Ugrattım translate Portuguese
1,077 parallel translation
- Sizi hayal kırıklığına uğrattığımız için üzgünüm.
- Lamento desapontá-lo. - É demasiado tarde para desculpas.
- Ama sizi hayal kırıklığına uğrattım, efendim!
Mas deixei-o mal.
Seni düş kırıklığına uğrattım.
Sei que estás desiludida comigo.
Babamı hayal kırıklığına uğrattım.
Decepcionei mesmo o meu pai.
Sonra oraya gittim ve Bay Vishwas Rao'yu kurtardım. Ve teröristleri yenilgiye uğrattım.
E eu salvei o Vishwasrao das garras da morte, batendo nos assassinos, fiz-lhes a vida num inferno.
Peki ala, seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim, ama... o gemiye asla ayağımı bile basmadım.
Bem, sinto desaponta-lo, mas nunca pus os pés nessa nave.
Çünkü bilimi sekteye uğrattın, şimdi bilime yardım edeceksin.
Como estorvaste a ciência, agora, tens de ajudar a ciência.
Nicole, senden şunu anlamanı istiyorum. Seni hayal kırıklığına uğrattığımı düşüneceğin ne yaparsam yapayım bu tüm hayatını berbat etmen için mazeret sayılmaz.
Nicole, quero que compreendas que o que quer que aches que fiz para te desapontar, nao é razao para estragares a tua vida toda.
Jacques seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?
Alguma vez te desapontei?
Geçtiğimiz altı ayda, galaktik maden işletmelerini yarım milyar dolarlık zarara uğrattı.
Nos últimos seis meses, ele prejudicou a Operação Galactácica mineira em meio bilhão de dólares.
- Seni hayal kırıklığına uğrattım mı?
Aborreci-te?
- Hayır. - Bence uğrattım. - Hayır.
- Aborreci-te, sim.
Ne söylediysem onu yaptın. Seni hayal kırıklığına uğrattım.
Fez o que eu lhe disse... e deitei-lhe água fria em cima.
İkimizi de hayal kırıklığına uğrattım.
Sei que ficou desiludido. Eu fiquei.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Lamento desiludi-lo.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için, özür dilerim, Kaptan, ama bu yaşam içinde sadece ölümlüymüşüm gibi yapmam gerekecekti.
Sinto muito desapontá-la, Capitã, mas eu estaria apenas fugindo me adaptando nesta existência mortal.
- Sizi nerede başarısızlığa uğrattım?
Em que é que falhei?
Baba, seni hayal kırıklığına uğrattım.
Pai... desiludi-vos.
Sizi hayal kırıklığına uğrattım ve kendimi asla affetmeyeceğim.
Eu falhei e jamais me perdoarei.
Yani kocasını seçerken seni hayalkırıklığına mı uğrattı?
E assim desapontou-te na escolha do marido?
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Eu? Lamento muito desiludi-lo, mas...
- Üzgünüm, hayal kırıklığına uğrattım.
Lamento desiludir-te.
Kendi kendimi hayal kırıklığına uğrattım, Simon.
Decepcionei a mim mesmo, Simon.
Onları hayal kırıklığına uğrattım.
Deixei-a ficar mal.
Korkarım onları hayal kırıklığına uğrattım.
- Temo que os tenha desiludido.
Bizi hayal kırıklığına uğrattın, aşkımız.
Falhaste-nos, nosso amor.
Ve ben onu her zaman hayal kırıklığına uğrattım.
Desiludi-a sempre.
Sanırım cinsel açıdan onu hayal kırıklığına uğrattım.
Acho que não o satisfaço sexualmente.
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Lamento ter-vos falhado.
Adamları acayip hayal kırıklığına uğrattım.
Os gajos vão ficar tão desiludidos comigo.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Lamento desapontá-lo, Jack.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım herşey için özür dilerim... özellikle de bunun için.
Peço desculpa por todas as vezes em que te falhei. Especialmente esta.
Hayalkırıklığına uğrattım, kuşkusuz.
Para grande desilusäo tua.
Seni hayal kırıklığını uğrattığım ama daha fazla da kaldıramayacağım.
Bem, desculpa decepcionar-te, mas estou sem piadas.
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm, fakat değilim.
Mas, lamento desapontar-te, não o sou.
Beni sağdıcın yaptın ama seni hayal kırıklığına uğrattım.
Escolheste-me para padrinho, e deixei-te ficar mal.
Onu bir savaşta yenilgiye uğrattım.
Derrotei-o numa batalha.
Hayat geçen gün beni hayal kırıklığına uğrattı tüm yanlış düğmelerime bastı, Ben de ısırıp kulağını koparttım, Onu iplere ittim ve durmasını söyledim.
A vida deixou-me frustrado no outro dia, fez-me o que não devia, e então, arranquei-lhe a orelha, empurrei-a contra as cordas e disse-lhe para parar.
Seni başarısızlığa uğrattığım için affet beni, firavunum.
Perdoa-me, meu Faraó, por ter falhado.
Zaten onları çok hayal kırıklığına uğrattım.
Eu já... abusei tanto deles.
Sizi hiç hayal kırıklığına uğrattım mı Bay Chapel?
Já o deixei ficar mal, Sr. Chapel?
Seni hayal kırıklığına mı uğrattım?
Te decepcionei?
Bu 20 yıl içinde seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?
Alguma vez te recusei ajuda durante estes 20 anos?
Bizi hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?
Já alguma vez deixei que ficássemos mal?
Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
Desculpe desiludi-lo.
- Seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?
- Já alguma vez te dececionei?
Seni hayalkırıklığına uğrattım.
Desculpa não te ter protegido.
Sana kaç defa şans tanıdım ama beni hayal kırıklığına uğrattın!
Dei-te um porradão de oportunidades e tu desiludiste-me.
- Sanırım onu hayal kırıkılığına uğrattım.
- Acho que o deixei em baixo.
Seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?
Já alguma vez te desiludi?
Galiba seni hayal kırıklığına uğrattım.
- Acho que estás desapontado comigo.