Tükendi translate Portuguese
787 parallel translation
Senin de neslin tükendi.
És obsoleto, como eu.
Hepsi tükendi.
Está tudo claro.
- Söyleyeceklerim tükendi.
- Estou a ficar sem falas.
- Gücüm tükendi.
Te dará força. A minha força está esgotada.
binicilerinizden biri tükendi. Öyle mi?
- Juke, um de seus condutores fugiu.
Gücüm mum gibi eridi, kalbimde umutlar tükendi.
A minha força derreteu-se como se fosse cera.
Burada küçük fıçı tükendi.
Aqui o barril pequeno findou.
Her şeyimiz tükendi mi?
É só disto que não há mais?
Elimizdekiler tükendi.
Os nossos depósitos estão esgatados.
İyon tabakamız tamamen tükendi.
A nossa camada de ionização falhou completamente.
İki hafta önce paramız tükendi.
O nosso dinheiro acabou há duas semanas atrás.
Benim gibilerin soyu belki 1930'larda tükendi.
Se calhar, tipos como eu desapareceram com a Proibição.
- Benim lügatım tükendi.
- Estou aqui a gastar o meu latim.
Artık nefesim tükendi. İstersen sen konuş.
Já pode falar, se quiser.
Bu yüzden nesilleri tükendi.
Por isso ficaram extintos.
Cesaretin tükendi mi?
Perdeu a coragem?
Dur! Ayaklarım tükendi.
Pára, não tenho fôlego!
Sayılarım tükendi ve hala geliyorlardı. O kadar kalabalıklar ki nehirleri içebilirler.
São tantos que perdi a conta, nem toda a água dos rios será suficiente para lhes tirar a sede.
Bu kalem "içten" ve "dileklerimle" arasında tükendi.
A caneta avariou-se entre "teu" e "amado".
Montusi yerlileri buna inanırdı, ama soyları tükendi.
Os habitantes do Montusi acreditavam que sim... mas foram extintos.
Aslında benim çok sıkıntım yok, ama Jonas'ın sabrı tükendi.
Bem, eu nem tanto... mas Jonas não suporta mais.
İyi talihi o gün tükendi.
A sua sorte acabou nesse dia.
Cephaneleri tükendi.
Acha que eles estão sem munições?
Yakıtımız tamamen tükendi ve hedef mesafemizin dışında kalıyor.
Temos o combustível no fim e ele continua fora do alcance.
Nefesi tükendi.
A sua respiração cessou
Enerjiniz tükendi.
Estás sem energia.
Ben Mudd 1'im. Her neyse, fikirlerim tükendi.
Mas pronto, esgotaram-se-me as ideias.
Bana yardım et. Benvolio. Nüktelerim tükendi.
Separai-nos, bom Benvólio.
Onun ki de tükendi.
Ele pode ser extinto.
Arazi kalmadı. Avcılık ölüyor. Buffalolar tükendi.
Não temos mais terras livres, o meu pai morreu... os búfalos desapareceram.
En sonunda şansı tükendi.
Finalmente acabou-se-lhe a sorte.
Param tükendi.
Fiquei sem dinheiro.
Yıllar önce tükendi.
Já se extinguiu há anos.
Sonunda kullandığımız su da tükendi. Binaların yanışını izlemekten başka hiçbir şey yapamıyorduk.
Eventualmente, usámos tanta água que ela acabou e ali ficámos nós, a ver os incêndios, sem poder fazer nada.
- Hafızam tükendi.
- A minha memória está má.
Yeşil Soylent stoku tükendi.
Acabou o fornecimento de Soylent Verde.
Birikimlerimiz çok çabuk tükendi ve ben striptiz işine geri döndüm Lenny'de ne iş bulabilirse yapıyordu.
Tínhamos esgotado as nossas poupanças num instante, e eu voltei ao strip-tease. E o Lenny ia apanhando os trabalhos que lhe apareciam.
Sabrım tükendi!
Perdi a paciência!
Milyonlarca yıl önce soyları tükendi.
Eles estão extintos há milhões de anos.
Şimdi Jedi'lerin nesli tükendi.
Agora os Jedis estão quase extintos.
Jedi'lerın türü tükendi, onların ateşi evrenin dışına çıktı.
Os Jedis estão extintos, o seu fogo apagou-se do Universo.
Albay, sanırım zamanımız tükendi.
Coronel, acho que o nosso tempo se esgotou.
Ama şimdi o sadece yorgun yaşlı bir adam savaşlardan yıpranmış, kamuoyu ve Tanrı bilir başka neler.. Korkarım tükendi.
Agora é apenas um velho cansado, esgotado pela guerra e pela opinião pública, que se foi abaixo.
Enerjim tükendi.
Estou drenado de energia.
Sıkı bir dövüşçü ama bacakları tükendi.
É bom golpeador, mas já não tem pernas.
- O konserin biletleri tükendi mi?
- Na terra natal está mesmo esgotado?
Biletler tükendi.
Estádio, estamos esgotados.
İşleri kontrol altına almalıyız yoksa bir yerlerden patlak verecek. Kaynaklarımız neredeyse tükendi. Eğer şuan eşleri..
Se nem conseguirmos fundos para sustentar as esposas dos membros que actualmente gozam da hospitalidade do estado, não sei onde arranjaremos o dinheiro para levarmos a cabo os nossos planos.
Ama artık sabrımız tükendi, prensim!
Mas não podemos ficar parados.
Erzaklar tükendi.
As lojas ficaram sem comida, os preços subiram no mercado negro.
Artık sabrım tükendi burayı terk edin.
Quero-o na rua.