English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ T ] / Tripod

Tripod translate Portuguese

52 parallel translation
Bak. Bir Tripod.
Olha, um tripé.
- Oh, bu Tripod.
- É o Tripod.
Ona Tripod ismini verdik.
Demos-lhe o nome Tripod.
Tripod'u buraya yerleştir.
Põe aqui o tripé!
Frankie Tripod, büyük bir "Hayır".
O Frankie Tripé não ouviu nada.
Frankie Tripod mu?
Frankie Tripé?
- Mayoya bak. El kadar.
- Jackie O. Tripod.
Makine çantası, tripod ve dolapta film var.
Caixa da câmara, tripé, o rolo está no frigorífico.
Tepegöz'ü ve Tripod'u görme şansını mı kaçıracaktım yani?
E perder a hipótese de ver Tripod e Cyclops?
Tripod.
Tripod.
Tripod kurmuş olmalı.
Deve ter sido montada num tripé.
Ben olsam 24 saat tripod gibi gezerdim.
Eu seria um tripé o dia inteiro.
Tripod aldım, geniş açılı lens aldım, tüm odayı EVP cihazıyla donattım ve bunları sadece ufak bir ses yakalamak için yaptım.
Temos o tripé, grandes angulos para apanhar o quarto todo. Gravador EVP, para apanhar algum som.
Bana tripod, filtreler ve ışık ölçücü verdi.
Deu-me um tripé, filtros e um medidor de luz.
Tripod kullan ve... Bacak arasının yakın pozunu yakala!
Usa as três da secção e obtém um close-up do arbusto!
Para kemeri, pasaport bilet kamera böcek spreyi güneş kremi fener ip su geçirmez kibritler, ışık, tripod, can yeleği, pusula, harita, uzun ip uyku tulumu, yer şiltesi, çadır, hazır yemek, ilk yardım kiti, tuvalet kağıdı kürek, güçlü bi ip
Carteira para o dinheiro, passaporte, passagens, máquina fotográfica, repelente, protector solar, lanterna, corda, fósforos impermeáveis, isqueiro, tripé, colete salva-vidas, bússola, mapas, fio de nylon, saco-cama, colchão, tenda, garrafa térmica, kit de primeiros socorros, papel higiénico, pá, corda forte, anti-inflamatório, botas de borracha e o nosso faro.
Fotoğraflarını tripod kullanarak mı çektin?
Tiraste estas com tripé? Olha para esta fotografia.
Tripod, yalnızca bir hayvan. Neden gidip bahçedeki puro dumanlarını tekmelemiyorsun.
o Tripod é apenas um animal... por que não se mete com os seus.
Ama Tripod'u şiddet uygulamakla tehdit etti.
Mas ele está a ameaçar o Tripod com coisas violentas.
Tripod, bir rakun, bebeğim.
Tripod é um texugo, querida.
- Senin çatal dediğine ben römork monteli, darbeli tripod sondaj birimi derim.
- Tu chamas a isto garfo. Eu chamo-lhe unidade de tripé suspensa por cabo achatado.
"Tommy tripod" mu?
Tommy, o Tripé?
Lisedeyken beni tripod olacak çağırırlardı.
Na secundária, chamavam-me tripé.
Yer çekimi ve kalbin kan pompalamasıyla kanı son damlasına kadar akmış. Tripod mu?
A gravidade e os últimos batimentos do coração drenaram todo o sangue do corpo.
Hayır, yoksa kendi bekarlığa veda partimi iptal etmediğim için kendimi suçlu hissederim. Partiye gelecek olan çok kaslı, yarı insan, yarı tripod uçuşa yasak bölgemde gezinen adamı izlemekten zevk alamam.
Não, senão vou sentir-me culpada ao fazer a minha despedida de solteira e não vou conseguir divertir-me ao ver um homem muito musculado a pairar na minha zona interdita.
Çok güzel, şimdi de tripod oldum.
Fui promovido a tripé...
- Tripod, sende.
- Tripod, mexe-te.
Tripod!
- Tripod!
Kapıyı aç, Tripod!
Pontapé, Tripod! Vamos!
- Tripod, kaynağın başına geç!
- Tripod, traz o aparelho!
- Hadi Tripod.
Tripod.
Tripod!
Tripod!
Tripod McNeely'ı Guetamala'lılar öldürdü, tamam mı?
Os guatemaltecos mataram o Tripod e o McNeely.
Evet, baba. Tripod bu yüzden icat edildi.
Por isso foram inventados os tripés.
Civardaki tek tripod değilsin artık.
Voce nao e o único tripe sobre o bloco mais.
Oğlum Tripod'u rahat bırakın!
Deixa o meu filho Tripod em paz!
- Tripod!
- Tripod!
- Evet efendim!
- Tripod! - Sim, senhor.
- Emredin efendim!
- Tripod! - Sim, senhor!
- Tripod.
- Tripod.
- Emredin efendim.
- Tripod. - Sim, senhor.
Şu bayırda iki tane tripod var.
Lá em cima naquele pico, há dois tripés.
- peki bizde tripod yok.
- OK, nós não temos tripés.
Onlara tripod diyorlar.
Tricasais, como lhes chamam.
Resmen bacaklarınızı alıp, ayırıp sizi tripod gibi alçaltmamız gerekiyor.
Temos de pegar nas vossas pernas, afastá-las e baixar-vos como um tripé.
Bir tripod üzerinde gümüş bir kova. Aslında tüm yemek gümüş takımlarla sunulmalı.
- Tem de ser tudo em prata.
Tripod olarak.
Um tripé.
Nasıl olur da bize "Tommy tripod" dan bahsetmezsin?
Quando fomos beber Margaritas naquela noite e todas contámos umas às outras sobre os feitos dos nossos homens, porque não nos disseste que andavas a dormir com o Tommy, o Tripé?
Bekleyin, bir ayaklığa ( tripod ) ihtiyacım var.
Deixem-me só estender a velha terceira perna.
- Ayakta yapıyoruz, tripod açıyoruz.
Fazemos um tripé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]