Tons translate Portuguese
381 parallel translation
Bağımsız bir şekilde seçtiği, yüzlerle, şekillerle, jestlerle... seslerle, rollerle, onu rahatlatan mekanlarla, düşsel olayların gerçekçi bir bestesini oluşturur.
Livre para escolher as faces, as formas, os gestos, os tons, os actos, lugares que lhe agradem, compõe com eles um documentário realista de eventos irreais.
" Erguvan hep moda, lame ile kadife ve saten gece için uygun.'"
A moda são os tons violeta e, para a noite, lamés, veludos e sedas, como sempre.
Sonra uyandığımdaysa, tüm akrabalarım kısık sesle konuşuyordu ve hakkımda söylenebilecek en güzel sözleri sarf ediyorlardı.
E quando despertei, estavam todos os meus parentes a falar em tons baixos... e a dizer somente as coisas mais gentis sobre mim.
Alçak tonu daha iyi alıyor.
Apanha melhor os tons mais baixos.
Henüz üzerinde görmediğim birkaç renk tonu daha var.
Bem, há alguns tons que ainda não vi nela.
Pastel ipek ekose bir elbise, hacimli bir etek ile kokteyl partileri ve öğlen buluşmaları için.
É um vestido de seda em tons pastéis, com uma saia volumosa para cocktails e festas à tarde.
Bana hüzünlü bir ses tonuyla benimle konuşmak zorunda olduğunu söylüyorsun, sonrada başlamakta zorlanıyorsun.
Você me fala em tons fúnebres que tem que falar comigo, e depois acha difícil começar.
Araç şu anda 240 ton ağırlığında.
O veículo está com toda a sua capacidade de peso de 240 tons.
Siyah bir şeyler yani.
Sabe, em vários tons de preto.
Sonraki dönemlerde ise, yalnızca şekillerin ve renklerin bir sır gibi gizlice birbirlerine karışmasını resmetmişti. Bu karışma öyle şiddetli idi ki önüne ne çıkarsa çıksın değil durdurmak, onu en ufak bir yavaşlamaya bile uğratmıyordu.
Já não era suficiente que... as mudanças misteriosas que fazem penetrar umas nas outras as formas e os tons... num progresso secreto e continuo, que não é traída ou interrompida nem por choques ou sobressaltos.
Ciltteki canlı renklere, değişen tonlara bakın.
Notem na pigmentação natural, na variação de tons de pele.
Tonlar bir alfabeye denk gelir. - Peki bir anlam çıkartabildin mi?
Os tons correspondem a um alfabeto.
Mulligan burayı birazdan top ateşine tutacak.
Em minutos o Mulligan vai cagar 10 tons de morteiros nesta espelunca.
Sanırım o kadar yüksek oktav olacak ki, kimse söyleyemeyecek.
Tem tons tão altos que ninguém podería cantar.
Enterpolasyon kenetlendi.
Interpolação em tons engatada.
Ayın bu karanlık yüzünde herşey hazırsa beş melodiyi çalın.
Se está tudo pronto aqui na face obscura da Lua toque os cinco tons.
Temel müzikal sözcükler öğretiyorlar.
Parece que querem ensinar-nos um vocabulário de tons.
... yumuşak sesi, müşfik tonu ışık saçan kelimeleri ile Majesteleri Kral Bruno.
... a voz melodiosa, os tons suaves as fulgurantes consoantes de Vossa Majestade, o Rei Bruno...
Fakat kahverenginin çeşitli tonları var, efendim, koyu kahverengi var...
- Há muitos tons de castanho. - Castanho claro.
Benimkiler ateş topları gibi dönüyor.
Os meus estão a girar como "fire-tons".
Resim bir gazete fotoğrafına benziyor grinin tonlarında milyon tane noktadan oluşmuş ve biraraya gelerek güzel bir görüntüyü üretiyorlar.
Esta imagem, como as enviadas aos jornais por telex, é composta por cerca de um milhão de pontos individuais de distintos tons de cinza de tal modo finos e próximos uns dos outros que a uma certa distância, não os podemos distinguir.
kambur balinaların notalı bir düzende şarkı söylediğini hayal edersem bir şarkıdaki bilgi bit sayısı ilyada odessa kitabındaki harflar kadar olur.
Imaginando que os cantos da baleia corcunda são enunciados, numa linguagem de tons, o número de bits de informação num canto, é aproximadamente o mesmo montante informativo contido, na Ilíada ou na Odisseia.
- Bu şekilde düşmüyor. Ama sen ton sağırı pa-pa-pa ile devam et.
- Assim não tens deminuendo... mas tu, não ouves os tons, segue com o teu, fá, fá, fá...
tam dolgun pürüzsüz karışım tonları, çok maharetli fırça darbeleri sol elle yapılmış.
A sfumatura dele, os tons suavemente misturados, é muito subtil e as pinceladas dele são com a mão esquerda.
O halde, benden de biraz Çin mantısı işler.
Nesse caso, dou-vos uns won-tons.
Bir ölçüye bir tam nota, iki yarım nota ve dört çeyrek nota.
Um tom, dois meios tons, e quatro quartos até certo ponto.
Sesi... bir meleğin tatlı sesi gibi.
A voz dela... tinha os doces tons de um anjo.
Ve günbatımı, ışık atmosfer tabakasına ulaştığında harika bir turuncuya dönüşür.
E o pôr-do-sol, quando as luzes batem num certo ângulo elas dão-nos uns belos tons de laranja.
Belli frekanstaki gravotik sesler bir çeşit enerji dalgası yaratır ve bu sesler... İskeletor da bu sesler sayesinde Şatoya girdi.
Analiza tons gravitónicos para um lugar específico activa o energizador e foi assim que o exército de Skeletor entrou na cidade e surpreendeu-nos.
Önce bir bakalım dalga boyunu hesaplamalıyım.
Tenho que tirar medidas e analisar os tons.
Notalar hafızadan silindi.
Os tons foram apagados da memória da chave.
Ama notalar.
Mas os tons, Kevin...
Kozmik anahtara yüklenen notalar tamamen silindi.
Mas os tons que estavam gravados na chave cósmica foram completamente apagados!
Onu tamir edebiliriz, ama binlerce yıl uğraşsak bile bizi eve geri götürecek notları hiç bulamayabiliriz.
Mesmo que pudesse arranjá-lo poderíamos procurar durante mil anos e nunca encontrar os tons que nos levasse para casa.
Kırmızı düğmeye bastığın zaman çıkan seslerden mi bahsediyorsun?
Os tons, a melodia que tocava quando pressionavamos o botão vermelho?
Kevin notaları biliyor.
Gwildor, o Kevin sabe os tons.
- Ve notaları çalabileceğim bir şey.
- E algo para reproduzir os tons.
İşte bu ihtiyacımız olan notaları sağlayacak.
Isto deve dar-nos os tons que precisamos.
Çeyrek sigaranı ceza olarak kesiyorum. Homojen pudinglere aptalca tonlarda verdiğin verdiğin her bir "kontrol edildi" cevabı seni buna sürükledi.
Mas tirei-te um quarto de cigarro por dizeres "confere" em vários tons de voz ridículos enquanto conferíamos os pudins homogeneizados.
Güneşin renkli camdan süzülüşünü hayal edin mavi, altın sarısı ve kırmızı renkler.
Só imagine o sol atravessando o vitral com tons azuis e dourados e vermelhos.
İki ton pembe seçtim.
Escolhi dois tons de rosa.
Duvarlar, benim renklerimden, gül pembesi ve koyu pembe renklerinden çiçeklerle kaplı.
As paredes estão cobertas de flores nos meus dois tons de rosa.
Morları gördün mü?
Vês estes tons púrpura?
Gri tonlarının narinliği, Helmut Newton'u anımsatıyor.
Os tons cinzentos fazem-me lembrar... o trabalho de Helmut Newton.
Ben sadece tonlarca ruhu olan korkunç bir jazz çalgıcısıyım..
Sou apenas um terrifico músico com tons de soul.
Yirmibir inç ekran, gerçekçi renkler... ve tatillerde yemek odasına götürebilmemiz için bir taşıma arabası. - Yea!
Ecrã de vinte e uma polegadas, com tons de pele realistas, com um pequeno carro, para podermos levá-la para a sala nos feriados.
Bu porselen aynı zamanda Sara Lee sarısı.
Também fica lindo em tons amarelados.
Tüm şu mavi gölgeler.
Repare em todos estes tons de azul.
Bu gölgeli grilikler.
Estes tons estafados, o relevo debaixo dos olhos...
Koyu takım elbise ve kravatın gösterişsiz zarafeti yerine.. ... donuk toprak renklerinde rahat kıyafetler giymek bir tür moda intiharı. Bana deli diyeceksin ama sana yakışmış.
Mudar da elegância do fato escuro e da gravata para esse estilo casual de tons apagados é uma forma de suicídio da moda mas, chama-me louco, a ti fica-te bem.
Gözlerinizle nasıl uyuştuğuna bakın, bayım.
Os tons desta vão bem com o seu tom de pele.