Uyanamadım translate Portuguese
48 parallel translation
Gece çok kötü uyudum. Endişeliydim, sabah da uyanamadım.
Tive dificuldades em adormecer com a preocupação, por isso não acordei a horas.
Uyanamadım.
- Adormeci.
Sabaha dek uyanamadım.
Só acordei de manhã.
Ertesi sabah Uyanamadım...
Na manhã seguinte estava moída e não conseguia levantar-me.
Uyanamadım.
Não consegui levantar-me.
- Daha uyanamadım bile.
- Nem acordado estou.
Bu hayal dünyasından uyanamadım.
Não podia voltar as costas num gesto de escárnio
Bu komadan asla uyanamadım ve uyanamayacağım da.
Nunca acordei deste coma, e nem irei acordar.
- Uyanamadım.
- Não conseguia acordar. - Vocês os dois?
Oh, afedersin, ben... ben sanırım henüz tam olarak uyanamadım.
Desculpa, eu... acho que ainda te não acordei totalmente.
Daha önce yaptığım gibi kendim uyanamadım.
Não pude me acordar como fiz antes.
Hala uyanamadım, Albay.
Ainda não estou acordado, coronel.
Tüm gece uyuyamadığım için, zamanında uyanamadım.
E disse-lhes que estaria lá. Mas nesses tempos eu não conseguia acordar portanto tive de ficar acordado a noite inteira.
Günaydın. Pardon, uyanamadım.
Bom dia, desculpa, deixei-me dormir.
Dün akşam bir galaya gitmem gerekti ve sabah uyanamadım.
Fui a uma estreia ontem à noite e adormeci.
- Uyanamadım bir türlü.
Eu... adormeci.
- Bir türlü uyanamadım.
- Não conseguia acordar.
- Neden uyanamadım?
Porque eu não acordava?
Sabah uyanamadım.
Não conseguia acordar de manhã.
Az önce geldiler ve ben daha uyanamadım.
Já chegaram há um bocado, e eu... ainda não assimilei.
Hala uyanamadım sanırım.
Acho que ainda não acordei.
Affedersin aşkım, uyanamadım daha.
Desculpa, querida. Ainda estou meio a dormir.
Daha uyanamadım.
Ainda estou a acordar.
Bu yüzden orada uyanamadım.
Era por isso que não conseguia acordar lá.
Sonra da uyanamadım.
Depois não conseguia acordar.
Ama burnumun dibinde olan biten bir şeye uyanamadım.
Mas não percebi, apesar de se passar mesmo debaixo do meu nariz.
Ama onu uyanamadım.
Eu não conseguia acordá-la.
Uyanamadım.
Não conseguia acordar.
Alarma uyanamadım. - Şu ana kadar hem kamyoneti hem de sürücüyü bulmuş olmalıydık.
Já devíamos ter o condutor e a carrinha.
Whitney'i görene dek uyanamadım.
Só quando vi a Whitney é que acordei.
Sizi karşılamak için uyanamadım affedin Lordum.
Perdoa-me por não estar acordado para te saudar, Lord.
Uyanamadığım bir kabusun ortasındayım.
Estou no meio de um pesadelo do qual não consigo acordar.
Tanıdığım bir sürü ayyaş dilini yuttu ve bir daha uyanamadı.
Conheci muitos bêbedos... que engoliram a língua e nunca mais acordaram.
Uyanamadın mı hâlâ?
Já acordaste?
Bizim anladığımız anlamdaki bilince sahip değiller. Sürekli bir rüya içinde can çekişiyorlar. Bu bir türlü uyanamadıkları bir kabus.
Não pertencem à consciência como nós a conhecemos, permanecem num perpétuo estado de sonho, um pesadelo, do qual não conseguem acordar.
Yoksa beynin hala uzun uykusundan uyanamadı mı?
Ou o seu cérebro ainda está preso no seu longo sono?
- Uyanamadın mı?
- Custou-te a levantar?
Operadaki hayalet gibiydim. Uyanamadım.
E eu não conseguia despertar.
Hiç uyanamadığım bir kâbus gibi.
É um pesadelo e não consigo acordar.
Uyanamadığım için kusura bakmayın.
Lamento não estar bem acordada.
Ama bir daha uyanamadığında seni bu konuda uyarmadığımı söyleme.
E quando não acordares mais não digas que não te avisei.
Henüz uyanamadım.
Ainda não acordei.
Uyanamadığım kötü bir rüya gibi.
É como um pesadelo do qual não consigo sair.
Hayatım, uyanamadığım berbat bir rüyaya dönüşüyordu.
A minha vida tornara-se um sonho retorcido e não conseguia acordar.
Lace, daha uyanamadın mı?
Lace, já acordaste?
Uyanamadın mı?
E não conseguias acordar?
Anne, uyanamadın mı?
Mãe, dormiste demais?
Uyanamadın mı?
A fazeres a sesta?