Usö translate Portuguese
7,409 parallel translation
Lâzım olur diye silah zulaladılar.
Aprontaram armas para uso futuro.
kontak lens takmıyorum.
Não uso lentes de contacto.
Bazen güçlerimi iyilik için kullanıyorum işte.
Às vezes uso os meus poderes para o bem.
İşgal hareketinde maske kullanımıyla ilgili çıkarımınız nedir?
O que acha do uso de máscaras no movimento Ocupacional?
Ama siyasette maske kullanımına dönecek olursak.
mas regressando ao uso de máscaras na política.
Protesto hareketinde maske kullanımının ana taktiksel açıklamasaydı.
que tem sido a a explicação táctica primária para o uso de máscaras entre vários movimentos de protesto dos sécs. XX e XXI.
- Ben telefonumu iş için kullanıyorum.
- Uso o meu telefone para trabalho.
Büyü yaptığımda. Beni hissedebiliyor çünkü ikimiz de büyücüyüz.
Quando eu uso a magia... ele pode sentir.
Yaptığımız şeyler ordu ve kolluk kuvvetleri için.
É para uso militar, para aplicação da lei.
Onun yerine zıttını kullanacağım : "Hayat."
Ao invés, uso a palavra oposta : vida.
Buraya havalandırma kanalını inşa ederek boş alanı heba etmişler.
Adicionaram esta parede para pôr a conduta de ar central para um uso completamente ineficiente do espaço.
Kızınızda gördüğümüz belirtiler, bu tür ilaçların yanlış kullanımında görülen belirtilerle örtüşüyor.
Pergunto-lhe isto, porque os sintomas da sua filha são consistentes com o uso impróprio de analgésicos.
Her zaman kazak giymem.
Obviamente que não as uso sempre.
Steroid kullanıyorum. Ne olmuş?
Uso esteroides, e depois?
Bilmem, belki bu da bir mazeret.
Talvez uso isso como uma desculpa.
Tıpkı sevdiğim adamın katilini bulmak için onları kullanmam gibi.
Sim. Assim como eu os uso para encontrar quem matou o homem que eu amo.
Kendimi korumak için yanımda taşıyorum sadece.
Uso isto apenas para me proteger.
Kask takmak istemiyorum.
Eu não uso capacete.
Biz, her ikisini de!
Mas eu uso os dois.
- Neden ayakkabılarını giymiyorsun?
Por que não uso os seus sapatos? Coloque-os em mim.
Girişini yahut çıkışını gören olmasa da orada bulunduğu süt keçimizin kıçındaki yaralar vasıtasıyla tespit edilmiştir.
Ainda que ninguém o tenha visto a entrar ou sair, a prova da sua presença era clara, depois de uma inspecção, notou-se que o cu da cabra leiteira estava irritado devido a demasiado uso.
Bunlar buradayken kullanman için senin.
Já que está aqui... estes são seus para uso departamental.
İkimiz de bunu kullanabiliriz Jason.
Ambos podemos fazer uso disto, Jason.
- Hangi ters büyüyle?
- O que uso para inversão?
Artık Ana-Sett'in imgesine layık değilim.
Eu já não uso a imagem de Ana-Sett.
Onları nasıl kullanacağınız size kalmış.
O uso que lhes dão é responsabilidade vossa.
Tayfası buraya sürekli girip çıktığına göre ne sakladıklarını öğrenmeni istiyorum.
Como a sua tripulação faz uso frequente das tuas raparigas, gostava que descobrisses o que é.
- Ben macun kullanıyorum.
- Eu uso gel.
Bitleri düşürmek için VP9 ABR ve p2p aracılığıyla yükün en büyük kısmını taşımak için de WebRTC kullanıyorum.
Uso o VP9 ABR para reduzir bits, e o WebRTC para transportar o grosso dos dados, via p2p.
# Sen çok farklısın bebeğim # # Ben hep tacımı takarım #
Sou diferente de si querida Sempre uso a minha coroa
Ona artık ihtiyacımız kalmadı.
Não haverá mais uso para ele.
Soruşturma zekamı kullanmak için mükemmel bir olay.
Excelente uso do meu génio criminal.
Hep baston kullanmam.
Nem sempre uso bengala.
Kontrollü bir güç kullanımıydı.
Foi um uso de força controlado. Eu sei o que aconteceu.
Babasının türbanını takmak, oğlunu bilge yapmaz.
Um filho não herda a sabedoria do seu pai simplesmente através do uso do seu turbante.
Devletiniz başkanınız için yapılmış zırhlı bir Cadillac limuzin bile teklif etti.
O seu governo ofereceu até o uso de uma limusine Cadillac blindada, feita para o seu presidente.
Zencefil yerine bunu kullanırız.
Sabemos do uso do gengibre.
Özel kullanım için.
Só para uso privado.
- Yine de her zaman kullanıyorum.
- Mas eu uso-a a toda a hora.
Her zaman giyerim.
Uso isto a toda a hora.
Evet, yani bir kutu içerisinde karışık halde geliyor ama ben yaban mersini de ekliyorum.
Pois é. Uso uma mistura de pacote, mas adiciono-lhe os mirtilos.
Evet, bence de bir hikâye fakat çevirinizde ufak bir hata vardı Bay Chandler. Yazıların eskimişliği ve yıpranmışlığı göz önüne alındığında anlaşılır bir durum tabii.
Sim, penso que é uma história, mas cometeu um erro na sua tradução, Sr. Chandler, mais do que compreensível dada a escrita arcaica e ao uso.
Yakama çiçek takıyorum.
Uso uma flor!
- Maske takmanız... cildinize iyi gelecektir.
O uso de máscara é bom para a pele.
Ben uyuşturucu bile kullanmıyorum, dostum!
Eu nem sequer uso drogas, meu!
Mutfakta önlük giyerken bile sırf ironi olsun diye giyiyorum.
Sempre que uso aquele avental na cozinha, uso-o de forma irónica.
Fabrika ve prensiplerimizi modernize etmekten bahsetmeliyiz. Uzun vadeli önceliklerinden yani.
E temos de discutir a atualização das nossas instalações e políticas sobre o seu uso como uma prioridade a longo prazo.
Çünkü ben koruyucu kullanıyorum, bu yüzden senin ruhunun çürümesine sebep olan frengin ne tür olursa olsun, ben yakalanmadım.
Porque uso proteção, portanto, ainda não apanhei qualquer que seja o tipo de sífilis que tens e que apodreceu a tua alma.
Bunu Yahudi olup Hitler'i suçlayacak kıvama gelene kadar geçici olarak yapıyorum.
Só a uso temporariamente até me tornar judia e poder culpar o Hitler.
O geceden beri kullanmadım.
- Não uso desde aquela noite.
Arada ben de Kan'a söylerdim.
Às vezes também a uso com o Kan.