English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ U ] / Ugrasıyorum

Ugrasıyorum translate Portuguese

2,379 parallel translation
Aile meseleleriyle uğraşıyorum.Gençleri bilirsin...
Problemas familiares, estes jovens...
Her gün bu departmanın ihtiyaçları için belediye meclisi ve valilikle uğraşıyorum.
Eu luto com o conselho e a câmara todos os dias para conseguir o que o departamento precisa.
Evliliğimin son evresindeyim ve malların devredilmesi ile ilgili bir sürü belgeyle uğraşıyorum ve...
Estou no fim de um casamento e nos últimos dias do depósito fiduciário e...
Sadece, kendini kötü hisset diye uğraşıyorum.
Só estou a tentar fazer sentir-te mal.
Çünkü boyumdan büyük dertlerle uğraşıyorum.
E sinto que estou a perder as minhas merdas.
Eve dönmemiz için uğraşıyorum.
Só estou a tentar levar-nos para casa.
- Uğraşıyorum baba.
Estou a tentar, pai.
Bayım, yaklaşık 30 yıldır bu işle uğraşıyorum.
Sabe, senhor, já ofereço este tipo de serviços há 30 anos.
Bu yüzden, nerede yaşarsam yaşayayım ne kadar yaşarsam yaşayayım, beynimi anılarla doldurmak için uğraşıyorum.
É por isso que eu... sempre tentei garantir que onde quer que viva, pelo tempo que viva lá, os espaços fiquem preenchidos com memórias de mulheres nuas.
Uğraşıyorum.
Estou a tentar.
Sabahtan beri çocuklarla uğraşıyorum zaten.
Por favor, estive a cuidar deles o dia todo.
- Kalp pili ile uğraşıyorum.
Basicamente trabalho com pacemakers.
Noel Arifesiyle uğraşıyorum.
Sempre tive problemas com a noite de Natal.
Burada griple uğraşıyorum.
Estou a trabalhar com gripe.
Yıllardır içindeki binlerce insanı normal boyutlarına getirmeye uğraşıyorum.
Eu tenho tentado durante anos trazer de volta os milhares de pessoas que ali vivem ao seu tamanho original.
Oraya gitmek için çok uğraşıyorum ama rezervasyon almıyorlar.
Ando ansiosa para experimentar aquele lugar, mas eles não aceitam reservas.
Uğraşıyorum... bekle, bir saniye bekle, Amy.
Estou a tentar conseguir... espere, espere um momento, Amy.
Sadece dostunuz olan polisin davasını çözmeye uğraşıyorum.
Só estou a tentar resolver o homicídio de um colega.
- Uğraşıyorum. Ama bacaklarım...
A minha perna está...
- Uğraşıyorum!
- Estou a tentar!
Sağlıklı bir kahvaltı etsinler diye uğraşıyorum ben burada.
Estou a tentar fazê-los comer um pequeno-almoço saudável.
Bazı yazarlarla uğraşıyorum... Nasıl desem..? Öngörülemez tipler.
Lido com escritores que têm um feitio... como dizer, são imprevisíveis.
- Uğraşıyorum, efendim -
Senhor...
Hatalar yapıyorum ama uğraşıyorum da.
Cometo erros, mas tento.
Asla gitmeyecekti. Annemin hasta olmasıyla yeterince uğraşıyorum zaten.
Já me custa lidar com a minha mãe doente e esta atitude juvenil...
Uğraşıyorum anne, ama çok inatçı.
Tento, mãe, mas ela é muito teimosa.
- Hala uğraşıyorum.
Estou... a trabalhar nisso.
Şimdi bir de oturduğumuz apartmanın onarım işleriyle uğraşıyorum.
E agora estou embrulhado na renovação do prédio onde vivemos.
Hayır, hızlıca harekete geçmemiz gerekirse kaybolmasın diye uğraşıyorum.
Não, vou assegurar-me que não se perde se tivermos de partir depressa.
Hayatım, sana istediğin geceyi geçirtmek için uğraşıyorum. Bunu yapmak istiyorum.
Querida, quero dar-te a tua noite, quero sim.
Velayet davası için uğraşıyorum yani onunla bazı günler birlikteyim.
Eu estou no meio de um caso de custódia, assim eu... a vejo apenas ocasionalmente.
Niye kahve yapmaya uğraşıyorum bilemiyorum.
Nem sei porque ainda faço café.
Carl yetiştirme yurduna verilmesin diye uğraşıyorum onların eline iyice koz vermek için değil.
Estou a tentar manter o Carl longe de um lar adoptivo, não dar razão para que o ponham num.
Hepimiz işimize devam edebilelim diye kendini kaybetmemen için uğraşıyorum.
Estou a tentar ajudar-te para não perdermos o emprego.
- Uğraşıyorum.
- Estou a tentar.
Kilitle uğraşıyorum.
Estou a tratar na fechadura agora.
Nasıl düzelteceğimi bilmiyorum ama uğraşıyorum.
Quer dizer, eu só... Não sei como resolver as coisas, mas estou a tentar.
Biraz uğraşıyorum.
Um bocadinho, sim.
Bak Roan, ben de kendi ajan ilişkisi hengamemle uğraşıyorum ama sana General olayını sorayım dedim.
Escute, Roan, eu próprio estou a passar por uma situação turbulenta na minha relação com uma espia... e queria fazer-lhe uma pergunta sobre a General.
Lloyd, Lloyd, Lloyd, Lloyd, bütün bir öğlendir Federallerin bilgisayar inekleri ile uğraşıyorum.
Lloyd, Lloyd, Lloyd, Lloyd, Eu tenho estado ao telefone com os Marshall's cibernéticos toda a tarde.
Daha kolay olması için uğraşıyorum. Hiçbirimiz için kolay değil, hele benim için hiç.
Isto não é fácil para ninguém, pelo menos, para mim.
- Teresa, meşgul olduğunu biliyorum ama dışarıda bir sürü muhabirle uğraşıyorum biri ile görüşmeye fırsatın var mı?
- Teresa, sei que está ocupada, mas tenho vários repórteres lá fora a aguardá-la. - Agora não, Brenda.
Ve barış adına... Onları evimize götürmeye uğraşıyorum.
E em nome da paz estou a tentar levá-los para casa.
Uğraşıyorum, Hank, İstersen şans yüzüğü verebilirim.
Se tivesse descoberto, Hank, já tinha avisado.
Farkındayım, uğraşıyorum.
- Eu sei. Eu estou a tratar disso.
Yıllardır uğraşıyorum.
Há anos que tento.
Uğraşıyorum, daha başaramadık.
À procura, sem sucesso.
Bak, ben burada seni mutlu etmek için, Mark'ı mutlu etmek için ve içimde büyüyen ufak insanı mutlu etmek için uğraşıyorum.
Estou a dar o meu melhor para estares feliz, para o Mark estar feliz, para o bebé estar feliz.
Bırakmaya uğraşıyorum.
Tenho de diminuir a dosagem.
- Neden uğraşıyorum ki? Soru buydu.
- Por que ainda me estresso?
- Uğraşıyorum!
- Tranque a porta! - Estou a tentar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]