Todos translate Portuguese
244,228 parallel translation
Ben hepimiz için endişeleniyorum.
Estou... Estou com medo. Por todos nós.
Herkes labrotuvara.
Todos para o laboratório.
Bunu yapmazsan hepimiz şu an burada şu anda öleceğiz, Q
Fá-lo! Senão morremos todos aqui.
Beni daha önce bilgilendirmeyi ihmal edenlerin hepsini görmeden önce, bu görkemli, sihirli gezegende bir karı ve kocası olan bütün hükümdarlar. Ne olmuş yani?
Antes de flagelar quem não me informou, ficas a saber que todos os monarcas neste planeta glorioso e mágico têm direito a um de cada, uma mulher e um marido.
Herkes ne istiyorsa alır.
Ninguém tem de morrer e todos têm o que querem.
Tina'nın ağzında bakla ıslanmadığını hepimiz biliyoruz.
Todos sabemos que a Tina não consegue estar calada.
Herkesin her şeyimizi bildiği bir kasabada yaşamak zorunda olmak da boktan.
E também é uma merda vivermos numa cidade onde todos sabem da nossa vida.
Her gün hatırlayacağım.
Vou ser relembrada disso todos os dias.
Kasabadaki herkes benden bahsediyor gibi geliyor.
Sinto que todos na cidade falam de mim.
Aynen, her gün kepenk kapatmış dükkânların önünden geçiyorum.
Acredita, eu passo por lojas entaipadas todos os dias.
Peki, özel eşyalarını boşalt.
Muito bem, retira todos os artigos pessoais.
Her yıl montunu çıkarıp sadece bikiniyle kalıyor.
Todos os anos, ela tira o casaco e só tem um biquíni por baixo.
Yani zaten hepimizin önceden yattığını sandığımız çekici ve bekâr bir kadınla yemeğe çıkıyorsun.
Vais sair com uma mulher solteira, atraente, com quem todos julgavam que andavas a dormir.
Salondaki her şampuanı denedim.
Experimentei todos os champôs no salão.
Neumann's Hill'in her çiftçisi aynı şeyleri alıyor.
Os responsáveis das quintas deles recebem todos o mesmo.
Gallo, biz her gün korku içinde yaşıyoruz.
Gallo, nós vivemos todos os dias com medo.
Aldığım en güzel doğum günü hediyesi bu.
Esta é a melhor prenda de aniversário de todos os tempos.
Her eyaleti ziyaret etmek istiyordum.
Queria visitar todos os estados.
Her sabah öyle uyanıyorum.
Eu acordo assim todos os dias.
Kenny her yıl doğum günümde ne yapardı, biliyor musun?
Sabes o que o Kenny fazia todos os anos no meu aniversário?
Bunu her okul balosunda görürüm.
Eu vejo isto em todos os bailes.
Hepsi adım atmaya korkar.
Todos com medo de avançar.
Her bölümünü izledim.
Vi os episódios todos.
En son öyle yaptığımda küplere binmişlerdi.
Da última vez que fiz isso, ficaram todos arreliados.
Her gün ilk günü gibi geliyor.
Todos os dias parecem o primeiro dia dele.
Safeway'de her ekip üyesine değer veriliyor ve saygı duyuluyor.
No Safeway, todos os membros da equipa são valorizados e respeitados.
Nihayet hepimizin hemfikir olduğu bir konu.
Até que enfim, algo com que todos concordamos.
Carlsson'ı yan girişten çıkar ve Jukes'tan kurtulmaya çalış.
- Mas, o Jukes não está... - Polícia! Façam todos silêncio!
Adriana ve Christos'u, hepimizi tehdit etti.
Ameaçou a Adriana e o Christos, todos nós.
Diski vermezsek hepimizi öldüreceklerini söylemişlerdi.
Eles disseram que nos matariam a todos se nós... não lhes entregássemos aquilo.
Jagger isminde bir oğlan, evet böyle bir isim kullanılıyormuş artık ona sataşmış ve Lily de herkesin önünde ağzının payını vermiş.
Sim, um rapaz chamado Jagger, porque isso é um nome agora... gozou com ela e ela defendeu-se à frente de todos.
Her sene yapıyorsun hem de.
Dás todos os anos.
Biraz önce Rainer'la konuştuk ve ortada bir randevu yokmuş.
Não, não, nem todos os homens, ok? Nós... acabamos de falar com o Rainer e... ele não estava num encontro.
Bu herkesin başına geliyor belki de Claire.
Mas pronto, se calhar isto acontece a todos, Claire.
Her kılıç darbesi öldürmek değildir!
Nem todos os golpes de espada são letais!
Bilmiyor olabilirsiniz fakat yokluğunuzda Eoferwic'teki tüm Danlar ve Kuzeyliler ya öldürüldü ya da kaçırıldı.
Podeis não saber, mas, na vossa ausência, todos os dinamarqueses e nórdicos de Eoferwic foram mortos ou fugiram.
- Hepimiz ona borçluyuz lordum.
Senhor, todos estamos em dívida para com ele.
Kendini hepimizden üstün sanıyor. Onu seven adamlarsa onun peşinden gidecek.
Ele acredita estar acima de todos nós e é estimado pelos homens.
Görünüşe göre bu adamların hepsini tanıyoruz lordum!
Parecem ser todos homens que conhecemos, meu senhor!
Evet ama herkesle dost olamazsınız.
Sim, mas não podeis ser amigo de todos os homens.
Hepimiz adına.
Pelo bem de todos nós.
Zira şu anda tüm hayallerim ve planlarım büyük bir tehlike altında.
Pois, neste momento, todos os sonhos e planos que tinha estão em grande perigo.
Hepsi beyaz.
Todos brancos.
Dev, her Şükran Günü'ne geliyor musun?
Dev, vens cá em todos os Dias de Ação de Graças?
Her sene gelir.
Ele está cá todos os anos.
Herkes onu soruyor.
Todos lhe perguntam isso.
Üstümü giyerken Pino'm açıktadır ama herkesin suratına da sallamam.
Mudo de roupa, o meu pino fica de fora, mas não gosto de o exibir diante de todos.
Hep birlikte bir araya geldiniz mi?
E vão viver todos juntos?
Her neyse...
Fê-lo a todos... de uma certa forma.
Jukes fotoğrafını görür onun izini sürer ve bizi rahat bırakır.
sairá em todos os jornais.
Herkes neden sakal bıraktığını biliyor.
Todos sabem porque deixaste crescer aquilo.