Uyarısı translate Portuguese
1,566 parallel translation
Patlama uyarısından sonra kontrol ettim. Aaron hiçbir yerde yoktu. Ben de onu aramaya gittim.
Depois do sinal de aviso, fiz a última verificação e não encontrei o Aaron em lado nenhum e fui à procura dele.
- Patlama uyarısını duydun değil mi?
- Ouviste o aviso, não ouviste?
Patlamadan önce büyük ihtimal hızlı bir helyum parlaması uyarısı alacağız ve bu gerçekleştiğinde, bütün gezegen yok olmadan önce sıçrayıp gitmemiz gerekecek.
Quando acontecer, o que único sinal de aviso que teremos será um clarão veloz de hélio e nessa altura, temos de saltar daqui antes que destrua todo o sistema planetário.
Bulunduğunuz bölge için tarafımıza fırtına uyarısı bildirildi.
Há aviso de ventos fortes na vossa zona.
Sadece kasırga uyarısı yaptılar.
É só um alerta de tornado.
Aşırı dalga uyarısı vardı, o yüzden Miami'ye demir attık.
Havia um aviso de tempestade então aterramos em Miami.
Bira, kızlar, ve şiddetli hava uyarısı.
Cerveja, mulheres, e um sinal de aviso de mau tempo.
Bilmiyorum ama "yaklaşmayın" uyarısı verilmişti.
Não sei. O alerta dizia para não nos aproximarmos.
Bak, zaten atılma uyarısı aldım, o yüzden meşgulmüşüm gibi davranmalıyım.
Já estou debaixo de olho, por isso é melhor fingir que estou ocupado.
Bir tornado uyarısı aldığımızda insanları olanlardan haberdar etmenin aciliyetini biliyoruz.
Um dia nós temos um aviso de tornado e sabemos que a ordem é informar o público, alertar as pessoas para o que está a acontecer.
Umarım uyarısını ciddiye alır ve biraz olsun yavaşlamaya başlarsın. Olamaz, saat 12!
Espero que leves o aviso dele a sério e que comeces a abrandar...
Greenwood-Fort Griffith bölgesindeki bugün erken saatlerde bildirilen olağanüstü hava şartları uyarısı kaldırılmıştır ve $ 500'lık yarışmanın kazananı son arayan dinleyicimiz Renfro'dan bayan Lynn Edwards.
- Fort Griffith, aquele alerta de mau tempo lançado há bocado foi cancelado. E a vencedora da aposta de 500 dólares para a hora de cancelamento do alerta é Mrs. Lynn Edwards, de Renfro.
Pekâlâ, ama spoiler uyarısı vereyim. Sonunda herkes "oouv!" diyor.
Está bem, mas para estragar o fim, termina com toda a gente a dizer : "Ohhh".
Demiryolları şirketi, iletişim sistemlerinin çöktüğüne dair birinci derece arıza uyarısı veriyor.
A Amtrak teve uma falha de nível 1 no sistema.
Beyaz Saray artık tepkileri azaltıp Hillary Rodham Clinton'ın maketlerini yakmayı kesme uyarısında bulundu.
Arde, coisa linda, arde! A Casa Branca disse hoje que está na altura de expor a retórica, reagindo à queima de um boneco representando Hillary Rodham Clinton.
Masanın üstünde son uyarısı gelmiş birçok fatura fark ettim.
Por acaso reparei nalgumas contas atrasadas e a vermelho sobre a mesa.
Büyükbabanın uyarısının bununla ilgili olduğunu düşünmekten alamıyorum kendimi.
Não consigo deixar de sentir que esta é a crise de que o avô nos avisou.
Harrisburg'daki Ulusal Meteoroloji Servisi tüm Doğu Kıyısı için fırtına uyarısında bulundu.
O Serviço Meteorológico em Harrisburg emitiu um aviso de tempestade invernal para todo o Litoral Oriental.
Bilemiyorum. Sanki bir virüs uyarısı alıyorum.
Não sei, tenho um pressentimento de que é um vírus.
Seni uyarıyorum herlade sıkılacaksın şu inanılmaz gelişmi fizik muhabbetlerinden...
Estou te avisando, você provavelmente ficará entediado a não ser... que encontre um incrível avanço físico para ser...
Okyanusta fazla açılmamanız konusunda uyarılırsınız ama sonra, sonunda suyun altındasınızdır ve hayatınız boyunca, korkmalısınız diye öğretilen şeyi görürsünüz ve o mükemmeldir ve size zarar vermek istememektedir ve o hayatınız boyunca gördüğünüz en güzel şeydir ve bütün dünyanız değişir.
Somos avisados para não nadarmos para muito longe, mas quando, finalmente, passamos para debaixo de água, e vislumbramos aquele animal, que toda a vida nos ensinaram a temer, mas que é perfeito, e que não nos quer fazer mal, e que é a coisa mais bonita que já vimos, todo o nosso mundo muda.
800 uyarı yazısını okudum.
Li a bula.
Bir dahaki sefere uyarır mısınız lütfen?
Um aviso da próxima vez!
Alüminyum hidroksit bağışıklık sistemini uyarır. - Formalin de koruyucudur.
O hidróxido de alumínio estimula o sistema imunológico e formalina é um preservativo.
Tanıkların yerleştirildiği bir otelin çatısına korkuluk gibi asılması ise bir uyarı.
Muito literal. Enforcado no telhado de um hotel usado para albergar testemunhas.
Erken uyarı alarm sistemine bağlamış olmalılar...
Deve estar ligada a um alarme.
Bütün cevapları bildiğini söylediğin adam, Baylin, sana bir uyarı bırakmış.
Depois o Baylin, o tipo que disseste que tinha as respostas para tudo, deixa-te um aviso.
Hala karantina nedeniyle ilgili bir açıklama yok. Ancak polis kasabaya giden tüm yolları kapatmış durumda. Komşu kasabaların da boşaltılması için uyarılar yapılıyor.
Ainda não há informação sobre o motivo da quarentena, mas a Polícia bloqueou todas as estradas de acesso e evacuou as cidades vizinhas como medida preventiva.
Hayvan Kontrol Merkezi'nden Cujo için en az iki kez uyarılmış bu da olayın sorumlusunun O olduğunu gösteriyor.
O Controlo Animal avisou-a do Cujo pelo menos duas vezes, o que significa que ela é a responsável.
Adamın Soyadı "Earley". "Early" kelimesine çok yakın. Yazar kelime oyun yapmış "Erken Uyarı".
- "O Alerta Earley"?
Başsavcı, yetkililerin terörist saldırısı uyarı sisteminin neden kırmızı seviyesine yükselttiği konusunda ayrıntılara girmedi...
O procurador não adiantou pormenores relativos ao estado de alerta vermelho existente no território.
Belki de uyarı ışıklarıdır, bir alarm sistemi.
Talvez sejam luzes de aviso, um sistema de alarme.
Gaz içindeki parçacıklar uyarılınca ışıldamaya başlar.
As partículas do gás são excitadas e começam a brilhar.
Kümülatör 2100, kuvvetli rüzgarlar şiddetli sağanak yağış ve Sokrates caddesi üzerinde daha fazla buzlanma olabileceği şeklinde bizi uyarıyor.
O Cumulator 2100 prevê ventos fortes, aguaceiros ocasionais e mais geada na Avenida Sócrates.
Rüyalarımızda sık sık dış kaynaklı uyarıcıları birleştiririz. Müzik... Saat alarmı.
Incorporamos frequentemente estímulos externos nos sonhos, música, despertadores...
Eğer çalışanların buraya tekrar girmeye çalışırlarsa seni uyarıyorum, burada olup biten her şeyi ve Eden Log vaadiyle göç ettirilen insanları tüm dünyanın duymasını sağlarım.
Se os teus polícias marados tentarem entrar aqui, aviso-te que vou dizer ao mundo na superfície o que está a acontecer aqui. E do destino que Éden Log reservou à população de imigrantes, ainda existem leis.
Eğer çalışanların buraya tekrar girmeye çalışırlarsa seni uyarıyorum, burada olup biten her şeyi ve Eden Log vaadiyle göç ettirilen insanları tüm dünyanın duymasını sağlarım.
E se os teus polícias marados tentarem entrar aqui, aviso-te que vou dizer ao mundo na superfície o que está a acontecer aqui. E do destino que Éden Log reservou à população de imigrantes, ainda existem leis! Em posição.
Bu ceket termal uyarımla çalışıyor.
O casaco também é activado pelo calor.
Ona da bir iki yıl varmış. Paketlere uyarı işaretleri konacağı söyleniyor.
Ouvimos no ano passado ou retrasado, que eles especulam colocar anúncios de advertência nos maços.
İlaçla uyarılmış panik katilimiz, kızları tam olarak ölümüne mi korkutmuş?
O nosso assassino está literalmente matando garotas de medo?
Ancak bu durum iklimdeki değişim yüzünden okyanustaki ısınmanın artması durumunda neler olabileceğiyle ilgili net bir uyarı.
Mas é um forte aviso do que pode acontecer se os oceanos do mundo continuarem a aquecer devido às alterações climáticas.
Bohr'un garip atomu ve çılgın kuantum atlamaları geleneksel klasik bilime ve hiddetle tepki veren geri kafalılara bir uyarı atışıydı.
O estranho novo átomo de Bohr e os seus saltos quânticos malucos, eram um murro no estômago da ciência clássica tradicional e a velha escola reagiu furiosamente.
Hey, dostum, seni uyarıyorum... Benimle domalmış halde konuşan harika bir am var o yüzden biraz zaman alacaktır.
Colega, é só para te avisar que tenho aqui um taco deluxe supreme a responder-me, portanto, vou demorar um bocado.
Sıkıyönetim ilanı uyarınca aşağıdaki haklar geçici olarak askıya alınmıştır.
Fica decretado, e de acordo com a lei marcial, que os seguintes estatutos são temporariamente alterados.
- Bilgisayarında casus program avcısı var. "SPYrid adına durun" diye kocaman bir uyarı veriyor.
Sim? - Ele tem um anti-spyware instalado. Há um aviso que diz "Pare em nome do SPYrid".
Çünkü doğanın verdiği uyarı sinyallerine sırtımızı döndük kulak vermedik ve politik veya şirket liderleri ısrarcı bir şekilde, yüzleştiğimiz çok daha zor mücadelelerin karşı konulamaz delillerini yok saydılar.
Porque esperámos, porque virámos as costas aos sinais de alerta da Natureza e porque os nossos líderes políticos e empresariais ignoraram continuamente as provas científicas impressionantes, os desafios que enfrentamos são muito mais difíceis.
Sana iş yerinden bekârlığa veda partin için kaçırılacağın hakkında uyarı yapmış mıydım?
Esqueci-me de te avisar de que ias ser raptado do trabalho, para ires para a despedida de solteiro?
Uyarı çağrısı yapmadan inemem, inecek yer de yok zaten.
Não posso fazer isso sem autorização e sem lugar para aterrar
Uyarı atışı yapmadan mı?
Sem um tiro de aviso?
Fitili yaktın ben de buna geldim. Ama beraber çalışmamız gerek. Eğer hiç olmamış gibi davranacaksan bana uyar.
És muito atraente e tê-lo-ia feito, mas temos de trabalhar juntas, por isso, se queres fingir que nunca aconteceu, por mim, tudo bem.
Milli meteraloji servisinden aldığımız habere göre don uyarısı aldık Çok hızlı hareket eden bir alçak basınç merkezi var.
Há um centro de baixa pressão que se move muito rapidamente.