Treville translate Portuguese
166 parallel translation
Bay Revile mi?
Monsieur Treville?
Bay Revile'i arıyorum.
- Eu estou á procura de Monsieur Treville.
Revile ona bu kılıcı verdi.
Treville deu-lhe esta espada.
Eminim Revil'i kurtarmamızı isteyecektir.
Certamente vai querer que libertem Treville.
Treville'i kurtarıyorum.
- A salvar Treville.
Revile?
- Treville?
Bay Treville senin boğazını keser.
Monsieur Treville cortará a sua garganta.
Revile'i kurtarmada onlara yardım ettim.
- Ajudei-os a libertar Treville.
Size garanti ederim, Revile'in hapsedilmesi, şöhretinizin umrumda bile değildi.
- Eu sei que sua eminência não sabia que Treville estava preso.
Revile nerede?
- Onde está Treville?
Treville bizi görmek istiyor.
O Treville quer-nos ver.
- Silâhşörlere göre yeterince iyi mi, Treville?
Bom o suficiente para os Mosqueteiros, Treville?
İşte seni bu yüzden seviyorum, Treville.
É por isso que gosto de si, Treville.
Yüzbaşı Treville'ı sevdiğinizi biliyorum lâkin yüce bir kral oldukça adil görünmelidir.
Sei que adora o Capitão Treville, mas, um grande Rei... precisa de ser justo. Não pode ter favoritos.
Tüm desteğini vereceksin, Treville.
Contarei com a sua total cooperação, Treville.
Treville, İspanyol elçisinden filan bahsetmemişti.
Treville não mencionou qualquer enviado de Espanha. Não importa.
Yüzbaşı Treville başka yol ararken adamları sokaklarda kargaşa çıkarıyor.
Enquanto o Capitão Treville finge que nada acontece, os homens dele atacam as ruas.
- Dava kapandı, Treville.
O assunto está encerrado, Treville.
- Bırakalım da Yüzbaşı Treville halletsin.
Devemos deixar o Capitão Treville tratar disso.
Beni düş kırıklığına uğrattın, Treville.
Decepcionou-me, Treville.
- Treville düzenledi.
Treville levou-as.
Yüzbaşı Treville haklı, hakikatleri beklemeliyiz.
O Capitão Tréville tem razão. Devemos aguardar pelos factos.
Treville.
Tréville.
Yüzbaşı Treville'dı.
Foi... o Capitão Tréville.
- Treville mı?
Tréville?
Onlara bildiren Treville'dı.
E foi o Tréville que nos incumbiu.
Kesin Treville'ın adını bir yerden duymuştur.
Ele ouviu o nome de Tréville algures.
Treville vatansever, onurlu biridir.
Tréville é um patriota, um homem de honra.
- Treville'in suçlu olduğuna inanmıyorum, inanmayacağım da ama yoluna çıkmayacağız.
Não acredito que Tréville seja culpado e nunca acreditarei, mas, não te vamos impedir.
- Treville hakkında da haklı olduğu anlamına gelmez.
Não quer dizer que ele esteja certo sobre Tréville.
- Treville hiçbir şeyi kabul etmedi.
Tréville não admitiu nada.
Treville'i yetkililere bildireceğim.
Denunciar Tréville às autoridades.
Treville öldüğünde adaletine kavuşacaksın.
Quando o Tréville morrer... terás justiça.
Yüzbaşı Treville!
Capitão Treville!
Bunu Treville'e ver.
Leve isto ao Treville.
- Size döneceğim Yüzbaşı Treville.
Nós vamos até si, Capitão Tréville.
- Treville.
- Tréville.
Treville'in bunu görmesi gerek.
O Tréville precisa de ver isto.
Sizinki gibi ticari bir beyin Silahşorların arasında yitip gitmiş Yüzbaşı Treville.
A sua mente é desperdiçada nos Mosqueteiros, Capitão.
Yüzbasi Treville'in hakli olduguna 1,000 livre koyuyorum.
Mil "livres" como o Capitão Tréville tem razão.
Bunu Kardinal ve Yüzbaşı Treville'e bırakın.
Deixe isto com o Cardeal e o Capitão Treville.
Yüzbaşı Treville.
Capitão Treville.
Treville'de suikastçi Gallagher imzali bir mektup oldugunu biliyor muydun?
Sabe que Tréville tem uma carta assinada pelo assassino Gallagher?
- Treville niye simdiye göstermedi?
Porque é que Tréville ainda não a apresentou?
- Ya Treville? Buna izin vermez.
Ele nunca permitiria isso.
Treville'in haberi olmasi gerekmiyor.
O Tréville nunca precisaria de saber.
Treville!
Tréville!
Kral'ın ne duyması gerektiğine Yüzbaşı Treville karar verir.
O Capitão Treville decidirá o que o rei pode ouvir.
Treville, sanırım aradığım kişi sensin.
Treville, creio que você é esse homem.
Bu uygunsuz vakitte kalkmaktan nefret ederim Treville.
Odeio acordar a esta hora tão incoveniente, Treville.
- inan bana, nasil düsündüklerini biliyorum.
Sei como pensam. E Tréville?