Tutor translate Portuguese
566 parallel translation
— Çok üzüldüm efendim. Onunla birlikte bir de özel öğretmen gelecek mi?
Vai levar um tutor com ele?
Hamisine itaate mecbur bir evlatlık için yetmez mi?
Não bastará a uma pupila real, que deve obedecer ao tutor?
O'nun velisi olarak bu işe karışmış olması hoşuma gitmedi.
Como tutor dela, não gosto de a ver envolvida nisto.
Sen O'nun velisisin.
É tutor dela.
Chicago'da bir eğitmenle randevu ayarladım.
Um tutor nos encontrará em Chicago.
Bir çocuğu koruyacağına uygun olduğunu iddia eden biri.
E diz que seria um bom tutor para o rapaz.
Birisi arkadaşlarını etkilediği için yargılanabilir.
Sou o seu tutor? Pode-se julgar um homem pelo efeito que tem sobre os seus amigos.
Koruyucuna gelirsek...
Quanto a um tutor...
Daha reşit değilken bir koruyucun ya da onun gibi bir şeyin olmuş olmalı.
Deverá ter havido um tutor ou algo parecido enquanto foi menor de idade.
Vasinin kendini her alanda geliştirmen konusunda ne kadar istekli olduğunu biliyorsun.
Menina, você sabe que o seu tutor fica ansioso... que melhore de dia para dia.
Böldüğüm için beni affedin Lady Bracknell ama ben Bayan Cardew'ün vasisiyim.
Perdoe-me por interrompê-la... Sra. Bracknell, mas eu sou o tutor da menina Cardew.
Reşit olmana ve vasinin sınırlamalarından kurtulmana pek de bir şey kalmamış.
- Dezoito. Bem, não falta muito até que tenhas idade... e estejas livre das restrições do teu tutor.
Özel antrenörü üstad Dijon'lu Doutreval ile hergün alıştırma yapıyor.
Pratica todos os dias com o seu tutor, o grande Doutreval de Dijon.
Uşağım, öğretmenim ve antrenörümle.
Tenho um criado, um tutor e um treinador.
- Koruyucun olduğuna emin misin?
- De certeza que é teu tutor?
Sally, sence o adam gerçekten koruyucusu mu?
Sally, achas que ele é mesmo o tutor dela?
- Ne? Senin haberin yok ama düşünceli bir koruyucuydun.
O senhor não sabe, mas tem sido um tutor atencioso.
Bir koruyucum var.
Tenho um tutor. Estou a ver.
- Benim koruyucumu tanıyor musun?
- Conhece o meu tutor?
O senin koruyucun olduğuna göre, seninle evlenmek için ondan izin istedim.
Ele é o seu tutor, por isso pedi-lhe permissão para a pedir em casamento.
- Bir koruyucuya ihtiyacım yok.
Não preciso dum tutor.
Benim zavallı patrona 12,000 sterline mal oldu.
Custaram 12 mil libras ao meu pobre e velho tutor.
Birinin koruyucusu olmak, onları yönetme hakkını verir mi?
Um tutor pode mandar em toda sua vida?
Sevgili babalarına bir şey olursa, onların velisi olacak kişi.
O tutor deles, se acontecer alguma coisa ao seu querido pai.
Yine de, şüphesiz, ıslahhanede idarecilik yapmanın...
Embora eu entenda que ser tutor de um reformatório não seja fácil.
Amirin emrediyor. Haydi!
O tutor vem aí!
Majestelerinin tarih, felsefe ve ihtiras dersi hocası.
Tutor de Sua Majestade em História, Filosofia e ambição.
Bilge öğretmeni Theodotus da ona eşlik edecektir. Duydun mu?
Deve ser acompanhado pelo seu sábio tutor, Theodotus.
Peki, ben senin özel öğretmenin olacağım.
Vou ser o teu tutor.
Beden eğitimine ya da duşa girmeyecek öğrenciler, ders saatinde anne babalarından ya da velilerinden kapalı zarfta, imzalı bir izin notu getirmek zorundadırlar.
Para serem dispensados das aulas ou dos banhos, vocês devem, entregar uma carta lacrada com uma explicação à hora da aula. Assinada pelos pais ou pelo tutor legal.
- Babası ya da vasisi değilsiniz?
Não é pai nem tutor?
Babası bir papazdı. Sonra bir aile için çalıştı : ... Choiseul-Praslin'ler için, özel öğretmen olarak.
O pai era um pastor ordenado, e mais tarde trabalhou para os Choiseul-Praslin, como tutor das crianças.
Gustav Amca bizim hamilimiz artık.
O tio Gustav é o nosso tutor.
Mülkün emanetçisi ve koruyucusu hariç.
A não ser como tutor e administrador da propriedade.
Hocam'İhtiyar Köpük Surat'şöyle derdi :
Como o meu velho tutor Cara de Bolhas costumava dizer,
Baylar, oğlumun öğretmeniyle tanışın. John Smith.
Cavalheiros, conheçam o tutor do meu filho, John Smith.
Son 20 yıldır Charlie'nin mallarının kontrolü ve kızının vekili olarak... yasal ve manevi sorumluluğum... altında Katherine'e ait... her türlü hazine benim sorumluluğum altındadır. Hazine mi?
Como responsável pelos bens do Charlie, e tutor da filha nos últimos vinte anos, tenho o dever moral e legal de ficar encarregue da entrega de qualquer tesouro à Katherine.
Sorumsuz ve terbiyesiz bir gardiyanın davranışı için bütün toplumu suçlayamazsınız.
Ele não pode culpar a sociedade pela ação de um tutor impulsivo e indisciplinado.
Lord Forest'ın oğlu kaçırıldı...
Um caso trágico, o meu antigo tutor, Lorde Forrest.
Öğretici Nover Jason, Metron, Tavşan, Terra ve Tug'ı derhal köpek ininde görmek istiyorum.
Tutor Nover, Eu gostaria de ver Jason, Metron, Coelho, Terra e Tug em quadrantes imediatamente
Çünkü yasal bir veliniz yok.
Como não tem nenhum tutor legal...
Büyük öğretici.
Supremo Tutor.
Yeni öğretmen kendini takdim edebilir
Apresente-se o novo tutor.
Yüce ekselansları... yeni öğretmen
Sua Alteza Imperial... o novo tutor.
Benimde bir öğretmenim var, Bay Johnston gibi.
Eu também tive um tutor como o Sr. Johnston.
Öğretmenindi.
Era o seu tutor.
Kız donmuş. Şehrin öbür ucuna gelmek tüm öğleden sonrasını almış.
A menina está gelada, passou todo o dia a atravessar a cidade com o seu tutor para chegar a esta casa.
O ve velisi, çiftin oturduğu daireye giriyorlar.
Bem, ela entra acompanhada pelo seu tutor.
Kız ve velisi ayağa kalkıyor.
Então, o tutor e a menina levantam-se da mesa.
- Koruyucum gönderdi.
- É do meu tutor.
Ben onun avukatıyım, bakıcısı değil.
Sou o advogado dele, não o tutor.