Ucretsiz translate Portuguese
385 parallel translation
Stand... Ücretsiz servis.
Transporte gratuito.
Ücretsiz.
Livre.
İçeride sadece dua edip duran yaşlı bir... 450 YILLIK KIZILDERİLİ HARABELERİNİ ZİYARET EDİN, GİRİŞ ÜCRETSİZ
Só se encontra uma idosa lá dentro que... VISITE AS RUINAS INDIAS 450 ANOS DE HISTÓRIA GRÁTIS
- Ücretsiz tatil yok, Buzzy!
- Não há despedimentos, Buzzy!
- Ücretsiz efendim.
- Estão convidados.
Ücretsiz üniversite haberleri... bundan böyle benim iznimle yayınlanacak.
Acabam-se os parágrafos gratuitos para eles, a menos que eu dê autorização.
Ücretsiz değildi.
Näo era gratuita.
Ücretsiz olan onun hemen yanındaydı.
A gratuita era ao lado.
Ücretsiz plaj ile giriş ücreti alınan bizim gittiğimiz plaj arasında bir çit vardı. - Anlıyorum.
Havia uma vedaçäo entre a praia gratuita e a praia onde íamos, que cobrava a entrada.
Ücretsiz plajdakiler çitlerin üzerinden tırmanıyor, yüzerek etrafını dolanıyordu.
Os da praia gratuita treparam a rede ou nadaram à volta.
Ücretsiz numune olmaktan yoruldum.
- te acalme. - Não quero ser uma amostra gratuita.
Ücretsiz mi?
Não remunerado?
Ücretsiz açarım.
Sem cobrar mais por isso.
Ücretsiz.
De graça.
Ücretsiz danışma yapıyorsa, bir noktayı daha belirtmiştir umarım.
Já que lhe deu tantos conselhos grátis, espero que lhe tenha dito outra coisa.
Ücretsiz.
Nada.
Ücretsiz izinli olduğun sürece demek istiyorum. Kızlara da nafaka ödemek zorunda kalacaksın.
Vais ter de pagar pensão de alimentos.
Ücretsiz yoldan geldim.
Eu sei, apanhei trânsito na auto-estrada.
Merak ediyorum da 510-A modelinden bir tane almak ister miydiniz? Ücretsiz.
Digamos, só por curiosidade, gostaria de levar um Modelo 5-10-A?
Evet. Ücretsiz dans dersi ister misiniz diye soruyorlar.
Se queríamos lições de dança gratuitas.
Ücretsiz klinik doktorlarına.
Saúde pública?
- Ücretsiz otopark.
- Estacionamento grátis.
Ücretsiz.
É por conta da casa.
Onu da bırakırım. Ücretsiz.
Deixo-o lá com todo o gosto.
- Ücretsiz.
- Não é nada.
Ücretsiz alkolsüz bir içki alır mıydınız?
Gostaria de uma bebida suplementar?
Ücretsiz.
É grátis.
Ücretsiz dans dersleri terasta.
A organização felicita-os a todos.
Ücretsiz.
É grátis!
Ücretsiz değil mi?
- É sim.
- Ücretsiz bira!
- Cerveja de borla!
"Ücretsiz tavsiye nadiren ucuz olur".
"Os conselho gratuitos saem sempre caros."
Ücretsiz.
É gratuita.
- Ücretsiz mi?
- Não tem preço.
- Ücretsiz kliniklerin posterleri var ya.
- Sabem aqueles cartazes da City Free Clinic?
- Ücretsiz çalışıyoruz.
- Que trabalhem de graça.
Sana istediklerini getirecek. Ücretsiz.
Ele trará o que quer que você necessite, sem encargos.
Ücretsiz yumuşatıcı numunesi!
Amostra grátis de amaciador de tecidos?
Ücretsiz.
De borla.
- Ücretsiz klinik doktorlarına?
Médicos da Caixa?
Ücretsiz Garson otoparkı?
Arrumadores gratuitos?
- Ücretsiz.
- É de graça.
Gel seni dolaştırayım. Ücretsiz.
Vamos, eu lhe dou um passeio de cortesia.
Ücretsiz danışmanlık için yalvarmaya ne zaman başlayacaksın?
Porque não passamos à parte em que me imploras serviços legais de borla?
- Ücretsiz.
- É grátis.
- Ücretsiz, değil mi?
- É grátis, certo?
Ücretsiz olsun.
Não cobro nada.
- Ücretsiz puding ister misiniz?
- Quer uma amostra grátis?
"Ücretsiz Özel Sahne Çekimi." Güzel!
"Fotografia boudoir grátis." Fixe.
Ücretsiz erotik fotoğraf çekimi için belgem var.
Tenho um certificado para uma sessão fotográfica erótica grátis.
- Bilmiyorum. Ücretsiz klinikte bayan bir ürolog işe aldıklarından beri onu bu kadar sinirli görmemiştim.
Acho que não o via assim tão chateado desde que contrataram uma urologista mulher para a clínica gratuita.