Tua translate Portuguese
244,221 parallel translation
Esasında, patentini paylaşman durumunda yeni kuracağım şirketten patent ücretini ve haklarını da alacaksın.
Em troca da tua patente, receberias direitos de autor e ações na nova empresa que vou criar.
Yaptıklarınızdan dolayı her şeyimi kaybettim. Üstüne gece üçte gelip benden iyilik mi istiyorsun? Gerçekten mi?
Perdi tudo por tua causa e vens aqui às 3 da manhã pedir-me um favor?
Hacker arkadaşının router'ımızın modelini bilme ihtimali yok değil mi?
E a tua namorada hacker por acaso sabe o modelo do router?
Aslında o cihazı tercih ettiğin için sana iltifat etmişti.
Na verdade, sim, elogiou a tua escolha.
Sana hayatının palapasını alacağım.
Vou comprar-te a "palapa" da tua vida.
Parmak izinden yani.
A tua impressão digital?
Yani, sıçıp batırıp, beş parasız kalana kadar, hayatın böyle.
Por isso, até estarmos falidos, esta é a tua vida.
Anandan aldım.
São da tua mãe.
Tarif uygulamasını yap.
Faz a tua app de receitas.
Garajının içinde garajın var. Etkileyici.
Tens uma garagem dentro da tua garagem, impressionante!
Bryce, sana sorulmamasına rağmen belirttiğin görüşler için sana bağırdığımdan dolayı uğrayıp özür dilemek istedim.
Bryce, vim pedir desculpa por ter gritado contigo quando ofereceste a tua opinião não solicitada.
Jared adına da aynı zamanda. Sana veya kariyer seçimine karşı bir saygısızlık yapmadık, tamam mı?
E em nome do Jared, não quisemos desrespeitar-te nem à tua escolha de carreira.
- Güvenini kazandığımda bana rahatça söyleyebileceğini düşündüm. - Sonunda yaptın!
Queria ganhar a tua confiança para que me contasses e fizeste-o.
Kız arkadaşından ayrılmaktan korkan bir tırsak olduğun için onu FBI'a mı ispiyonladın?
Denunciaste a tua namorada ao FBI porque tens medo de acabar com ela?
Bilerek senin etik olarak çürüyüşüne destek olmayacağım.
Não posso contribuir conscientemente para a tua degradação moral.
Bana her zaman çocukluğunda etrafında olan bitenlerin iyi olduğuna dair kendini inandırdığını anlatıyorsun.
Estás sempre a dizer-me que passaste a infância a fingir que tudo o que sucedia à tua volta estava bem.
Bunu sırt çantana koyuyorum.
- Vou pôr isto na tua mochila.
Allahım, o canlı bir varlık değil biliyorsun değil mi? Sikeyim makineni.
Que se lixe a tua máquina estúpida...
Bugün sadece kız kardeşinle ilgilen.
Acorrenta-te à tua irmã hoje.
Hayatın mahvolmuş değil ki.
- A tua vida não está destruída.
Sadece bana söz ver ; Bailey Downs'daki yaşantını 10 yıl boyunca "hayatıma ne oldu böyle" diye merak etmeden bitirmeyeceksin.
Promete-me que não acabas em Bailey Downs daqui a dez anos a perguntar o que aconteceu à tua vida.
- Aldous Leekie, senin garajında mı gömülü?
Aldous Leekie está enterrado na tua garagem?
Ona sor.
Ainda sou a tua mãe.
- Şimdi niye umursuyorsun kim bilir...
Christos! Nunca fizeste uma intervenção na tua vida.
- Hayatını riske mi atıyorsun?
Arriscarias a tua vida? Sim. Para saber a verdade!
Aslında komik, çünkü... Annene bir keresinde ödeme yapmıştım.
É engraçado porque... paguei para estar com a tua mãe uma vez.
Karını mı bırakıyorsun?
Vais deixar a tua mulher?
Karına söyleyebileceğin bir şeydi yani konuşabilirdiniz.
Seria normal contares à tua mulher, terem falado disso.
Berene bayıldım.
Adoro a tua boina.
Kişisel sorunların yüzünden bugünlerde dikkatin biraz dağınık.
Acho que andas um bocado distraído com a tua vida afetiva.
İkinizin de aptal olduğunu belirtmek isterim. Karınla kızının toplam zekâ yaşı altıyı geçmez, anladın mı?
E quero dizer que foram os dois estúpidos, a tua mulher e a tua filha juntas dão um seis, certo?
- Başka ne berbat dersin?
- E a tua peça é uma merda.
Bunu düşünmen gerekirdi.
Estás por tua conta.
Bu senin hayatın değil.
Não é a tua vida.
Sırf bu yüzden şimdi de senin zihnini okuyacağım.
E só por causa disso é a tua vez agora.
Bu da gecenin son sürpriziydi tatlım.
É a tua última surpresa da noite, querida.
İlkini asla unutmuyorsun değil mi Z?
Nunca esqueceste a tua primeira, pois não, Z?
Sonrasında hep düşünürüm, acaba annen ne düşünürdü?
Sempre me perguntei depois, o que a tua mãe ia pensar?
- İlk mesajın çok hoşuma gitti.
- Gostei mesmo da tua primeira mensagem.
Yani ilk buluşmamızdaki konumuz eski sevgilin ve çizgi romanlar mı?
Só para esclarecer. No nosso primeiro encontro, vamos falar da tua ex-namorada e de banda desenhada?
Evine ne kadar var?
A tua casa ainda é muito longe?
Harika, tabi senin yardımdan kastın neyse?
Óptimo. Dependendo da tua definição de ajuda.
Yüzün- - Ben takıntılı bir hayranım, söyle bakalım.
A tua cara. Sou uma fã obcecada, portanto conta-me.
Bana gösterdiğin senin lise prodüksiyonun olan "Les Mis." videosu.
O vídeo da tua produção de liceu de "Os Miseráveis".
Tıpkı benim senin gölgenin gittiğini görebildiğim gibi,...
Tal como vejo que a tua Sombra desapareceu. E é assim que sei que os teus pensamentos são puros, livres de fardos.
Bu senin suçun değil inanıyorum ki bunun üstesinden gelmek için bir çare bulacağız ama o zamana kadar, hepsi bu.
A culpa não é tua. Espero que consigamos arranjar uma solução. Mas até lá...
Herşey tek parça, sizin kılıç büyüleriniz sayesinde.
Inteiro, graças à tua espada.
Artık senin yarısı boktan değil.
A tua metade está sem merda.
Tercih Heather'ın çünkü bebeği taşıyacak olan o ve bu durum onun hayatını seninkinden çok daha fazla etkileyecek.
A escolha é dela porque vai ter de carregar o bebé e isso vai afetar mais a vida dela do que a tua.
Deli kız arkadaşın çifteyle gelip - pikabımızın camlarını indirdi.
A tua namorada maluca apareceu com uma caçadeira e rebentou as janelas da nossa carrinha.
- Ne söyledi?
- Christos, a tua mãe e eu concordamos...