English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Toque

Toque translate Portuguese

6,570 parallel translation
Bir kadın dokunuşu için değil mi?
Para dar... um toque feminino?
Tanrım, dualarımızı duy aşağıya inip bu kayıp ruha dokunman için sana yalvarıyoruz.
Senhor, ouça as nossas preces, hoje à noite, nós imploramos-Te... que desça até nós e toque nesta alma perdida.
O şeyin içinde fazladan tepki verebilecek ne varsa bilmek istiyorum.
Quero saber se havia alguma coisa misturada que lhe possa ter dado esse "toque" extra.
Son birkaç gecedir, yasak başlayana kadar dışarıda kalıyor.
Ficou fora durante algumas noites para além do toque de recolher.
Ne zamana kadar?
Até quando? Ao toque de recolher?
- Bakın, lütfen gemideki hiçbir şeye dokunmayın olur mu? - Elbette.
Apenas... faça-nos um favor, não toque em nada no navio.
Biraz bu civarda takılacağım ve atlara su vereceğim. Kendime de çift soyalı, yarım kafeinli bir kahve.
Atravessarei a rua para dar água aos cavalos e duplo meio-café macchiato com um toque de canela para mim.
Babamın paketinin iyi oluşunu kutlarken, Colt da son rötuşlarını yapmıştı.
Para celebrar o estado do Big Buckaroo do meu pai, eles deixaram o Colt dar o seu toque final.
Kalk borusu sabah 06 : 00 da.
Às 06h00 temos o toque da alvorada.
Unutmayın, bunları festivalden önce halletmeliyiz.
Não te esqueças, temos que fazer isto tudo antes do toque.
Sonra elimi kuvvet kullanarak tedavi etmeye çalıştı.
Então, ele deu um toque e mexeu-me no dedo.
Bu yeni dünyadan korkmuş olmam gerekirdi ama Henry'nin elinin bir dokunuşunun tüm korkularımı sildiğine ve mükemmel bir rüyadaymışım gibi hissettirdiğine yemin ederim. "
"Devia estar assustada com este novo mundo, " mas juro que o toque da mão do Henry afasta todos os meus medos, "faz-me sentir num grande sonho."
Çal.
Toque.
Ve onları iyileştirmek için sihirli dokunuşlarımı uygularım.
E então, uso o meu toque mágico para as curar.
Cinsel ilişki konunun dışında, ama aynı zamanda cinsel organlara dokunmak...
Coito está fora de questão, mas, também, o toque nos genitais.
Sadece cinsel olmayan dokunuşlar.
Apenas toque não sexual.
Pekala, cinsel organlara dokunmayı gündemden kaldıralım.
Está bem, se... se incluirmos o toque nos genitais de novo na agenda...
Yedi gece boyunca cinsel olmayan dokunuşlar, birden çok sayıda ereksiyon.
Sete noites de toque não sexual, ereções múltiplas.
Ama yine de... Sonra bunu cinsel dokunuşlar olan yedi gece izledi.
Seguidos por sete noites de toque sexual.
Sokağa çıkma yasağı var.
Agora é hora do toque de recolha.
Hadi ama, sokağa çıkma yasağı başlamadan gidelim buradan.
Vamos, vamos sair daqui antes Que o toque de recolher comece.
Sabahleyin sokağa çıkma yasağı bittikten sonra onu alırız.
Vamos admiti-lo na parte da manhã depois do toque de recolher.
Sokağa çıkma yasağı var benim arabamla bırakayım seni.
Há um toque de recolher, Vou levá-lo no meu carro.
Şok silahları ona doğrultulmuş durumda. Her biri 50.000 volt yüklenmiş ve bir düğmeye basılmasıyla... elektrik şoku vermeye hazır.
Com uma carga de 50 mil volts cada, que podem ser accionadas por qualquer membro da equipa com o toque de um botão.
- Kimse dokunmasın!
- Ninguém lhe toque!
La Toque Blanche'ta derse girdim sonra da kiliseye gittim.
Tive uma aula na "La Toque Blanche", e depois disso, fui à igreja.
İlk nöbet bitti ve muhafızlar sokağa çıkma yasağına uymayan köleleri arayacak.
É após o primeiro relógio e os guardas vá à procura de escravos quebrando o toque de recolher.
Dokunmayın bana, dokunmayın bana!
Não me toque. Não me toque!
- Ricky, dokundu bana.
- Ricky, toque mau.
- Bay Loggins'e dokunma!
- Não toque no Sr. Loggins.
"Sana zarar vermesine izin vermeyeceğiz" iyiydi.
"Não vamos deixa-lo fazer-lhe mal" foi um belo toque.
Ama üzerinde biraz değişiklik yaptım.
Mas dei-lhe um toque pessoal.
- Dokunma bana!
Não me toque!
Büro amiri, sağlam delil olmaksızın Voight'ın ekibinin Keeler'a dokunmasına müsaade etmiyor.
Não vão deixar que a unidade do Voight toque no Keeler sem provas sólidas como uma rocha.
Dokunusun hayat sonu terapileri icin cok onemli oldugunu dusunuyoruz.
Sentimos que o toque é uma parte muito importante das nossas terapias de fim de vida.
İçinde de küçük Macamadia fıstıkları var.
Com um toque de noz de macadâmia.
- Ne yapıyorsun? Buradaki şeylere dokunma. Lütfen.
Não toque em nada aqui, por favor.
Kibar bir dokunuşunuz var.
Tem um toque delicado.
Tamam Bones, tiz bir cıyaklama olacak.
Bones, tenta ouvir um toque alto.
Şirkete Latin havası katıyor.
É um toque latino na empresa.
Işık numarası iyiydi.
As luzes foram um belo toque.
- Bana dokunma!
- Não me toque!
Bana dokunma!
Não me toque!
Hiç bir şeye dokunma.
Não toque em nada.
Buna direnebilen az sayıda erkeğe ise sesinin yanında dokunuşuyla iradelerine egemen olur.
Para os raros homens que conseguem resistir, é a voz aliada ao toque que consegue dominar a vontade dele.
Kana dokunma.
Não toque no sangue.
Neredeyse ev hapsini unutuyordum.
Quase perco o toque de recolher, hoje.
Dokunma bana.
- Não me toque.
Sen iyi misin? Ona dokunma!
Não toque nele!
Sakın ona dokunma.
Não toque nisso.
Artık cinsel dokunmaların işe yaradığını biliyoruz.
Sabemos agora que o toque sexual funciona.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]