çikolatanın hepsini yedirmişti.
Quando era miúdo, roubava os triângulos Toblerone que a minha mãe guardava para a TPM. Uma vez, ela apanhou-me e obrigou-me a comer uma tablete gigante como castigo.
Ayrıca gümrükten Toblerone çikolata getirmiş.
E ela trouxe-me este Toblerone isento de impostos.
Leonard'ın Toblerone'dan bahsedip o kısmı es geçmesine inanamıyorum.
Não acredito que o Leonard falou do Toblerone e não falou disso.
Leonard'ın tek söylediği Toblerone'un fındıklı olduğuydu.
O Leonard só me contou que o Toblerone tinha frutos secos.
Toblerone falan da vardı ve çok iyi vakit geçirdim. Kendi başıma bir saat geçiriyordum. Ertesi haftaki bölüm de iyiydi.
Uma hora só para mim e na semana seguinte... foi outro episódio excelente e pensei...
Sana Toblerone veririm.
- Dou-te um Toblerone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]