Turismo translate Portuguese
377 parallel translation
Buraya turist olarak gelmedik zaten.
Não viemos aqui fazer turismo.
- Turizm bürosu bir araba gönderiyor.
A agência de turismo mandará um carro. - Que bom.
Kes şu varoş muhabbetini.
Pare com o turismo exótico.
Dietrich Almanlarìn cömertçe verdikleri parayla New York'taki Alman Turizm Bürosu'ndan bilet satìn aldì.
Com dinheiro generosamente fornecido pelos alemães, Dietrich comprou o bilhete na Central de Turismo Alemão, em Nova Iorque.
Champs Elysées'de turist bir cenaze..... levazımatçısı gibi gezinemezsin!
Não podes passear nos Champs EIysées com ar de cangalheiro em turismo!
Evet, ağır bir tur otomobili.
Sim, um pesado carro de turismo.
- Turizmimizi baltalar.
Isto é mau para o turismo.
Bu olayın turizme etkisi epey olumsuz olur o zaman.
É capaz de ser mau para a indústria do turismo.
- Neyi?
- Do que? - O turismo!
Ben Hawaii Turizm Servisi'nden Bayan Duval.
Sou a senhorita Duval, da agência de turismo, e este é o Sr. Gates.
Daha hiç bir şey görmedin henüz Napoli'de 2 ay gezinirsin
Voce ainda não viu nada. Dois meses de turismo, só em Nápoles.
Alfa Romeo'nun hızlanması mükemmel dört çekerli ve de disk frenli iç dizaynı ve işçiliği mükemmel çekiş gücü de öyle. Fevkalade bir araba.
O novo Alfa-Romeo, consegue parar em 34 segundos, com os seus potentes 4 travões de disco interior luxuoso e poder de tracção em terrenos difíceis, é um "gran turismo" de primeira classe :
Evet, tatil için.
Sim. Em turismo.
Christie'den bu yana bu derece ilginç bir seks cinayetleri dizisi olmamıştı. Turist ticareti için de oldukça iç açıcı.
Desde a Christie que não tínhamos uma série assim de crimes sexuais, e isto é bom para o turismo.
Turizm.
Turismo.
Turizm henüz daha adaya adım atmadı tekneyle, 4 saatlik mesafede.
O turismo não é o forte da ilha, que está... a 4 horas de barco.
Ve siz de İngiliz Turizm Kurulu'nun Donald Duck'a cevabısınız!
E que você é o Pato Donald do Turismo da Grã-Bretanha!
Oraya vardıktan sonra sizinle beraber gelmemizi beklemeyin.
Não esperem uma viagem de turismo quando chegamos lá.
Starbuck Gezegeni ziyaret etmek için güzel bir yerdi ama turizm ve nüfus kalabalığı asla problem olmazdı.
O planeta Starbuck era um lugar agradável para visitar Mas turismo e superpopulação nunca se tornaria um problema Ao menos eu ainda estava vivo
Turizmi baltalar.
- Acaba com o turismo.
Bu arada İspanyol Milli Turizm Kurulu size şiddetli kolera salgınının hafif bir İspanyol karın ağrısı salgını olduğuna teminat verir. 1660'daki salgın gibi. Ondan lanet fareler bile ölüyor.
Entretanto, a Direcção Nacional de Turismo de Espanha promete que a terrível epidemia de cólera é apenas um ligeiro surto de gastrite espanhola como o surto precedente de 1616 e até as malditas ratazanas estão a morrer com ele!
- Turizm Bürosundan mı geliyorsun?
É do Gabinete de Turismo?
Bu tip olaylar turist ticaretini baltalıyor!
Isto não é nada bom para o turismo.
Burası bir zamanlar turistlerle dolu, sakin bir yerdi. Ama şimdi turistler çok korkuyor.
E no que era uma comunidade calma e virada para o turismo, os turistas começam a afastar-se.
Ne amaçla gidiyorsunuz, iş mi ziyaret mi?
É uma viagem de negócios ou de turismo?
Turistliğe zamanım var mı sanıyorsun?
Achas mesmo que tenho tempo para fazer turismo?
Ne dersin, gidip şu turist teknelerine binelim mi?
Achas que podemos andar nos barcos de turismo?
Turist teknelerine binmek için hiç uygun bir zaman değil.
Não é a altura para andarmos nos malditos barcos de turismo...
Hep, Seine üstünde böyle birturist teknesine binmeyi hayal etmiştim.
Sempre sonhei com um passeio num barco de turismo, assim, no Sena.
Turizme darbe indiriyorsunuz.
Isto vai dar cabo do turismo.
Düşünüyordum ki, işlerin bittikten sonra eğer kendini daha iyi hissedersen belki çıkıp biraz dolaşabiliriz.
Pensava... Depois destas viajens, se as tuas costas melhorarem talvez possamos fazer turismo.
Turizm % 38 azaldı.
O turismo baixou 38 %.
Fuarları ve turizmi şehre çekmek amacıyla vergilerle toplanan 13 milyon dolarla bir Hyatt Regency Oteli inşa edildi.
como parte do plano para atrair turismo e convenções a cidade gastou 13 milhões de dólares em taxas para construir o Hyatt Regency Hotel
Bölgemizdeki turizm için yeni bir yapı.
É muito bom para o turismo na nossa área.
Otomobil Dünyası, çok önemli olan seyahat ve turizm sektörlerine büyük katkı sağlayacak.
A "Auto World" irá fazer uma grande contribuição... para o nosso turismo e para as industrias de viagens.
Belki bir gün turizm bakanı olurum.
Talvez algum dia seja ministra do turismo.
Bir kamyonetim olacak. Belki de bir iş makinası alırım ve bir eyaletten... diğerine seyahat ederim.
E terei uma carrinha, até, talvez, um veículo de turismo.
Benim anlamak istediğim, neden genç bir Amerikalı bu kasvetli, kederli çevrede turistçilik oynamak ister.
Quero apenas perceber o que leva um jovem americano a fazer turismo em tão tristes paragens.
Gezecek pek vaktim yoktu.
Não tive muito tempo para turismo.
Chicago'ya giden bir tur otobüsünü durdurdum.
Apreendi um autocarro de turismo que ia para Chicago.
Ama bugün beni en büyük rolümde göreceksiniz- - Rancho Relaxo`nun tanıtım videosunda.
Mas hoje, vão ver-me no meu melhor papel... o vosso vídeo guia de turismo ao Rancho Relaxo.
Bu bütçeye uygun Barbie'ye adını veriyorum.
Agora baptizo este rebocador'Barbie'de turismo...
Reiche Turizm, Tempelhof Uluslararası Havaalanı'na hoş geldiniz der.
- A agência de turismo, grande Reich. Dá-Vos as boas vindas ao Aeroporto internacional de Tempelhof.
... Reiche Turizm, burada olduğunuz sürece, tüm ihtiyaçlarınızla ilgilenecek...
... A companhia de turismo ocupar-se-á de todas as vossas necessidades durante a estadia.
İsterseniz, turizm şirketi aracılığıyla, size bir tane ayarlayabilirim.
Eu posso arranjar-lhe uma se quiser, através da companhia de turismo.
- Reich Turizm'den arıyorum.
Daqui é da companhia de turismo do Reich.
Gezinti için teşekkür ederim.
Obrigado pela excursão de turismo.
Nevada'dan Bay Michael Corleone turizm ve eğlence faaliyetlerindeki ortaklarımızı temsilen.
representando os nossos Sócios de Turismo e Actividades de Lazer.
- Merhaba, Maile.
Espero que ela nos dê o turismo.
- Seyahat etmek ufku genişletir.
Estamos a fazer turismo, alpinismo. Viajar.
Turizm büroları bana bunun için para ödemeliler.
- O Centro de Turismo devia-me pagar.