Ulaşacağım translate Portuguese
439 parallel translation
Bu arada, sana ihtiyacım olduğunda nasıl ulaşacağım?
Onde é que te posso contactar caso precise?
İstediğim Doğu'ya geri dönmek, Batı değil ve eninde sonunda oraya ulaşacağım, görürsün!
Quero voltar ao Leste, não ao Oeste. E é o que farei, vais ver.
İzleyicilerime direkt ulaşacağım, internetten canlı olarak.
Vou directo aos meus espectadores, globalmente e em directo.
Ona nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
Eu não sei como chamá-la de volta.
Ona ulaşacağım. Ona ulaşıp, kendinde olduğu bir anı kaçırmayacağım, ve cinayet hakkında her şeyi soracağım.
Eu irei ter com ele... e não vou perder tempo, vou-lhe perguntar de caras... tudo sobre o assassínio.
- Bir yere ulaşacağım.
- Hei-de chegar a algum lado.
M-5'e nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.
Não sei como chegar ao M-5.
Ben, ortak bir noktada makul bir çözüme ulaşacağımızı umuyorum.
Esperava que viéssemos cá para encontrar um acordo.
Bir gün ulaşacağım.
Vou conseguir, um dia.
Size nasıl ulaşacağımı bilmiyordum, Bay Gatsby.
Eu não sabia como entrar em contacto contigo, sr. Gatsby.
Ne zaman ulaşacağımızı hesaplamadın mı?
- Não calculaste a hora de chegada?
- Sana tekrar nasıl ulaşacağım?
- Onde a posso encontrar mais tarde?
Ulaşmayı planlıyorum, eğer şanslıysam... "Nihai Bilgi" ye ulaşacağımı umuyorum..
Um lugar onde, se tivermos sorte, poderemos encontrar aquilo que chamamos de "conhecimento absoluto".
Sana ulaşacağım.
Deixa que te apanhe!
Yeterince derin kazarsak Çin'e ulaşacağımızı söylemişti.
Se escavássemos o suficiente, chegaríamos á China.
Devriyeden kurtulup, altın rozete ulaşacağım.
Deixo as patrulhas, crachá dourado logo.
Eğer size ihtiyacımız olursa, nasıl ulaşacağımızı biliyoruz.
Se precisarmos, sabemos onde encontrá-los.
Ancak bu karara önümüzdeki birkaç gün içinde, onu tanıyan, onunla birlikte ya da ona karşı çalışmış siz beylerden... alacağım bilgiler doğrultusunda ulaşacağım.
Porém, serei convencido pelo que ouvir nos próximos dias da vossa parte, que o conhecem, que trabalharam com ele, que trabalharam contra ele.
Birazdan Kara Körfezi'ne ulaşacağım.
Devo estar a chegar ao Golfo de Kara.
- Ona nasıl ulaşacağım?
- Como chego até ele?
Steubens'ın laboratuarına açılan kapı burada, ama yolda bunlar varken, oraya nasıl ulaşacağımızı...
Essa porta dá no laboratório... mas com tudo isso no caminho, não sei como...
- Ee, ona nasıl ulaşacağım?
- Como chego a ele?
Başkana telefonla ulaşacağım.
Vou passar ao Presidente.
Tepeye ulaşacağımı sanmıyorum!
Não sei se chegarei até lá acima.
Ama kütüphaneye nasıl ulaşacağımız...
Mas como chegamos à biblioteca...
Oraya nasıl ulaşacağım?
Como vou até lá?
Er ya da geç umursadığın birine ulaşacağım.
Mais cedo ou mais tarde... vou chegar a alguém que te interesse.
- Hayat olan her yere ulaşacağım.
Levará o meu poder a todos os cantos da Criação.
Dinle, küçük makasımı getireceğim, tamam mı? Ve içerideki bacağa ulaşacağım.
Vou buscar a tesoura e corto-as por aqui.
Leland, Maddy'nin ailesine nasıl ulaşacağımızı biliyordur.
O Leland saberá como contactar a família da Maddy.
# Ulaşacağım # Anlayacağım # Başaracağım
Vou conseguir vou sair-me bem
# Ulaşacağım # Anlayacağım # Başaracağım
Vou estender os braços e consegui-lo vou fazer com que tudo fique bem
YArdımcı olabilecek bir adres bulursam size ulaşacağım.
Vou ver se consigo arranjar algum endereço que a possa ajudar.
Yirmisekizinci paralelde karaya ulaşacağımızı nereden biliyorsun?
Como sabe que vamos encontrar terra no paralelo vinte e oito?
Ve ölüme ulaşacağım.
E eu vou alcançar a morte.
Önce Barselona'ya gidip, oradan da gideceğim yere ulaşacağım.
Vou para Barcelona, e partirei de lá. Por quê tu?
Kiliseye nasıl ulaşacağım?
Como poderei chegar à Igreja?
Kılıcımın ulaşacağı yere kadar gelsin.
Coloque-o ao alcance de minha espada.
Bu yüzden saklandım. Birinin bana ulaşacağını biliyordum.
Escondi-me porque sabia que alguém havia de me apanhar.
Nasıl ulaşacağımı -
Não sei como...
Ama ben planımın, tanrının yardımıyla, başarıya ulaşacağına ve dünyanın yaşayacağına eminim.
Mas estou convencido de que, com a ajuda de Deus, o meu plano resultará, e o mundo sobreviverá.
Bu da bir numaralı uçağımızın hedefe ulaşacağını neredeyse garantiliyor.
Isso significa que o avião Número Um deve conseguir passar.
Şimdi, adamımızın etrafını saracaklar. Bu sayede Başkan Novales'e ulaşacağız.
Não tardam a cercar o nosso homem e a conduzir-nos ao Presidente Novales.
Buz botu lazım. Oraya nasıl ulaşacağız?
Precisamos de barco de gelo.
Yakında ihtiyacımız olan tüm radyasyona ulaşacağız.
Em breve, conseguiremos toda a radiação de que precisamos.
Bahse girerim, seni elde edeceğim sana ulaşacağım, sana öğreteceğim seni kazanacağım, seni elde edeceğim 1 dakika, 47 saniye, efendim.
Um minuto e 47 segundos, senhor.
Tılsıma ulaşacağından emin olmalıydım.
Tinha de ter a certeza que conseguias chegar ao talismã.
Amacımıza nasıl ulaşacağız?
- Como o conseguimos?
Kaçınılmaz zafere ulaşacağız, Tanrı yardımcımız olsun.
Ele irá ganhar o inevitável triunfo e que Deus nos ajude.
- Ona nasıl ulaşacağız peki? - Yine de ona bağırmayalım.
Não gritamos simplesmente com ele.
Şimdiki hızımızla, Atalia sistemine 37 saat içerisinde ulaşacağız.
Na velocidade atual, nós chegaremos ao Sistema Atalia em 37 horas.