Utanc translate Portuguese
5,893 parallel translation
- Utancından olabilir mi? İktidarsızlığından da olabilir.
Talvez seja a vergonha dele?
Utancımı engellemeni takdir ettim.
Agradeço pela saudação.
Peter beni fark ettiğinde, utancından yerin dibine girdi.
Quando o Peter me viu, tinha uma expressão de culpa.
O an farkına vardığı bu utancın Ailesine ulaşacağından korkmuş.
Atirou-se da janela, com medo da vergonha que este momento de fraqueza traria à sua família.
Hepimizi bu utanç verici durumdan kurtarabilirdim.
Podia ter evitado o constrangimento.
- Ama utanç vericiydi.
Mas é humilhante.
Açıkçası, utanç verici.
Francamente, é embaraçoso.
Onun masum olduğunu bilen Wudang halkı, utanç içinde yaşamını sürdürecektir.
Wudang vai viver em vergonha.
Acı verici derken utanç verici anlamında.
E por doloroso, eu quero dizer vergonhoso.
bu utancı gizledin!
Mentistes.
Köpüklemelere, yapıştırıcı şakalarına utanç verici resimlere son verelim.
Sem mais bolhas, sem mais supercola, sem mais fotos constrangedoras.
Aynı cep saatiyle oraya gidersek utanç verici olur.
Tenho receio que se usarmos o mesmo relógio de bolso, será embaraçoso.
Seni öldürmek neredeyse bir utanç.
É quase vergonhoso matar-te.
Bu utanç verici bir şey.
É constrangedor.
Bu çok utanç verici, zira, ben buraya, sizinle bir anlaşmaya varmak için gelmiştim, ve iyi bir işadamı, daima karşısındaki işadamının ne söyleyeceğini mutlaka dinlemelidir.
Bem, é uma pena, porque... Eu vim aqui para fazer um acordo contigo, e um bom homem de négocios ouve sempre o que outro tem para dizer.
Ve uygulanamayan utanç kurbanlarını boğduğunu gösterir.
E a vergonha de não ser capaz é demonstrada com o embrulhar das vítimas.
Yaptığı şey gerçek bir utanç!
É uma vergonha o que ele está a fazer.
Bu sanatçı işini işaret vermedi bir utanç.
É uma pena que o artista não assina a suas obras.
Utanç verici.
Isto é embaraçoso.
Henry ölümümü benim bir utanç gösterim haline getirmek istiyor.
Henrique deseja fazer da minha morte um espetáculo, como um insulto final contra mim.
İkincisi de öyle hissettiğim için utanç.
E a segunda é vergonha desse medo.
- Neden utanç duyayım?
- Porque devia ter?
Utanç?
Vergonha?
Olan bitenin gerçekten utanç verici olduğunu biliyorum.
Sei que como isto foi que foi muito envergonhante.
Bu derin bir utanç.
E isso é um grande fumeiyo.
Keşke çocukluğumun utanç verici şekilde uzun bir dönemini düğünümün hayallerini kurarak geçirmeseydim.
Gostava de não ter passado uma embaraçosa parte da minha infância a sonhar com o dia do meu casamento.
Mesaj atmamakta haklı olabilirsin çünkü utanç verici bir durumdu bu.
Fizeste bem em não responder às mensagens. Isto foi embaraçoso.
Utanç verici olduğunu biliyorum.
Eu sei que é uma vergonha.
- Birkaç utanç verici geri çekilmeye sebep olmuş. - Hmm.
Ele causou numerosos pedidos de retratação embaraçosos.
Toproxefin, benim için ve firma için utanç verici bir davaydı.
O Toproxefin foi um capítulo embaraçoso... para mim e para toda a empresa.
Onu dolandırıcılıkla suçluyorsun, sonra da, Grange kendini utanç içinde öldürmüş gibi gösteriyorsun. Yani bunun şirket için bir casusluk planı olduğunu mu düşünüyorsun?
fazer uma acusação de fraude e, em seguida, fazer com que pareça que o Granger se matou por vergonha.
Ama o zamandan beri parayı aldığım için çok utanç duyuyorum.
Mas desde então, sinto-me tão envergonhada por ter aceite o dinheiro.
Tanrım, bu çok utanç verici.
Credo, isto é embaraçoso!
Evet çok utanç vericiydi.
Isso foi muito constrangedor.
Çok utanç verici ya.
- Isto é tão humilhante.
Utanç verici mi?
- "Tão humilhante".
Ve sürüyle seçenek mevcut fazla rekabetçiliğin, kıskanmaya meyilli oluşun biraz gıcık olman, utanç kaynağı sigaraların.
Há tantos por onde escolher. Muito competitiva, propensa ao ciúme, um pouco desmancha-prazeres, os teus cigarros vergonhosos...
Buralar çok daha utanç verici bir yerken doğdum ben.
Nasci aqui numa época bem mais vergonhosa do que esta.
Bu gece orada olmazsan ikimiz için de utanç verici olur.
Será constrangedor para nós os dois, se não pareceres ser o meu filho hoje à noite.
30 yaşında utanç kaynağı evlenmemiş bir kız evlat mı?
30? A embaraçosa filha solteira.
Programını ne zaman izlesem senin için utanç duyuyorum.
Quando vi o teu programa, tive vergonha por ti.
Bütün izleyicilerin için utanç duyuyorum.
Por todos os seus telespectadores.
Utanç verici.
É embaraçoso.
Onun sağırlar için bir utanç kaynağı olduğunu sanıyordum.
Os surdos não tinham vergonha dele?
- Korku, ölüm, utanç.
Medo, morte, vergonha.
Üzgünüm. Bu bayağı utanç verici oldu.
Isso é muito constrangedor.
Bunun İskoçya'daki aileme nasıl bir utanç vereceğini biliyor musun?
Fazes alguma ideia de como isto envergonhará a minha família na Escócia?
Ne kadar utanç verici.
A via da vergonha.
Utanç verici bir şey.
É humilhante.
Sizi korku ve utanç içinde tutabilirlerse konuşmanızı da engellemiş olurlar.
Se puderem manter-te amedrontado e envergonhado, então, eles podem manter-te em silêncio.
Biraz utanç verici bir akşam yaşadım.
Tive uma noite um pouco embaraçosa.