Uyardım translate Portuguese
829 parallel translation
Sizi uyardım.
Eu avisei-a.
Onu da seni de önceden uyardım.
Eu adverti-a e a si sobre isso antes.
Seni uyardım.
Já lhe disse.
Onu uyardım, ama bana omuz silkti.
A advertia mas ela só dava de ombros.
Bunu öğrendim ve onu uyardım o buraya bir daha gelirse, ikisini de vuracağımı söyledim.
Eu descobri, e a avisei que se ele voltasse aqui, eu mataria os dois.
- Ben Grover'ın talimatlarına uyardım.
Faz o que diz o Grover.
Seni uyardım John.
Eu avisei-te, John.
Hyde'ken bile, seni uyardım.
Até como Hyde eu te avisei.
- Onları Siletsky'ye karşı uyardım.
- Avisá-los sobre Siletsky.
Seni uyardım.
Agora estás avisado.
Yapmadılar çünkü onu uyardım.
É que eu avisei-o.
Sizi uyardım, bu olayda kişisel sebepler mevcut.
Avisei-o das razões pessoais envolvidas neste caso.
- " onları uyardım.
"Eu aviso-os..."
- Gitmen konusunda seni uyardım.
- Quero que você saia.
- Sizi uyardım!
- Eu avisei-vos!
Onu iki kere uyardım ama kalın kafalı.
Avisei-o duas vezes, mas ele é teimoso.
- Boşaltmaya hazır olmaları için uyardım.
- Avisei-os que evacuassem a cidade.
Onları uyardım. Sadece bela arıyorlardı.
Eu avisei-os, eles só estavam pedindo por problemas.
Kimse kimseyi vurmayacak. Seni uyardım.
Não haverá nenhum tiro por aqui.
Seni tehdit etmedim, uyardım.
Não ameacei. Avisei-o.
Seni ona karşı uyardım.
E eu que o preveni contra si!
Bu insanları düzgünce uyardım.
Já avisei esta gente.
Sizi uyardım.
Eu avisei-o.
- Adalet Bakanlığı'nı uyardım.
- Avisei o Ministro da Justiça.
Asham, yarına kadar yatman için seni uyardım.
Disse-lhe para ficar de cama até amanhã.
Eğer bana kazık atmaya kalkarsan. Ne olacağı konusunda seni uyardım
Eu avisei-te o que te podia acontecer se alguma vez me tentasses trair.
Geminiz daha uzayda iken sizi uyardım.
Avisei-os, enquanto a nave estava no espaço.
Uyardım.
Eu avisei.
- Seni uyardım, ama dinlemiyorsun.
- Avisei-te, mas não escutou.
Seni uyardım.
Bem lhe tinha dito!
Bir çok kez dikkatli olması için onu uyardım.
Eu o avisei tantas vezes para ter cuidado.
Seni uyardım pislik herif...
- Eu avisei-o, seu rato sujo!
- Şeker, uyardım...
- Sugar, já te avisei...
Sizi uyardım!
Foram avisados!
Seni uyardım.
Avisei-a.
Sizi uyardım.
Avisei-vos.
Seni Fransız modacılar hakkında uyardım.
Avisei-o sobre os estilistas franceses.
Seni uyardım ve sen de kabul ettin.
Você foi avisado, você aceitou.
Şimdi seni terk ediyorum. Uyardığı için Pascual'a minnet duymalıyım.
Vou deixá-la, mas agradeço ao Pascual pelo seu aviso.
Sizi uyardım.
Eu avisei.
Horn'a beni öldürmesini söyledin. Sonra da bana gelip... beni uyardın. Ona silah çekebilmem için zamanım vardı.
Deixou o Horn ir atrás de mim e correu à frente... para me avisar, para ter tempo de puxar da minha arma.
Tam yüzüğü almak için kuyumcuya giderken küçük adamım beni uyardı.
Eu ia à joalheria para comprar o anel quando o anão me advertiu.
- Seni uyardım.
- Eu avisei-te!
Johnny'i uyardın mı? O da silahlanmalı.
Avisaste o Johnny, para que ele se possa armar também?
Bu yüzden, seni uyardığımı unutma.
Portanto lembre-se, eu avisei-a.
Kralımız siz olsaydınız, sizin emrinize uyardık.
Também seguiríamos o senhor, se fôsseis nosso rei.
Sanırım dans etmememiz konusunda uyardılar bizi.
Acho que nosso destino não era dançarmos juntos a vida toda, não?
Bay Kraler, burada fazla yemek yiyemeyeceğinize dair sizi uyardı mı? Tahmin edersiniz.
O Sr. Kraler avisou que temos pouca comida?
- Chino konusunda uyardın mı?
- Avisaste-o do Chino?
Onu uyardım, Griff.
Eu disse-lhe, Griff!
Generalim, izninizle sizi bu konuda uyardığımı hatırlatırım.
Se o General me permite recordo ao General que o avisei sobre isto.