English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ U ] / Usûl

Usûl translate Portuguese

434 parallel translation
Dostum, eski usul içki alemine ne dersin? - İçki alemi mi?
Que me diz a uma bebedeira à moda antiga?
Babam eski usul yapardı. Ben yeni usulle yapacağım.
O meu pai cumpriu à moda antiga, eu vou cumprir à moda moderna.
Tamamen usul gereği, bilirsiniz.
Pura questão de rotina, sabe.
Ve eski usul beyefendiler gibi, onu öldürdü!
Então, como um cavalheiro da velha escola que é, ela matou-a!
- Hayır, böyle durumlarda usul olarak- -
Num caso assim...
Şey, herhalde artık değişmiştir. Artık her şey öyle yavaş oluyor ki, kasaba heyeti bu adı "Usul usul" adıyla değiştirmek istiyor.
Agora tudo acontece tão devagar que a câmara municipal quer mudar o nome para Pouco a Pouco.
- Tamam eğer istediği usul buysa,
Se ele quer desta forma, estou de acordo.
Glabrus'un başarısı için tanrılara eski usul bir kurban sunalım.
Vamos fazer um sacrifício à antiga pelo êxito de Glabrus.
Eski usul midilli arabası.
Uma antiga carruagem de póneis,
Şimdi de babam gibi eski usul bir içki hazırlayacağım.
Vou preparar uma bebida do jeito que meu pai fazia.
Beyler sanırım patronumuz Robbo eski usul bir "sanatkar".
Acho que o Robbo é um mecânico da velha guarda.
Tek bir söz bile söylemeden, gitgide usul usul...
No entanto, no entanto docemente, Sem uma só palavra. Pouco a pouco.
Ama sonra, tek kelime bile etmeden usul usul...
E no entanto, e no entanto docemente, sem que entre nós, nada se deseje. Pouco a pouco.
45 yıldır sürekli eski usul prensiplerle borç veriyorum.
Por 46 anos estive emprestando dinheiro, baseado em bons princípios antigos.
Eski usul bir deha, bir klasik.
Um gênio primitivo, um clássico.
- Demokrat usul, inandığım tek usuldür.
A maneira democrática é aquela que eu apoio.
Görünüşe bakılırsa, Arkadaş bana çok yüksek voltajda eski usul bir elektrik şoku verdi.
O Companhia deu-me um curioso e antiquado choque eléctrico de grande voltagem.
Ona eski usul cazibeyle yaklaştım, yine de...
Fiz aquela linha romântica, dei duro...
Eski usul şahmerdan.
O velho bate-estacas.
Eski usul biraz Hıristiyan inancı seni yukarı kuş gibi götürür.
Um pouco da velha fé cristã vai levá-la lá como um passarinho.
Çoğu kimse eski usul binaları seviyor. Ama açık fikirli olmanız da bekleniyordur.
Sei que muita gente prefere o antigo mas há que manter um espírito aberto.
İlginç olan eski usul çubuklarla pilav yerken ağızlarına kolun kürüme hareketiyle götürüyorlar.
O que é interessante é que quando comem arroz com chopsticks, levam-no à boca como se cavassem, assim.
"İşleyen bir adli mekanizma var. Usul ve tüzükler..." "Bunların hepsi adaletin tiyatroya benzer bir görüntüsü aslında."
Tem seu aparelho, seus julgamentos, todo esse aspecto quase teatral do sistema judicial.
Ve benimle beraber otur ve sen ve ben erkek erkeğe eski usul küçük bir içki partisi yapacağız.
Sente-se e vamos beber, de homem para homem.
Oh, yeni patronum eski usul yollardan hoşlanıyor.
Ai, a meu novo chefe gosta de viajar à antiga.
En başta benzin istasyonuna gelip gördüğümden emin olana dek usul usul yürüyerek seksi bacaklarını sergileyen sendin.
Em 1 ° lugar, você vai ao posto de gasolina e expõe suas malditas... e sensuais pernas para mim, andando bem devagar. Mostrando-as "muito bem" para mim.
Merdivenlerden usul usul yanaşıp ödünü patlatacağız.
Vamos aproximarmo-nos pelas escadas e pregar-lhe um susto.
Bu eski usul. AItı kadem boyunda demek.
Isto com as medidas dos antigos, isto quer dizer 6 kadam de altura.
Bana geldiğin yerden bahsetsene, Usul!
Fala-me do teu mundo natal, Usul.
Sana Usul diyeceğiz. Sütun kaidesini gücünü taşıyan demektir.
Serás conhecido por Usul, que é a força da base da coluna.
Hazineden de fazla, Usul.
Mais que um tesouro, Usul.
Bana geldiğin yerden bahsetsene, Usul!
"Fala-me do teu mundo natal, Usul."
Benim adım Usul.
Sou Usul.
Usul büyük bir taneyi çağırdı!
Usul chamou um grande!
Usul, bunlar en iyi 15 savaşçımız. Bundan sonra senin fedailerin olacaklar.
Usul, estes são quinze dos nossos melhores guerreiros que te servirão como a tua guarda.
Usul, öyle işaretler alıyoruz ki, Tanrı bile göremez.
Usul, temos marcas que nem sequer Deus jamais viu.
Usul artık sırrii dövüş modülüne ihtiyaç duymuyor.
Usul já não precisa do Módulo Sonoro.
Bu usul hiç değişmez.
A rotina nunca muda.
Sen hep kitabına göre, usul ve ahlak peşinde... bizim politik çıkarlarımızı riske atmaktan çekinmeden atıldın... ne diye, azıcık "üç numara" devirmek için.
Faz tudo como manda o figurino, tudo certinho, disposto a comprometer os interesses políticos só para apanhar uns quilitos de heroína.
Seni ve arkadaşın Librizzi'yi örnek yapacağım... eski usul.
Vou fazer de ti e do teu amigo Librizzi um exemplo. À maneira antiga.
Usul budur.
É este procedimento protocolar.
Sudan'da usul haline getirdikleri diğer şey de aynen böyle giyinip, deli numarası yapmaktı.
E ao outra coisa que costumavam fazer no Sudão era vestirem-se assim e fingirem que estavam loucos.
Eski usul bir hile geceliği ve buz kovası, ve yanlışlıkla başka bir odaya girdi.
O Dodge da velha vigarista... Camisa de dormir e o balde de gelo. E ela entrou no quarto errado por engano.
Nasıl uzaklaşıyor usul usul
Vede como se vai!
Ve bu usul, şimdi suçlamaya yanıtlanmasını gerektirir.
E, neste momento, trata-se da acusação.
Şey, pek çok usul var, hepsi bu.
Há muitos procedimentos.
Bu bir usul.
É um processo.
Pekala. Usul konusunda sana yardımcı olmamın herhangi bir yolu var mı?
Será que posso ajudar neste caso?
Bu sadece usul. Biraz çuvallayacağım.
É natural que cometa pequenos erros.
- Ortalık böyle toz duman ve belirsizken hiçbir şey. .. Bir tabak eski usul sardalyanın yerini tutamaz..
Quando tudo é incerto, nada melhor do que um prato de... sardinhas!
.. Bir tabak eski usul sardalyanın yerini tutamaz..
E é um bom prato de sardinhas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]