Ugramak translate Portuguese
485 parallel translation
Toplumun hışımına mı uğramak istiyorsunuz?
Queres ser um flagelo público?
Ben elçilik uğramak, moruk. Bilet almak Londra için.
'Ich mussen'chamar a Embaixada para pegar... meu bilhete'nach'Londres.
Önce eczaneye uğramak, sonra da Elinson'un kızını görmek istiyorum.
Agora, quero passar na farmácia e depois ver a miudinha.
İki kez kayba uğramak bir şekilde haksız görünüyor.
Sofrer duas perdas parece-me injusto.
Sylvia size tekrar uğramak istiyor.
A Sylvia está disposta a consultá-lo novamente.
Ama bana verilen konunun ilk paragrafını bitirdim... sadece birkaç dakika uğramak ve doğru yolda... olup olmadığımı öğrenmek istiyordum.
Acabei o primeiro parágrafo da tarefa... e só queria passar por casa dela por alguns minutos... e ver se estava no bom caminho.
Bir Hristiyan tarafından ihanete uğramak, ve bir Berberi tarafından kurtarılmak...
Traído por um Cristão, e salvo por um Mouro.
Uğramak istedim açıklamak istiyordum ama size üç kağıt yapmıştım.
Queria ir vê-lo, mas... Vou-lhe dizer, fui enganado.
Arada sırada buraya uğramak hoşuma gidiyor
De tempos a tempos, Gosto de passar por aqui
Düşman saldırısına uğramak iyi bir şeydir.
O facto de sermos atacados pelo inimigo é uma coisa boa.
Ve bir dahaki sefere bana uğramak istersen, lütfen önce bir telefon et.
E quando decidires aparecer assim, por favor telefona primeiro.
Yani, eğer bir erkek hayatın dikenli yollarında acı çekerek ilerlerken şüpheli ara istasyonlardan birine uğramak isterse, bunu millete pat diye söylemez.
Se um homem quer superar uma situação turbulenta... ao largo do tortuoso caminho da vida, não pode ser franco.
Çünkü Führer'in gazabına uğramak istemiyorum.
Porque não estou preparado para contrariar o Fuehrer.
Uğramak istiyordum da, gelebilir miyim?
Posso passar por aí para falar consigo?
Sana uğramak istiyordum, ama bayağı meşguldük.
Pensei em aparecer, mas ando sempre ocupado.
Kasabadan gitmeden önce tek bir yere uğramak istiyorum.
Embora eu queira ir a outro sítio antes de deixar a cidade.
Geçerken uğramak.
Vaguear.
Böyle görevde olmadığım günlerde, uğramak isterim.
Gosto de vir aqui de vez em quando, nos meus dias de folga.
Sadece hayatın kısa olduğuna... ve akıllı adamın en az zarara uğramak için hareket ettiğine dikkat çekiyorum.
E um homem precavido, cobre suas apostas.
Tecavüze uğramak gibiydi!
Como violada!
Bir uğramak istedim.
Pensava dar uma volta.
Bayanlar, benim eve gitme vaktim geldi. İçinizde kokteyl için bana uğramak isteyen olursa, Limuzinimde yeterince yer var.
São horas de eu ir para casa mas, se alguma das senhoras quiser vir tomar um cocktail a minha casa, há muito espaço na minha limusina.
Bir arkadaşa uğramak zorundayım.
Tenho de visitar um amigo.
Tamamdır. Yalnız giderken bir yere uğramak istiyorum.
Está bem, só quero fazer uma paragem pelo caminho.
Benim evime uğramak ister misin?
Queres ir à minha casa?
Biz hakarete uğramak.
Nós muito ofendidos.
Affedersin, bir yere uğramak zorunda kaldıkta...
Desculpa, tivemos de fazer uma paragem pelo caminho.
En kötüsü tecavüze uğramak değil, bunu herkese söylemek zorunda olmaktır.
O pior não é o estupro, é ter que contar a todo o mundo.
Eğer uğramak istersen, bu harika olacak.
Por isso, se quiseres aparecer vai ser muito fixe.
Sabah müzeye uğramak iyi fikir şu tabloya göz atmak da.
Era capaz de ser boa ideia ir ao museu de manhã. Dar uma olhadela ao quadro.
Akşam yemeğinden sonra bir aram var, eğer uğramak istersen.
Tenho uma folga depois do jantar, se queres aparecer.
Uğramak için bahane uydururum.
Arranjo uma desculpa para lá ir.
Ama önce buraya uğramak istedim ki sen de gerçek bir erkek neye benzermiş gör.
Mas fiz com que ele viesse aqui primeiro, para veres como é um homem a sério.
Ve şehre ne zaman gelirsen bir komedi kulubüne uğramak istersen, ya da başka bir şey.
Se estiveres na cidade e quiseres ir a um clube de comédia.
Yine de gümrük vergisiz mallar satan dükkana uğramak istiyorum.
Ainda assim, gosto de ir ao Duty Free.
# Gümrük vergisiz mallar satan dükkana uğramak istiyorum. #
Gosto de ir ao Duty Free
# Gümrük vergisiz mallar satan dükkana uğramak istiyorum. #
Gosto de parar No Duty Free
Şimdi, size uğramak istedim Bay Ireland, çünkü kayıt dışı gelirlerle ilgili... Çok fazla ihbar alıyoruz.
Passei por cá, Sr. Ireland, porque encontrámo-nos a rever algumas situações de profissões sujeitas a gratificações.
Sonunda hayal kırıklığına uğramak üzere evlilikte acele eden bir kız.
A jovem precipita-se e casa, apenas para se desiludir, no final.
Götürülmeden ona bir kere daha uğramak ister misin?
Queres dar-lhe mais uma antes de a levarem?
Tecavüze uğramak, boğulmak, kendi kanında boğulmak mı istiyorsun, ha?
Quer ser estuprada, estrangulada e afogada numa banheira com o seu próprio sangue?
Şöyle bir uğramak için resmi sebepler düşündüm fakat iyi sağlığın beni mazeretlerden mahrum bıraktı.
Para dizer a verdade, pensei em motivos oficiais para passar por aqui mas a sua boa saúde tirou-me todas as desculpas.
Ben de yol yorgunuyken Sanal Süite uğramak isterdiniz diyordum.
Pensei que quisessem passar algum tempo numa câmara holográfica.
Biraz kahve ister misin? Washington'a dönmeden uğramak istedim.
Quis passar por cá antes de voltar para Washington.
Manitu tarafından saldırıya uğramak, kurbanı da bir manitu yapar.
Quem é atacado por um manitou transforma-se num.
Sadece bir uğramak için...
Estava pensando em passar por aqui...
Hayal kırıklığına uğramak âdetim değildir.
Não estou acostumada a que me contrariem.
Eğer kaçmazsa tek yapman gereken çöküntüye uğramak.
Se ele não fugir, finge um colapso nervoso.
Saldırıya uğramak üzeresin.
Vais ser atacado, meu.
- Tamam. Hımm. Yalnızca uğramak ve kendimi tanıtmak istemiştim.
Tinha de aqui vir apresentar-me.
Söylemek ayrı, oturup şahsen saldırıya uğramak ayrı.
Uma coisa é dizer isso. Outra é sofrer ataques diretos.