Tulum translate Portuguese
226 parallel translation
- Nedir bu? - İçinde uyunan bir tulum.
O que é isso?
Bir, iki, üç, dört tulum şarabın bedelini alayım.
Uma, duas, três, quatro odres de vinho, é o que deveis.
Dört günde dört tulum şarap, hatırladınız mı?
Quatro odres de vinho por 4 dias, estais lembrado?
Her gün bir tulum şarap.
Um odre de vinho por dia.
Sanki tulum sesi duydum.
Acho que ouvi gaitas-de-foles.
Tulum sesi duydum demedim mi?
Eu bem te disse que ouvi gaitas-de-foles!
Sekiz kaleyi araştırdık, kuzular bisikletlerimize saldırdı, kulak zarlarımız tulum sesleriyle delindi ve tam başladığımız yerdeyiz.
Já investigámos oito castelos, as ovelhas atacaram as nossas bicicletas, as gaitas de foles agrediram-nos os ouvidos, e estamos onde começámos.
Sen tulum sesini bile hayal edersin.
Você? Você gosta de gaita de fole.
Tulum giyiyor ve büyükçe bir sigara içiyordu. Terliklerinde "WC" harfleri vardı. Eski moda bir dans ayakkabısı giyiyordu.
Ele vestia uma roupa elegante, estava fumando um charuto, mas tinha o monograma'WC'nas pantufas.
Bir "Shriner" grubunda tulum çalan bir amcam vardı..
Tive um tio que tocava gaita-de-foles na banda da maçonaria.
Hiç kot pantolon veya tulum giymez misiniz... mesela Wayne Cochran ve C.C. Riders gibi?
Nunca usam calças de ganga ou jardineiras... como o Wayne Cochran e os C.C. Riders?
Tulum.
Tulum.
İşi alıyor musunuz? O çizgili tulum sana hiç yakışmaz. Tabii ki işi alıyoruz.
Queria-te lá para que cozinhasses para os verdadeiros convidados, aqueles de quem gostava mesmo.
Tulum nerde?
Onde estão os fatos de macaco?
- Hemen. Ona tulum verin.
Dá-lhe um fato de macaco.
- Beyaz tulum.
Um macacão branco.
- Beyaz tulum. Beyaz hırka.
Macacão branco e casaquinho branco.
Beni özgür bırakmıyor bu tulum
Este uniforme não me liberta
Tek parça gümüş rengi tulum, önünde v harfi ve çizme.
Um fato inteiro prateado, com cintura em "V" e botas.
Bence tulum bitene kadar bekle.
Esperemos até o saco estar pronto.
- Tulum hazır!
- O saco está pronto!
Sonra düşündüm, "Saat 7, adam tulumunun içinde ama tulum kupkuru"
E eu penso : " São 7 da noite, ele está de calças e o equipamento está seco.
Yani bir "Günaydın, Luisa." ya da "Güzel tulum." demek o kadar zor mu?
Seria assim tão difícil dizer : "Bom dia, Luisa" ou "Que giro macacão"?
Yani bir "Günaydın, Luisa." ya da "Güzel tulum." demek o kadar zor mu?
Seria assim tão difícil dizer : "bom dia Luísa?" Ou "Que giro macacão"?
- Tulum.
- Olha-me para este tipo!
Ben de tulum isterim.
Tens de me arranjar um fato desses.
Sokağa çöp koyduğunda tulum giymiş birisinin gelip onu alacağından eminsindir.
Tomam por certo que, de cada vez que põem o lixo na rua, o tipo do fato-macaco há-de vir buscá-lo.
Buraya gelebileceğini mi zannediyorsun burayı kirlet ve tulum giymiş büyük adam burayı temizlesin?
Acha que pode chegar aqui... ... armar uma confusão e um matulão de fato-macaco vem limpar tudo?
Evet, ama Will, ikimiz de tulum pijamalarlaydık.
É, mas a gente ainda usava pijaminha.
Turuncu renkli büyük bir tulum giymişsin ve gardiyanlar seni pataklıyor.
De uniforme alaranjado e os guardas a baterem-lhe.
Eserimi mahvettin, seni uçan tulum.
Estragou o meu trabalho, gordalhufo voador.
- Hayatta çizgili tulum giymem.
- Eu não vou vestir um fato às riscas.
Aptalca bir iş. FBI'ın turuncu bir tulum giymeye zorlanıp yol kenarındaki çöpleri toplamasıyla aynı şey.
É o equivalente do FBI a usar um fato laranja e andar a apanhar lixo.
Bu temiz tulum neden peki?
Então, porquê o fato-macaco limpo?
Sana bir tulum örerim.
- Tricotarei um macacão.
Son zamanlarda insanların evinde yerde yatttığımdan dolayı güzel bir tulum alsam iyi olur dedim.
É que tenho passado muito tempo a dormir no chão dos outros, portanto, sabe, pensei que talvez devesse ter um bom saco cama.
İçeriden çıkan bir mahkûm, kadın ya da erkek, turuncu tulum giymek zorunda.
Quando um prisioneiro deixa um correcional, ele ou ela deve ficar o macacão alaranjado.
Bunu söyleyen, her gün işe giderken küf yeşili tulum giyen bir adam.
É o que diz um tipo que veste um fato-macaco verde para ir trabalhar.
Bu tulum beni tedirgin ediyor.
Este fato está a irritar-me.
Bu imkansız, o tulum hava geçirmez!
É impossível, é selado!
Lüks tulum giyilen federal kodese değil.
Não a federal, com uniformes confortáveis.
Haftaya bol bir tulum alalım.
Compre um macacão maior.
Tulum ve botlarını çıkar.
Tira o teu casaco e as botas.
Oh yüce Tanrım, lütfen bana onun tulum olmadığını söyle.
Oh, Senhor, por favor diz-me que isso não é um pijama.
Oh evet, bu bir tulum.
Oh sim, é um pijama.
Ne yazık ki kibirli biri oldum, çok kilo aldım, tulum giymeye ve deli gibi sakinleştirici almaya başladım.
Infelizmente o sucesso subiu-me à cabeça, engordei muito, comecei a vestir-me com um fato-de-treino branco e a comer tranquilizantes como se fossem smarties. Senhor
Doksan yaşıma kadar turuncu tulum giyebilirdim.
Podia ter de usar um fato-macaco cor-de-laranja até ter 90 anos.
"Tulum çıkarmak" ne demek biliyor musun acaba?
Por acaso sabes o que quer dizer "trucidar"?
Üstünde mavi tulum var.
Veste de azul.
- Kızma Fry, ama yağ tulumuna döndün. - Tulum mu?
Abre-latas estúpido!
Hayır hayır. Bu bir tulum.
É um macacão.